Biri yalan söylüyor AMA?

A -
A +
İZ BIRAKANLAR İrfan ÖZFATURA irfan.ozfatura@tg.com.tr 11 Eylül'ün üzerinden 8 yıl geçti. Cevabı verilemeyen sorular var hâlâ... Bu saldırıyı kim planladı, kim oynadı, kime yaradı? Kimin canı yandı, kimler parmak yaladı? İskeleti çelikle kurulan İkiz Kuleler, mühendisliğin zirvesidir, değil uçak, Apollo çarpsa yıkılmaz!Biri yalan söylüyor AMA? ABD Irak'da bir milyon ceset, iki milyon göçmen ve harap olmuş şehirler bıraktı. Tarım bitti, sanayi gitti, saraylar müzeler talan edildi. Şimdi Afganistan'da, Pakistan'da ellişer yüzer sivil katlediyor. Düğün alaylarını, taziye evlerini vuruyor, kadın ve çocuk ayırmıyor. İçimizden bazıları "ama onlar da kaşındı" demiyorlar mı cinlerim tepeme çıkıyor. Demek ki Usameli masallar hâlâ prim yapıyor... Gelin hadiselere bir başka zaviyeden bakalım bu defa... 13 mart 1962... Düzenlediği tertiplerle dünyayı huzursuz eden Pentagon bir ara Küba'ya takar. General Lemnitzer Beyazsaray'a bir operasyon planı sunar. Buna göre Guantanamo'daki ABD Deniz Üssüne saldırılacak, cephanelik uçurulacak, gemiler batırılacaktır. Miami, Florida ve Washington'da cinayetler işlenecek, terörzedeler için cenaze törenleri yapılacaktır. Ve nihayet uzaktan kumanda edilen insansız bir uçak Küba Hava Sahası üzerinde düşürülecek, böylece Amerikan halkı topyekun ayaklandırılacaktır. Başkan McNamara razı olmaz ve plan kaldırılır rafa... TUZAKTAN KUMANDA Demek ki Amerikalılar teyyareleri o yıllarda bile uzaktan sevk edebilmektedirler. 1 Aralık 1984'te yakıt araştırması için uzaktan kumanda edilen bir Boeing, Edwards Hava Üssü'nden havalanır, 10 kere iner kalkar ve 16 saat 22 dakika havada kaldıktan sonra kanadı üzerine yere çarptırılır. Ağustos 1997 Federal Acil Durum Yönetim Masası "Terörizme cevap" isimli bir rapor hazırlar, ki kapağında "İkiz Kuleler" vardır. Şubat 1998. Kuzey Hava Savunma Merkezi (NORAD) "Ya kaçırılan uçaklar Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'a yönlendirilirse" şeklinde senaryolar yazar. Haziran 2000. Adalet Bakanlığı İkiz Kuleleleri hedefine alan bir "Terör El Kitabı" yayınlar. Eylül 2000. Aralarında Dick Cheney, Donald Rumsfeld, Jeb Bush ve Paul Wolfowitz'in de bulunduğu muhafazakâr düşünce grubu "savunmanın yeniden yapılandırılabilmesi için 'Pearl Harbour' misali dehşet verici hadiselere ihtiyaç duyduklarını deklare eder, altına imza atarlar. Ekim 2000... Genelkurmay MASCAL adını verdiği simülasyon eğitimine yoğunlaşır ki hadise bir Boeing 757'nin Pentagon'a çarptığını varsayar. Hava yolları işin içine fazlaca çekilmiştir, öyle ki Adalet Bakanı John Ashcroft asla yolcu uçaklarına binmez, sadece kiralık jetlerle uçar. MENFAAT ŞEBEKESİ 24 Temmuz 2001 (saldırıdan sadece 6 hafta önce) İkiz kulelelerin sahibi Larry Silverstein, kompleksi 3.2 milyar dolardan kiralar ve kontrata (terörist saldırıları ihtiva eden) 3.5 milyar dolarlık bir sigorta poliçesini ekler, ustalıkla. Eylül başında Birleşik Havayolları, Boing ve Amerikan Airlines hisseleri üzerine konulan "Put Opsiyon"lar günlük ortalamayı 4, sonra 5, derken 11 kat aşar. Bu şu demektir birileri hisselerin hızla düşeceğine inanır, yatırımı "krize" yapar. 7 Eylül... Bomba kokusu alan köpekler İkiz Kulelerden çıkarılır. Güvenlikçilerin mesaileri gevşer, asansör boşluklarından matkap sesleri gelmeye başlar. 