Irkçılık ne yazık ki dünyadaki en önemli problemlerden. Japonlar ve Almanlar gibi ırkçılığıyla meşhur ve tescilli toplumlar var, ama bu, ırkçılığın sadece onlara mahsus olduğunu göstermiyor. Özünde psikolojik sebeplere dayanan ama ideolojik biçimler de alabilen ırkçılık bir ırkın diğer ırklardan üstün görülmesine dayanıyor. Buna göre, ırkçılığı yapılan toplum dünyadaki tüm veya yaşanan toplumda var olan diğer ırklara göre üstün özelliklere sahip olan bir insan türüdür. Irklar arasında var olması gereken hiyerarşide en üsttedir.
Irkçılık elbette bazı faktörler tarafından yumuşatılabilir. Evrensel muhtevalı dinlere üyelik kardeşlik mefhumunu öne çıkarır ve ırkları ikinci plana iter. Ne var ki bu tutum da başka bir ayrımcılığın yolunu açabilir. Bir dine inananların diğer dinlere inananlardan veya hiçbir dinî inanca sahip olmayanlardan üstün görülmesi ve toplumsal hayatın buna göre tanzim edilmesi talepleri ortaya çıkabilir…
Türkiye’de ırkçılığın olmadığı iddia edilir. Ülkemizde yaşayan her kişi ve kesim ırkçı değildir. Ancak, Türkiye’de ırkçılığın hiç olmadığı iddiası ne yazık ki ciddiye alınamaz. Ülkemizde ırkçılık vardır ve bu bazen Türk ırkçılığı bazen de, sürpriz şekilde, Kürt ırkçılığı olarak tezahür edebilmektedir. Irkçılar her yerde karşımıza çıkabilir ama en fazla ırkçılığı resmî politikası hâline getirmiş siyasi oluşumlarda belirmesi söz konusudur. Bütün milliyetçi partilerde şu veya bu oranda ırkçı damarlar bulunur. Örneğin, Zafer Partisi ırkçı bir partidir. Ancak, bu, söz gelimi MHP’de hiç ırkçılık olmadığı anlamına gelmez. Türk milliyetçisi çevrelerde ırkçılığın sertliği dinle olan ilişki ve bağlantılara göre değişmektedir. Dindar milliyetçiler ırkçılıktan epeyce uzaklaşmakta ama seküler milliyetçiler ırkçılığa âdeta demir atmaktadır, İyi Parti ve Zafer Partisi gibi.
Buna karşılık Türkiye’deki bir diğer ve tipik ırkçı siyasi oluşum CHP’dir. CHP ırkçılığının kökleri elbette antidemokratik ve baskıcı tek parti cumhuriyeti dönemine kadar gitmektedir. Anayasal vatandaşlık yerine Türk vatandaşlığı kavramının benimsenmesi ve herkese Türkçe ve Türkleşme dayatmaları da bu ırkçılığın sebeplerinden ve sonuçlarındandır.
CHP ırkçılığı Suriyeli milyonlarca sığınmacının hayatlarını kurtarmak için Türkiye’ye sığınması ile iyice açığa çıktı. Belediyelerin uygulamalarında olanca çirkinliğiyle tezahür etti. Bu bakımdan CHP belediyeleri arasında pek fark yok. Bolu ve Bursa gibi belediyeler ise başı çekmekte. Mesela CHP’li Bursa Belediyesinin, belediyeyi devraldıktan sonra yaptığı ilk işlerden biri “Türkçe dışındaki” tabelaları kaldırma kararı almak oldu. Ancak, ilginç şekilde, kaldırılanlar sadece Arapça tabelalardı. Bu eşitliğe ve insan haklarına aykırı olduğu için de Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) bir rapor ile durumu tespit etti.(*) Kaldırılan tabelaların sadece Arapça olduğuna işaret etti ve Batı dillerindeki tabelalara dokunulmadığını belirtti...
Bunda şaşılacak bir taraf yok. Kemalistler kültürde Batı taklitçisi olup Batı’ya karşı bir aşağılık kompleksi içinde yüzerken Araplara karşı da bir üstünlük duygusu ve tavrı içinde. Başka bir deyişle CHP seçici ırkçı bir parti. Aslında CHP Kürtlere karşı da ırkçı bir tavır içindedir ama Erdoğan nefreti bir süre bu ırkçılığı geri plana itmişti. Terörsüz Türkiye sürecinde Kürtlere yönelik ırkçılık CHP’de yeniden boy göstermeye başladı.
Irkçılık, kimden gelirse gelsin ve her ne şekilde tezahür ederse etsin, yanlış ve insani oluşa ve duruşa zararlı bir tavırdır. CHP gibi seçici ırkçı oluşumların yapıp ettiklerinde bile bu gerçek yansımaktadır.
Atilla Yayla'nın önceki yazıları...