Çarşamba günü bu sütunda Siyonist İsrail devletinin yaptığı insanlık dışı işlerin dünyada antisemitizmin artmasına sebep olduğuna işaret etmiştim. Olaya daha geniş bir perspektiften bakmak da mümkün. Bunu yaptığımız zaman karşımıza çıkan manzarayı çok değerli bir okuyucumdan söz konusu yazıma bir açıklama olarak gelen aşağıdaki satırlar ortaya koyuyor.
“Başlığa alıp son iki paragrafınızda işlediğiniz temaya tamamen katılıyorum. Bir köşe yazısına elbette her şeyi sığdırmak mümkün değil, ama kendimce bazı eklemeler yapayım.
‘Antisemitizmin Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında da taraftarları mevcut.’
‘Müslümanlar arasında da Yahudilerden ırklarından dolayı nefret edenlerin, yani antisemitiklerin olduğu biliniyor.’
Doğru. Yahudiler arasında da İslam ve Hristiyanlık konusunda benzer bir tutuma sahip olanların mevcudiyeti gibi. Bir noktayı hep aklımda tutuyorum. Bizim kuşağımızdakilerin hayatları 1948'de İsrail devleti kurulduktan sonra Müslüman-Yahudi savaş ve çekişmeleriyle geçti. Konuya bu prizmadan bakmaya alıştık. Hâlbuki daha tarihî bir perspektifle bakarsak Osmanlı İmparatorluğu, Fars İmparatorluğu, Selçuklular, Memlukler ve Endülüs Emevîleri Yahudilere kendi dönemlerinde en geniş özgürlükleri ve huzuru veren devletler oldu. Diğer yandan çeşitli Avrupa ülkeleri tarihte Yahudileri inim inim inlettiler. Voltaire ve Protestanlık mezhebinin kurucusu Martin Luther'in Yahudiler aleyhine sözleri akıllara durgunluk verecek ölçüdedir. Onların nefreti de çok aşan sözlerini internette bulmak zor değil. Kudüs’ü ele geçiren Haçlıların Yahudilere neler yaptıkları, Almanya ve Rusya'da Yahudilere ne gözle bakıldığı bilinen şeyler. Bunlar modern Siyonizm hareketi ortaya çıkmadan önceki meseleler. Günümüzde bazı Ruslardan, Polonyalılardan, Ukraynalılardan vs. duyduğum yaygın Yahudi nefretini ben Türkiye’de görmedim. Son dönemlerde malum sebeplerle arttı, ama çocukluk ve gençliğimde enderdi.
Bir de Yahudiler içinde az sayılmayacak bir grubun Yahudi olmayanlara nasıl baktığı konusu var. Yahudi olmayanları insan yerine bile koymadıkları, kendilerine her şey hak iken Yahudi olmayanların hiçbir önemi olmadığına inananlar var.
Modern hayat ön yargıları ve nefreti ortadan kaldıramadı. Kişileri ellerinde olmayan sebepler nedeniyle asla yargılamayan, onlara adil bir yaklaşım göstermeyi prensip edinmiş kuşakların bir an önce dünya sahnesine kalıcı olarak çıkmasını diliyorum. Bizim o günleri göremeyeceğimizi bilsem de...”
Bu çerçevede İsrailli Yahudilerin Batılı Hristiyan toplumlarına bakışı da bugün onlara ihtiyaç duydukları için dostça görünmektedir. Ne var ki ırkçılık ve dinî referanslı üstünlük duygusu çoğu Yahudi’ye egemendir. Aslında Yahudilerin Hristiyanlardan daha çok nefret ettiğini söylemek de mümkün. Okuyucumun da işaret ettiği üzere, Batı toplumlarında Yahudiler lanetlenir, tecrit edilir ve ağır baskılara maruz bırakılırken Müslüman toplumlarda hayli geniş bir hürriyet alanı bulmuşlardır. Ancak, Yahudilerin ırkçı tavrını İsrail sözcülerinin Batı’dan gelen ufak tefek eleştirilere verdikleri sert cevaplarda da teşhis etmek mümkün.
Batı’nın da katkısıyla bugün İsrail İslam dünyasının tam ortasına atılmış bir bomba. İsrail esas olarak dinî referanslı bir haydut devlettir ve kutsal kitabının binlerce yıl önce kendisine vadettiğine inandığı toprakların peşinde koşmaktadır. Vaat iddiası tamamen geçersizdir, çünkü aradan binlerce yıl geçmiş ve yeni insani durumlar ortaya çıkmıştır. Farazi bir eskiye dönme arzusu sadece kan, zulüm ve gözyaşı getirecektir. Bugün İsrailli Yahudilerin bunlardan daha az pay almaları hiçbir şekilde hep böyle olacağını göstermez.
Atilla Yayla'nın önceki yazıları...