10 Eylül... Yüksek rütbeli subaylar, uçuş iptal talebinde bulunurlar. (Newsweek) Condoleeza Rice'dan San Francisco Belediye Başkanı Willie Brown'a, bir ikaz gelir. "Yarın sabah uçma!" 11 Eylül 2001 sabahı Kuzey Amerika Hava Savunma Birlikleri'nin tamamı teyakkuza geçirilir, avcı uçakları "Kuzeyli İhtiyatı" adlı tatbikat için Alaska'ya yollanırlar. Andrews Hava Üssü'nde doğru dürüst uçak kalmaz. Washington korumasızdır adeta... Nitekim sivil bir uçağın önünün kesilmesi istendiğinde telaşlanırlar. Neler olup bittiğini anlamaya çalışırken bir Boing ikiz kulelere çarpar. GÖZ VAR HİZAN VAR Saat 9.38 Arlington Virginia. Söylenene bakılırsa Amerikan Havayolları'nın 77 sefer sayılı uçağı Pentagon'un zemin katına çarpmıştır. 2130 metreden inişe geçerek iki buçuk dakikada zemine inebilmek... Bunun için tayyarenin 853 km/h'lik hızla 330 derece dönmesi lazımdır ki bir Boing bu manevrayı yapamaz. Hele hele kokpitte Hani Hanjaur gibi bir acemi oturuyorsa... Pentagon duvarında iki insan yüksekliğnde bir delik vardır. 47 m.uzunluğunda, 13 m. yüksekliğinde ve 38 m. genişliğindeki bir Boing'i bu oyuktan sokmak iğne deliğinden halat geçirmeye benzer adeta. Haydi gövde geçti, her biri 6 şar ton olan motorlar binada iz bırakmalıdır en azından. Halbuki deliğin yanındaki pencereler bile dağılmaz. Her ne kadar 100 tonluk Boingin yangın esnasında buharlaştığı iddia edilse de Titanyum 1688 derecede erir. Jet yakıtı sürekli beslense dahi 1100 dereceyi aşamaz. Sağa sola bırakılan birkaç tayyare parçası içinde A 3 ScottWarrior'a ait Turbo jet motorun ön şaft yatak muhafazası tespit edilir. İhtimal hurdalıktan getirilmiş hadise mahaline atılmıştır. Ki bunlar hızla toplanır, paketlenip kaldırılırlar. DUY DA İNANMA! Hepsi bir yana uçağın çarptığı söylenen aydınlatma direkleri yerden itina ile sökülmüş ve yan yatırılmışlardır, darbesizdirler, dümdüz dururlar. Hem nedendir bilinmez uçağın sürtündüğü (!) alanda çimler bozulmaz. Uzun lafın kısası Pentagon roketle (TomaHawk olabilir) vurulmuştur. Patlama anındaki çıkan gri beyaz ışık ve nitrogliserin kokusu bunu doğrular. 2.3 km ötedeki Sheraton otelinde kalanlar çarpmadan ziyade patlamadan söz açarlar. FBI n'olur, n'olmaz diye civardaki kamera kayıtlarına el koyar. Gelelim Pennsylvania'da düştüğü söylenen uçağa... Resmi raporlara göre Cleveland Ohio arasında rotasından sapan tayyarede kavga çıkmış, kahraman yolcular korsanlara posta koymuşlardır da filan. İtiş kakış esnasında uçak düş-müştür güya. İyi de gösterilen yerde enkaz yoktur, birkaç kırık dal ve 4.6 m uzunluğunda külle hurdayla dolu bir çukur gösterirler o kadar. Ne koltuk, ne bavul, ne kol bacak, ne de kan! Halbuki zikredilen uçak Cleveland'a inmiştir çoktan. Delta Havayolları bilgiyi doğrular. İkiz kuleler mühendisliğin zirvesidir, düşünebiliyor musunuz 100 yıl sürecek kasırgalara bile dayanabilir, yangınlara aldırmaz. Bütün gökdelenler öyledir aslında. Nitekim 1945 yılında bir B-25 bombardıman uçağı State Empire'a çarpar, 14 kiyi ölür ama bina yıkılmaz. Hatta İspanya'da 30 saat boyunca alev alev yanan bir binada çeliğin vasfı bozulmaz, çökme yaşanmaz. İkiz Kuleler 200 bin ton çelikten ve 425 bin metreküp vasıflı betondan yapılmıştır, 103 asansörü, 43.600 penceresi vardır. Bu