Sonbahar…

A -
A +

Bu bir savaş değil; insanlığın utanç hanesine yazılan kara bir leke. Soykırım, vahşet, kan, gözyaşı… Müslüman ülkeler de kılını kıpırdatmıyor. Gazze’de artık insanlar yalnızca bombalarla değil, bir lokma ekmek, bir yudum su bulamadığı için ölüyor!

 

Öte yandan ihtişamlı törenlerle uluslararası düzeyde toplantılar yapılıyor; elli metrelik şaşalı masada dünya liderleri şen kahkahalar atıyor…

 

Neden sonuna kadar devam eder ki kahkahanız?

 

O kahkahalar birilerinin yanaklarından süzülürken…

 

Sizin yüreğiniz rahat ya,

 

Umurunuzda mı acıdan inleyen?

 

Sızlanmayın…

 

Ovuşturmayın boşuna;

 

Kanayacak tabii yürürken bile dizleriniz
Nefsiniz sizi sürekli ittirirken!.. 

 

***

 

Üzeriniz buzlarla kaplı,

 

Ruhunuz mat, bedenleriniz donuk.!
Güneş size ne kâr eder?

 

Sayfiyede de koştursanız, siz ezdikçe çimenleri sanır mısınız ki ruhunuzda açacak çiçekler? 

 

***

 

Toplanıp hep birden gelse de 

 

Cami avlusuna kefenlenen bebeler, 

 

Ya da binlerce şehide yaş döken gözler, 

 

Hatta hunharca katledilmiş bedenler, 

 

Utanır mı ki ihanetle demlenen doyumsuz nefisler?!

 

***

 

Deniliyor ki sonbahar gelmiş. 

 

Yıkansınlar bari yağmurları kesilmeden. 

 

Bilsinler ki; tövbeler rahmet çiseler... 

 

Çünkü bir gün, 

 

Çıngırağı kuzunun boynunda sanacaklar,

 

Ve bir bakacaklar ki;

 

‘Çıngıraklı yılandanmış’ meğerse haber!.. 

 

***

 

Bardağa vura vura karıştırsan da, 
Durduğunda hep dibe iner şeker... 
Neyinize bu kadar güven? 
Bilir misiniz ki ‘ebedî karanlık’ ne zaman çöker!

Ninem diyor ki; Köpek pislik yemekten vazgeçmez.

 

 

 

Halime Gürbüz'ün önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.