Adapazarı Gar Müdürlüğünde bir gün

A -
A +

Feridun Ağabey bugün bir seyahatim vesilesiyle duygularımı ifade eden yazımı sizin aracılığınızla TCDD Adapazarı Gar Müdürlüğü ve Adapazarı yerel yöneticilerine ulaştırmak istiyorum.

 

Sakarya, Merkez Adapazarı tren istasyonundan İstanbul'a bilet aldık... Mescitte namazı kılıp öyle yolculuk yapmak istedik. Ancak abdest almak için bir mahallin olmadığını fark ettik. Çaresizce diğer insanların girip çıktığı ve hâliyle çok kullanılan WC'deki üç lavabodan birinde ayakta binbir meşakkatle, insanları bekleterek, beklettiğimize de üzülerek abdest alabildik.

 

WC görevlisine sorduk, “abdest alma yeri niye yok?” diye. “Gar Müdürlüğü'ne soracaksınız” dedi. Sorduk ama bir cevap alamadık... WC görevlisi "yıllardır böyle" diye cevap verdi.

 

Binlerce insanın yolculuk yaptığı böyle bir ilde tren garında abdesthanenin olmaması gerçekten tuhaf bir şeydi. Buraya bir abdest alma yeri açmak bu şehre yapılacak önemli bir hizmet olacağı gibi gelip geçen yolcular açısından da şehrin kültürel tanıtımında katkı sağlayacak bir adım değil midir? Gönül sadece gar müdürlüğünün değil ildeki bütün yetkililerin ve STK’ların bu konuya eğilmesini arzu ediyor. Şimdiden emeği geçenlere teşekkürler ediyorum. Selam ve muhabbetle...

 

     Alaaddin Erdoğan (Adapazarlı E. Öğretmen)

 

 

Belki birçok sezona yetişmez ama

 

 

Spor kulüplerinin bazı seyircilerinin, sokak, stadyum ve salonlarda hakemin, karşı oyuncunun vb. yedi sülalesine küfrettiklerini görürüz; çocukları da yanlarındadır: ''Yetersiz aile eğitimi''... Yine aynı seyirci sahaya çakı atıyor; yol aramalarında falçata, bıçaklar vb. ele geçiyor ölmeye geldik sloganları atılıyor. Her alanda olduğu gibi sporda eğitim yetersizliği ön plandı... O hâlde, Allah’tan ve yasaktan korkmayan iki arada bir derede kalmış kimi spor taraftarının neye ihtiyacı var? Kendini kontrol edemeyen öfke ile çılgın hareketler sergileyen kimi taraftara kim verecek eğitimi? Empati kurdurarak, anlatması gerekir. Taraftara toplam kaliteyi sunma konusunda kafa yoracak kurum bence başta Türkiye Futbol Federasyonu’dur. Öyle ya, aile ve okullarımızla eğitim ile arzu ettiğimiz bu öfke kontrolünü sağlayamadığımıza göre ne yapılmalı? Bütün spor ile ilgilenen medyanın, yazılı sesli görüntülü tüm yayın organlarının, sunucuların, anlatıcıların spor malzemesi satıcılarının vb. bir derdi de taraftar eğitimi olmalıdır. Bu konu belki bir sezona bundan sonraki birçok sezona yetişemez ama bir nesil sonra öfke kontrolünü sağlayabilen, centilmenliği içine sindirebilen, sporla kavganın birbirinden ayrı şeyler olduğunu anlayabilen bir nesil yetiştirilebilir?

 

     Rıdvan Üzel

 

 

Geleceğin subayları önce Balkanlar’ı görmeli...

 

 

Harp okulunda okuyan geleceğin subayları eğitim-öğretim yılı içinde askerî ve akademik sivil branşlarda eğitim gördükten sonra yaz dönemlerinde de eğitim kamplarına gitmektedir. Burada zorlu şartlarda askerî eğitim almakta ve her türlü silah ve teçhizatı fiilen kullanmaktadır. Yine bir yaz döneminde de mezuniyetten sonra gidilen sınıf okullarını da bitirdikten sonra teğmen olarak görev yapacakları kıtayı daha öğrenci iken tanımalarını sağlayan kıta stajına çıkmaktalar...

 

Gelelim bizim teklifimize: Geleceğin subayları bir yaz döneminde de şu anki coğrafi sınırlarımız dışında kalmakla birlikte, gönül coğrafyamızda yer alan ülkelere, özellikle Balkanlara ve hassaten de evlad-ı fatihan diyarları “Bosna Hersek, K. Makedonya ve Kosova’ya götürülmelidir. Bu geleceğin subaylarına vizyon kazandıracak turistik bir gezi olmanın çok ötesinde kazançlar sağlayacaktır. Ecdadımızın yüz yıllarca adaletle hüküm sürdüğü bu diyarların sadece kılıçla fethedilmediğini, binlerce kilometre uzaklardan gelip buradaki yerli halkın yüreklerini fetheden Sarı Saltuk ve onun gibi nice manevi önderleri ve o coğrafyaya kazandırdıkları medeniyet eserlerini yerinde göreceklerdir. Yiğit düştüğü yerden kalkar. Geleceğin dünyasının güçlü bir kutbu olacak Türk-İslam dünyasının çekirdek kadrosunda yer alacak bu gençlerin yapacağı bu gezinin onların aileleri ve komuta edeceği insanlar ve hatta temasta olacakları bütün toplum üzerinde derin etkileri ve yararları olacaktır. Yeter ki, bölgenin tarihi, bugünü ve muhtemel geleceği hakkında çok iyi hazırlanmış bir program yapılsın. Harcanacak bütçenin misliyle fazlası onun dalga dalga oluşturacağı Balkan turizm hareketiyle kendini finanse edecektir. Hatta imkân olsa da her öğrenciye Millî Eğitim hayatında en az bir defa buraları gezme imkânı sağlansa... Tabii önce Çanakkale’yi gezdirmek...

 

     Elvan Küçük-Emekli Subay

 

 

 

Anlat Derdini Feridun Ağabey'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.