devasa binanın çarpmadan 56 dakika sonra ve sadece "on saniye içinde çökmesi" akıl alacak şey değildir. Malzeme o irtifadan (417 metreden) boşluğa bırakılsa ancak 9,2 saniyede düşer aşağıya. Betonun toz haline gelmesi, çeliklerin dilim dilim dilimlenmesi, jet yakıtının becereceği işler değildir sonra. Uzatmayalım bina "kontrollü olarak" çökertilir. Nitekim şahitler yıkılmadan az evvel mükerrer patlamalar duyduklarını açıklar. MUMU YATSIYA KADAR Araştırma Enstitüsünden Van Romero "Çökmelerin sistemli olduğu ortada" der, tayyareleri hiiç ciddiye almaz. Ha iki gün sonra fikri değişir (!) o başka. Çelik standardında söz sahibi olan müesseseler de iskelet eridi iddiasını komik bulurlar. Tenakuza bakın ki çeliği eriten alevler Arap pasaportlarını yakamaz. Mezkur evrak zarar görmeden sokağa uçar, gider FBI elemanlarının kucağına konarlar (!) İtfaiyeciler lobide karşılaştıkları tahribatı anlayamazlar. Duvarlar ritmli bir şekilde patlar, mermerler kopup fırlar. Her ne kadar bunlar asansör boşluğundan düşen "alev topuyla" açıklansa da o boşlukta hava bulunmaz, hava olmayan yerde alevden söz açılamaz. Sadece girişte değil diğer katlarda ve metro tünelinde de patlamalar yaşanır. İnfilaklerin ardından siyah dumanlar çıkar. Uzatmayalım burada planlı kontrollü bir yıkım mevzubahistir. Nitekim kameralar yukarıdan aşağı zincirleme uzayan parıltıları yakalar. New York gözlemevindeki Sismograflar patlamaları kaydeder, dosyalayıp isteyene sunarlar. Kuzey Kulesi çökmeden birkaç saniye evvel kamera sehpaları şiddetle titrer ki yayında da görülebilir pekâlâ. O akşam 17.20'de, hadiseden 90 metre uzaktaki Dünya Ticaret Merkezinin 47 katlı ofis binası hiç bir sebep yokken olduğu yere çöker, herşey 6 saniye içinde olur biter... Burada CİA ve Savunma Bakanlığının büroları vardır. İkiz Kulelerin güvenliğini Kuveyt-Amerikan ortaklı bir elektronik şirketi (Securacom) sağlamaktadır. Bakın şu işeki Bush'un kardeşi Marvin adı geçen firmanın Yönetim Kurulu'ndadır. Eğer enkaz incelenebilse çok şey açığa çıkar ama buna izin verilmez, molozu okyanusa döker, delilleri karartırlar. Biri yalan söylüyor AMA?Laden'li mi Laden'siz mi? ABD Hükümeti Afganistan'ın Celalabad kentinde ele geçirilen (!) bir kaseti yayınlar. Güya Bin Laden Eylül saldırılarını itiraf etmektedir orada. Ancak mezkur şahıs Bin Ladin'e benzemez. FBI'ın internet sitesine göre Usame solaktır. Ama bizimki sağ eliyle yazar. Parmağındaki altın yüzük, düzmece filmi hazırlayanların cehaletini ortaya koyar. Bin Laden El Cezire'ye verdiği demeçte "Çıkar kovalayan insanlar tarafından tertiplendiği anlaşılan saldırılarla uzaktan yakından alakam yok. Afganistan'da yaşamaktayım ve bu ülkenin yöneticileri böylesi operasyonlara sıcak bakmıyorlar" der açıkça... Düzmece kayıtlar Karakutular... Evet bunlar bulunur ama kayıtlar sır olmuştur. Donald Rumsfeld pilot kabini ses kayıtlarının kurtarılamadığını açıklar utanmadan. Hostes Betty Ong kaçırılan uçaktan bir görüşme gerçekleştirmiştir sözüm ona. - İsmim Betty Ong. Lüks sınıfta bıçaklanan biri var. Sprey sıktılar nefes alamıyoruz. Mutfak hostesimiz ve kabin amirimiz bıçaklanmış durumda. Pilot kabinine giremiyoruz, kapı açılmıyor. Ama Bayan Ong çok sakindir, elindeki metini okuyor gibidir. Hiç de öyle cinayet görmüş gibi konuşmaz. Mark