Gazze’de biraz da olsa sükûnet sağlandı.
Filistinliler artık;
Yakılan, yıkılan, bombalanan yerlerine,
Enkaz altında kalan yuvalarına dönüyor.
Yeniden ayağa kaldırmak, ayağa kalkabilmek için.
Bugüne kadar hayattan koparılan…
60 binden fazla insanın ruhu şad olsun…
Katledilen kundaktaki bebeklerin, çocukların…
Mekânları cennette âli olsun.
Şimdi dimdik durma, hayata tutundurma zamanı,
Mısır’a kapatılan kapıların açılma zamanı,
Yüzlerce yardım tırının içeri geçme zamanı,
Yaraların sarılma, ıstırapların hızla dinme zamanı
Özetle Gazze’nin yeniden inşa ve ihya zamanı.
Katil Netanyahu’ya, “yolun görülmesi” zamanı.
Siyaseten dışlanma, dünyadan tecrit edilme zamanı…
***
Ülkemiz her zaman olduğu gibi:
Mazlumların, masumların yanında…
Savaşın patlak verdiği günden bu yana…
Barış için hep diplomatik yolları kullandık.
Hep insanı yardımların ulaşması için çabaladık.
Türk milletinin elinin açıklığı sayesinde…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sayesinde…
Orta Doğu’ya bir nebze de olsa soluk getirdik.
AFAD ve Kızılay başta olmak üzere…
STK’larımız elinden gelen gayreti gösterdi.
Birlik ve beraberlik içinde seferber olduk.
Gelinen bugünkü aşamada;
Ağlayan gözler, ümitsiz yüzler yerini…
Gülen gözlere, sevinen yüzlere terk ediyor.
Çocuklar korkusuzca sokaklarda oynayabiliyor.
Acılarını hafifletmek için kendilerini avutabiliyor.
İnşallah Filistinliler sulhu salaha kavuşur;
Özledikleri devleti kısa sürede kurarak,
BM’nin de resmen tanımasını sağlayarak…
***
Bu vesile ile yardımların ana odağı…
Kızılay’dan da bahsedelim isterseniz kısaca:
Gönderdiği insani yardım malzemesi 18 bin 170 tonu geçti.
Gıda kolileri, konserve gıdalar, un, hijyen malzemeleri, ilaç,
Giyim malzemeleri, ambulans ve jeneratör başta olmak üzere…
Yardımların büyük bölümünü AFAD koordinasyonunda;
“İyilik Gemileri” ile Gazze’ye ulaştırdı.
Son olarak 591 bin adet kurban konservesini götüren…
17. İyilik Gemisi Akdeniz, Mısır’a vardı.
Refah Sınır Kapısı'nın devreye girmesi ile birlikte 438 bin adet kurban payı da dağıtılacak.
Aşevleri günde 21 bin kişiye sıcak yemek veriyor.
İhtiyaç sahiplerine;
2 yıl içinde 8 bin öğün sıcak yemek ile 1 milyon 660 bin litre içme suyu dağıtıldı.
İki hastanenin:
İlaç ve tıbbi malzeme ihtiyaçları temin edildi.
Personel ve operasyonel giderleri karşılandı.
150 bin kişinin sağlık hizmeti güvence altına alındı.
***
Eski itibarına yeniden kavuşan Kızılay’a…
Maddi ve manevi yardımlarımızı devam ettirilelim.
Her yerde varlığını hissettiren kurumumuzu koruyalım.
Genel Başkan Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz’a gelince:
Kendisinden aldığım Gazze ile ilgili değerlendirmeyi de sizlere aktarayım:
“En kısa sürede bölgedeki kapasitemizi hızla arttırarak acil ihtiyaçları karşılamaya devam edeceğiz. İyilik Gemilerimiz hem de yerel paydaşlarımız aracılığıyla orta ve uzun vadeli insani yardım çalışmalarını sürdürecek, bölgedeki yaraları sarmak için tüm gücümüzle seferber olacağız.”
***
Sıfır Atık Projesi dünya markası oldu…
Emine Erdoğan hanımefendinin sayesinde…
Geçtiğimiz hafta da İstanbul’da düzenlenen…
Sıfır Atık Forumu’nda şahit olduk.
Foruma 63 ülkeden:
Cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanların yanı sıra,
BM yetkilileri ve Sivil toplum Kuruluşları temsilcileri,
Uzmanlar, bilim adamları akademisyenler katıldı.
Bizim üzerinde duracağımız mesele bu değil aslında..
Türkiye’nin sıfır atıkta geldiği noktanın ötesinde…
Emine Hanım Gazze’yi de gündemden düşürmedi.
Çok önemli bir noktaya dikkat çekerken, bakın ne dedi:
“İsrail, Gazze'de, tarihin en vahşi soykırımını yaparken, bir yandan da 'eko-kırım' yaptı. Gazze'deki yıkımdan, geri dönüştürülmesi belki bir asır sürecek, 61 milyon ton enkaz kaldı. Ağaç mahsullerinin yüzde 97’si, yıllık mahsulün yüzde 82'si, çalılık alanların yüzde 95'i yok oldu. Gazze'de yok olan çevre, tüm insanlığa aittir. Gazze'nin çoraklaşan toprakları, bize de uzanır. Başka bir kıtada çekilen su ve gıda kıtlığı, bizim soframızı da yoksullaştırır. O yüzden, sıfır atık hareketi demek, küresel vicdan demektir. Bu vicdan haritasını ne kadar büyütürsek, kimsenin geride kalmadığı bir dünyayı o ölçüde tesis edebiliriz."
Emine Hanım gibi feraset sahibi insanlara, teşekkür etmekten başka ne diyebiliriz ki... Kendisinden Allah razı olsun.
Karayolları Trafik Kanunu’nda değişiklikler görüşülüyor.
Meclis’ten geçtiği takdirde cezalar arttırılacak.
Özellikle de hız limitlerine yönelik olarak…
Uzun süredir tartışılan bu meseleye…
Biz de bir fıkra ile katılalım dedik.
Karadenizlilerin hoşgörülerine sığınarak.
Kendileriyle barışıklıklarına sığınarak…
Temel şehirler arası yolda gidiyormuş.
Yolda gözüne trafik levhası ilişmiş.
Yavaşla 50 kilometre… Temel yavaşlamış…
Bir müddet daha gittikten sonra yine tabela…
Yavaşla 40 kilometre…
Derken 30 km, 20 kilometre 10 kilometre…
Her seferinde Temel tabelayı dikkate almış.
Hızını kese kese yoluna devam etmiş.
Son tabelayı görünce de şaşırmış:
“Yavaşla'ya hoş geldiniz…”
Fıkra bir yana ama esas sorun şu…
Sürücülerimiz yeni kurallara uyacak mı?
Belki bir süre... Sonra da eski tas eski hamam…
Neden derseniz cevabını hemen verelim…
Akaryakıta zam yapılır isyan ederiz…
Bu defa arabayı kullanmayacağım diye…
Ama çok uzun sürmez. Eskisinden daha fazla kullanırız…
Sigaraya zam yapılır… Bir daha içmeyeceğim deriz.
Sağlığımızı düşünmeden daha fazlasını tüketiriz.
İnsanımızın DNA’sında var… Kurallara karşı çıkmak…
Araçta iken başka davranırız, yaya iken başka…
Bizim işimiz düzene çekidüzen vermek?!.
Tabii ki kafamıza göre… kanunları hiçe sayarak?!.
Akif Bülbül'ün önceki yazıları...