Bu hırs, doyumsuzluk niye ki? Hiç kimse kazık çakmıyor ki dünyaya. Sabah bir sala, öğleden sonra kısa bir veda…
Vakti zamanında bir yerlerde bir kral vezirine sormuş:
“Hizmetçimin hayatta benden daha mutlu olduğunu görürüm, neden?” Derin bir iç çeker ve eliyle hizmetçisini işaret eder; “Oysa onun hiçbir şeyi yok.
Ben ise kralım, her şeye sahibim ancak huzursuz ve keyifsizim...”
Vezir der ki;
Kral vezirin dediğini yaptırır. Hizmetçi kralından gelen bu hediyeyi kapısında bulunca havalara uçar.
Gece biter, gün ağarır ve fakat onlar hâlâ kayıp dinarı ararlar. Eksik dinarı bulmadıkları için baba çocuklarına kızar ve o sakin adam da huzurlu ortam da gitmiştir; yerine gerginlik, tartışma, bağrışmalar…
Ertesi sabah hizmetçi gamlı düşüncelidir, çünkü bütün gece uyumamıştır.
Ne mi? Şöyle ki; biz, Yaratan’ın bize bahşettiği 99 nimetini unutur, bütün hayatımızı kayıp bir nimeti aramakla geçiririz!
Allah’ın bize takdir etmediği, bilmediğimiz hikmetlerden dolayı bizden menettiği bir şeyin peşine düşer, kendimizi mutsuz, huzursuz eder ve içinde bulunduğumuz nimetleri unuturuz. Öyle değil mi?..
Bir yerlerden tanıdık geldi mi?
Halime Gürbüz'ün önceki yazıları...