Hizmet İhracatçılar Birliği Başkanı Şekib Avdagiç kürsüde anlatıyor:
-Taşımacılık, bilişim, sağlık hizmetleri, eğitim, diziler ve müteahhitlik projeleri gibi alanlarda öne çıkan Hizmet İhracatçıları Birliği tam 121 milyar dolar döviz girdisi sağladı. Ve daha da önemlisi 62 milyar dolar fazla verdi. Bu fazla ile dünyada ilk 5’e girdi.
Sonrasında Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile birlikte Bakan Yardımcısı Volkan Ağar’ın ve TİM Başkanı Mustafa Gültepe’nin de katılımıyla 20 alanda ilk üçe giren kuruluşlar ödüllendirildi.
Mesela danışmanlıkta Destek Patent, eğitimde İstanbul Aydın ve Bahçeşehir üniversiteleri, inşaatta TAV, yolcu taşımacılığında THY ve Pegasus gibi bildiğimiz tam 60 firma ödül aldı.
Ödül töreni sonrası Ticaret Bakanı Ömer Bolat’a hizmet ihracatının önemini soruyoruz:
-Evet 62 milyar dolarlık fazla çok önemli. Söz konusu bu fazla, cari açığın ilacı. Ayrıca istihdam açısından da çok önemli. Hizmetler sektörünün gayrisafi millî hasılada ve istihdamda çok önemli yeri olduğunu vurgulamak isterim. Biz bu alanda rekabetçilik noktasında çok iyi durumdayız. Türkiye’nin dinamik girişimcilerine bu alana girmelerini öneriyorum. Açık çağrı yapıyorum Türkiye hizmet sektöründe büyüyecek. Biz de her türlü desteği vermeye hazırız.
4 kadın girişimci zoru nasıl başardığını anlattı
Türkiye’nin girişimcilikte önderliğini yapan 4 önemli kadınını dinliyoruz. Bu kadınları dinlememizi ELF Fuarı Kurucusu Mehmet Başaran ve Sevda Akçaoğlu gibi iki genç insanın vizyoner bakışına borçluyuz. Çünkü ELF Fuarı’nda gündem elektriğin geleceği olarak belirlendi.
Eğer söz konusu gelecekse kadınların mutlaka burada olması gerekiyor. Buradan hareketle kadın girişimciliğinin önünü açan 4 önemli kadın anlatıyor…
Önce ihracatçı birliklerinde yönetime giren ilk kadın olan ve İstanbul Sanayi Odası’nın ilk kadın yöneticilerinden Sultan Tepe anlatıyor:
-Kendimi doğuştan girişimci olarak görüyorum... Anadolu'da kız çocuklarının okutulmadığı dönemde ben okuyacağım diye direndim. Yakın çevremi ikna etmeye çalıştım. O günlerde babama “kızını okutuyor, üniversiteye gönderdi” diye tavır koydular. ODTÜ’de Elektrik Mühendisliği okudum ve mezun oldum. Bizim bölümde 250’ye yakın öğrenci vardı ve biz sadece 8 kız öğrenciydik. Sonra iş hayatında cesur davrandım. Küçük başladık. Tekstil sektörünün atıklarıyla yani şimdiki ifadeyle ikinci ham madde ile işe başladık. Bugün geldiğimiz nokta, doğru yerden işe başladığımızı gösteriyor. Yıllar önce bugün sürdürülebilirlik dediğimiz alanda temel atmışız. Başarımız buradan geliyor...
Sonra sözü Türkiye’nin ilk kadın madencisi Zuhal Mansfield alıyor ve devam ediyor:
-Madencilikte ilk adımı attım. Çin'e mermer satacağım dediğim zaman ailem ve arkadaşlarım dâhil bana kimse inanmadı. Çok ilginç bir şekilde bir kişi inandı bana. “Sen diklemesine büyüyen bu şehre, bu ülkeye maden satarsın. Mermer satarsın” dedi. Nurlar içinde yatsın rahmetli Süleyman Demirel inandı bana. Ve onun vermiş olduğu gayretle bir hedef koydum kendime. Çünkü onun bana söylediği bir söz vardı. Dedi ki: “Hedef koymalısın. Hedefi olmayan insanlar başaramazlar. Asla pes etme!” Ben de öyle yaptım. Bugün sektörde önemli işlere imza atmış biri olarak karşınızdayım...
