Tevazu, kalbin amelidir…

A -
A +

Buluttan deniz üzerine bir damla damladı. Denizin genişliğini görünce de utandı. Kendi kendine;

 

“Deniz bulunan yerde ben kim oluyorum? Eğer o varsa, ben yok sayılırım!” dedi.

 

Damla kendisini küçük gördüğü için, sedef onu bağrına bastı, nazla besledi. Kader o damlayı öyle yükseltti ki, sultanların taçlarına lâyık inci oldu.

 

Damla kendisini alçak gördüğü için yücelik buldu, yokluk kapısını çaldığı için var oldu…

 

*
Bir üniversite profesörü ünlü bir gönül sultanını ziyarete gitmişti. O mübarek zat misafirine sessizce çay ikram ederken, profesör maneviyat üzerine konuşuyordu. Gönül sultanı, profesörün uzattığı fincanı önce ağzına kadar doldurdu. Ama doldurmaya devam etti. Çay fincandan taştı, tabağa döküldü, oradan da yere. Ama o zat çayı koymaya devam ediyordu.

 

Çayın fincandan taşıp yere dökülmesini hayretle izleyen profesör sonunda kendisini tutamadı:

 

“Doldu taştı! Daha fazla alamaz!”

 

“Sen de bu fincan gibisin” dedi o mübarek zat: “Zihin fincanın doluyken sana maneviyatı nasıl anlatabilirim?”
*
Kadın komşularından birisi hakkında bir dedikoduyu yayıp duruyordu. Birkaç gün içinde bütün köy bu dedikoduyu duydu. Dedikodunun kurbanı derinden yaralandı ve incindi. Dedikoducu kadın daha sonra yaptığından pişman oldu. Hatasını nasıl tamir edebileceğini sormak için bir âlime gitti.

 

“Pazara git” dedi alim. “Bir tavuk al ve onu kestir. Eve dönerken tüylerini yol ve yol boyunca yere at.”
Nasihatin garipliğine şaşırsa da denileni yaptı kadın. Ertesi gün âlim zat bu defa şu tavsiyede bulundu: “Şimdi git ve dün attığın bütün o tüyleri topla ve bana getir.”

 

Kadın aynı yolu izledi ama rüzgâr bütün tüyleri uçurup götürmüştü. Saatler süren arayışın sonunda elinde sadece birkaç tüyle dönebildi.

 

“Görüyorsun” dedi âlim: “Onları saçmak mümkün, ama geri toplamak imkânsız! Dedikodu da öyle. Dedikodu yapmak ne kadar kolaysa, dedikoduyla işlediğin hatayı telafi etmen de o kadar zordur...”

Ninem diyor ki; Bir hata iki defa tekrar ediliyorsa, bu artık bir seçimdir.

 

 

 

Halime Gürbüz'ün önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.