Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Almanya ziyaretinde basının sorularını cevaplandırırken, Rusya-Ukrayna arasındaki yıpratma savaşının ardından insanların çektiği acıları ve yıkımın boyutunu görmeleri “tarafların daha fazla barışa hazır olmalarını ve kendi sınırlarını fark etmelerini mümkün kıldı…” değerlendirmesi yapmıştı.
Bölge için bir numaralı “güvenlik tehdidi” olan İsrail yayılmacılığını köpürten ABD ve bazı AB ülkelerinin siyasi ve ideolojik yaklaşımlarından beslenen İsrail saldırganlığının durması da bu ülkelerin ve İsrail’in canının yanarak “kendi sınırlarını fark etmesine” bağlı.
Geçtiğimiz hafta İsrail tampon bölgeyi aşarak Suriye’nin Beyt Cin beldesine yaptığı saldırıya karşı köy halkının yaptığı savunmada en az 10 Siyonist askeri yaralandı veya öldürüldü. Köylü savunması karşısında bozgun yaşayan İsrail askerleri kayıplar vererek geri çekildi. Köy halkının direnişi karşısında zırhlı araçlarını da arkada bırakan İsrail’in perişan hâli için değerlendirme: “İsrail’in ne kadar korkak olduğu…”
Sosyal medya üzerinden Netanyahu’ya seslenen ABD Başkanı Trump, İsrail’i “kendi sınırlarını fark et…” diye uyarıyor.
İsrail’in Beyt Cin’deki itibar kaybı karşısında destekçilerinde de karşı çıkışlar başladı. İsrail devam etmekte ısrarlı ancak destekçilerindeki kırılma karşısında grogi(*) durumda.
Gazze’de konuşlandırılması planlanan “uluslararası güçte” Türk askerinin bulunmasına İsrail’in karşı çıkmasına uluslararası güce dâhil olan diğer ülkeler seslerini yükselterek “Türkiye’nin katılımı kesinleşmeden Gazze’ye asker göndermeyi kabul etmediklerini” açıkladı.
Washington da Türk askerlerinin Gazze’de konuşlandırılması konusunda ısrarcı. İsrailli eski istihbarat subayı Amir Yagur ABD’nin yoğun baskısına rağmen Türk kuvvetlerinin Gazze’ye girişinin mümkün olmadığını savunuyor.
BM Genel Kurulu, İsrail ordusunun Golan Tepelerinden çekilmesini öngören tasarıyı onaylarken İsrail Diaspora İşleri Bakanı, İsrail’in tampon bölgede güç bulundurmayı sürdürmesi gerektiğini söylüyor.
Bu gelişmelerin geleceğin tüm kodlarını içerdiğini belirten Hakan Fidan "...Gerek kuzeyi gerekse güneyi... Suriye'deki problemler dikkatle yönetilmezse, ülkenin genel toprak bütünlüğüne yönelik sıkıntıların ortaya çıkma ihtimali var. Yani ülke parçalanmayla karşı karşıya kalabilir. Bunu Amerikalıların anlıyor olması önemli ve anladıklarını da görüyorum!.." demişti.
ABD anlamış görünüyor ama Türkiye ile Suriye arasında oluşan hattı kendisi için büyük tehlike gören İsrail ile ABD ilişkileri kritik bir sınavdan geçiriyor.
“The Economist dergisi” İsrail Başbakanı Netanyahu’nun 14 Eylül’de ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya Kudüs’te Batı Duvarı’nı gösterip “ABD-İsrail arasındaki ittifak dokunduğumuz taşlar kadar güçlü ve dayanıklı” dediğini hatırlatarak “Ama ne yazık ki, yanılıyor” diyor. Haksız da değil; duvar sallanıyor…
Sallandıkça kontrolden çıkan Siyonist Lobinin CEO’su Elan Carr, düzenlediği Hayom Konferansında “İsrail’i eleştiren Amerikan vatandaşlarının öldürülmesi” çağrısında bulunmuş.
Siyonist lobi ve Netanyahu’nun giderek artan pervasız eylemlerinden ABD yönetimi de rahatsız. 26 Eylül 2025’te Erdoğan ile görüşmesinde ekibine, "Suriye konusunda bana Türkiye'yi rahatsız edecek bir şey getirmeyin" talimatı veren Başkan Trump’ın, Netanyahu’yu “Suriye’nin yeni yönetimini kışkırtacak eylemlerde bulunma, Gazze’de ateşkesin sonraki aşamasına geç …” diyerek uyarması ABD’nin yeni sınırları kabulüdür.
Siyonist Lobi; BM’ler ile “İsrail’in Suriye’nin müreffeh bir devlete dönüşmesine engel olmaması çok önemli. Suriye ile gerçek ve güçlü bir diyalog sürdürmeli,” diyen ABD/Trump arasında sıkıştı.
Dünya ile koptu da bakalım ABD-İsrail ilişkilerinde ipin ucunu önce hangisi bırakacak…
.....
(*) Boks müsabakalarında sporculardan birinin üst üste yumruk alması fakat nakavt (knock out) olmayarak, sendeler vaziyette salınması durumu.