Bingham olduğu öne sürülen biri de annesini arar. -Anne? Ben Mark Bingham (resmiyete bak) Seni seviyorum anne. San Francisco'ya gidiyorum. Üç adam uçağı ele geçirdi, yanlarında bomba olduğunu söylüyorlar. Ve ilave eder "Bana inanıyorsun değil mi anne?" Sonra bir daha " Bana inan!" Telaşsız pürüzsüz bir üslup, adam rolünü acemice oynar. Halbuki yolcu uçaklarının seyir yüksekliğinden bu kalitede ses alınamaz. Eğer o günlerde bu kadar net görüşülebiliyorsa, Amerikan Airlines yeni ses sistemlerine niye onca masraf yapmıştır? Di mi ama? Hayali korsanlar Derken Adalet Bakanlığı ölü hava korsanlarının isimlerini açıklar. Gelgelelim Velid El Şehri turp gibidir, Fas Kasablanka'dan el sallar, Abdulaziz Al Ömeri ise "Saudi Telecoms"ta bir mühendistir o sıralar. Denver'da okurken pasaportunu kaybetmiştir o kadar. Wail M. Elşehri de hayattadır, Gaffar Elgani Suudi Elçiliğinde çalışmakta, Halid Almidar Mekke'de programcılık yapmaktadır. Selim Al-Hazmi Yanbu'da bir kimya fabrikasındadır, Said Elhamdi Tunus'ta pilot eğitimi almaktadır, Ahmed Alnami Suudi Havayolları'nda... Hepsi bir yana Muhammed Atta akrabalarını arayıp sorar... Nitekim otopsi listesinde de yer almazlar. FBI Başkanı Robert Mueller "failler hakkında derin şüpheler taşıyorum" derken sıkıntılı anlar yaşar. Normalde ikiz kulelerde 50 bin kişi çalışır. Ancak o gün pek tenhadır. Hadi Türkler geç kalktıkları için sıyırırlar ama Yahudi'ler şuurlu bir şekilde mesai yapmazlar. İlerleyen günlerde binada bulunan firmalar bilgisayarlarındaki portföylere, muhasebe kayıtlarına ulaşmak ister. Bir Alman firması (Convar) enkazdan çıkan sabit diskleri kurtarmaya başlar. Ve Eylül başında gerçekleştirilen anormal finans hareketleri, yasa dışı alım satımlar ortaya çıkar. Demek ki bazı beyler eylemi biliyor, bekliyordurlar. (Reuters) Convar eline geçen bilgileri FBI ile paylaşır, ancak soruşturma açılmaz. Yağmalanan altınlar İkiz Kulelerin altı Dünyanın en büyük altın depolarından biridir. Arapların yanı sıra New York Metal Borsası, Nova Scotia Bank, Chase Manhattan Bank, New York Bank, Hong Kong &Shanghai Bank da ciddi miktarda "Külçe Altın" saklar. (TimesOnline) Söylenenler doğruysa yekunu 160 milyar doları aşar. Altın altındır, toza bulanmakla değeri azalmaz. Ancak yıkıntıdan külçeler çıkmaz. Sadece tünelde 10 tekerli bir TIR'ın damperinde 238 milyon dolarlık altın bulunur. (Diğerleri yürümüş gitmiş, bu arıza yapmış anlaşılan) Ve enteresan bir tespit daha.. Mıntıkada tek ceset yoktur. (Routers) Demek ki amcalar, profesyoneldir, temiz iş (!) çıkarırlar. Enkaz kaldırılırken "Ground Zero"ya giriş yasaklanır, işçilere kırmızı çizgiler çizilir ve "tünele yaklaşanların vurulacakları" söylenir. Eh pis kara petrol için bir milyon Iraklıyı öldüren tiranlar, bu dudak uçuklatıcı meblağ için iki kuleye ve iki bin insana acıyacak değildirler ya... Yukarıdaki bilgileri Dylan Avery, Korey Rowe ve Jason Bermas'ın çektiği 'Bozuk para' adlı belgeselden aldım... Şimdi bilgisayarınızı açıyorsunuz Google'a "Loose Change Türkçe altyazı" yazıyorsunuz, çıkıyor karşınıza. Daha neler var neler? Tafsilatıyla... Zikrolunan film "Şu an kızgın mısınız?" sorusuyla bitiyor. Cast akmadan evvel son bir kelime geçiyor: "Olmalısınız!"
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.