Ardından çiçeği burnunda ve farklı bir alanda, kimsenin düşünmediği bir işi yapan kadın girişimci söz alıyor… Lojistik sektöründe bir ilke imza atan Aytaç Köse anlatıyor:
-Lojistik sektörü erkek egemen bir sektör… Dijital bir platform kurmak gibi yürekten bir şeyin içerisindeyim. Hayat arkadaşım ile birlikte sektörde önemli bir eksikliği fark ettik. Yük getiren tırların dönüşünde yük bulmakta zorluk çektiklerini gördüm. Onlara yük bulmalarında dijital anlamda yardımcı oluyoruz. YÜKAL böyle başladı işe. Yeni başladık, iyi gidiyor. Sektörün kanayan yarasına çare bulduğumuzu düşünüyoruz. Anlatıyoruz herkese…
Konuşmacılar arasında yer alan dördüncü kadın daha da önemli bir isim; Oya Sertdemir Düşmez… Elâzığ'ın ilk özel okulunu kuran eğitimci Mehmet Sertdemir’in kızı… Aile eğitimci, anne, kardeş hepsi eğitimci. Aslında 35 yıldır eğitimin içinde. Anlatıyor:
-Ben sanayiciliğe gönül verdim… Enerji kimlikleri öne çıkınca işe EPS üretimiyle başladım. Stratejik bir yaklaşımla, bu ürün gamını yapı kimyasalları ve birbirini bütünleyen diğer çözümlerle zenginleştirmek kaçınılmaz hâle geldi. Boya ile tanışmamız kimya ile bu buluşmalarla ilgili oldu. Bu alanda markalaşmaya çalışıyoruz. Red Colour markasını büyütmek istiyoruz. Çünkü sektör yabancı markaların eline geçti. Burada yerli olmak önemli diye düşünüyoruz. Elâzığ’dan Gebze'ye geliyoruz. GEBKİM'de fabrikamız bitmek üzere. Fabrikamızda kadınlara pozitif ayrımcılık yapacağız...
Çin ile nasıl rekabet edecekler?
ZÜCDER Başkanı Burak Önder iş dünyasında yeniliklere imza atan, farklı anlayışları yerleştirmeye çalışan genç bir girişimci…
Mesela "öngörü"nün yerini hızlı dönüşüm nedeniyle "an görü"nün aldığını ilk söyleyenlerden. İş insanlarının rekabet için birliktelik yaşamasını da ilk ortaya attı hatta buna “rekaberlik” dedi. Önder söylemleri eyleme de dönüştürüyor.
Mesela son olarak Antalya’da düzenlenen etkinliği bugüne kadar rakip gibi duran EVSİD ile birlikte yaptı. Bunu da şu sözlerle anlattı:
-Birliktelikte fayda var. Sınırlı kaynakların verimli kullanılması gerekiyor.
Antalya buluşmasına çok sayıda yabancı alıcı geldi. Önemli iş görüşmeleri yapıldı. Ancak etkinliğe Çin ile rekabet meselesi damga vurdu...
Burak Önder Çin’in Orta Doğu, Afrika ve Avrupa’da giderek artan baskısına dikkat çekti ve ekledi:
-Türkiye’nin üretim kapasitesi, coğrafi konumu ve marka potansiyeli güçlü. Bu dönemi doğru okuyabilirsek kendi hikâyemizi yazabiliriz...
ZÜCDER Yönetim Kurulu Üyesi Senur Akın Biçer, “Çin’in arkasından ikincilik olabilir” dedi ve şu görüşü savundu:
-Evet Çin’den sonra ikinci olabiliriz. Bunun için bilgi birikimimiz var. Çok iyi bir girişimci yapımız var. Biraz inovasyona ağırlık vermek gerekiyor.
Sektörün yeni yüzlerinden İTHİB Başkan Yardımcısı Ahmet Şişman da Çin’in üretmediği alanlara girmenin önemine dikkat çekti.
Zilan Grup Yönetim Kurulu Üyesi Necmettin Öztürk ise, Çin baskısına farklı bir perspektif sundu ve ekledi:
-Çin’i rakip görmek yerine partnerlik modeliyle ilerleyebiliriz. ZÜCDER olarak bunun üzerinde çalışmalıyız.
Bu alanda farklı bir model geliştiren Termosan Çelik herkesin takip edeceği bir adım attı. Urfa’da Çinli ortaklarla birlikte dev bir fabrika kurdular. Yani Çin ile ortak oldular. İhracat Müdürü Hamza Yılmaz, çelik termosun yıllardır Çin hâkimiyetinde olduğunu hatırlatarak Türkiye’nin yeni üretim gücüne dikkat çekti.
Evet, Çin ile nasıl birlikte olacağız. Nasıl rekabet edeceğiz. Çünkü Çin’e rağmen biz de varlığımızı devam ettirmek zorundayız. Özellikle de züccaciye bu konuda en çok ders çalışılması gereken sektörlerden biri… Neler yapılacağı konusunda ZÜCDER’in adımlarını yakından takip etmek gerekiyor. Biz öyle yapacağız.

