6,5 milyona varan kamu görevlileri ve emeklileri adına toplu pazarlık masasına oturan yetkili sendika Memur-Sen teklifi ile hükûmetin teklifi arasında büyük bir uçurum söz konusu olmuştur. Aslında bu durum ilk defa ortaya çıkmamıştır. Önceki toplu sözleşme dönemlerinde de aynı süreçler yansımıştır.
Çok uzaklara gitmeye gerek yok 2023 yılında işçi sendikaları bir araya gelerek hemen hemen her istediklerini almışlardı. Buna karşın kamu görevlileri ve emeklileri adına hareket eden Memur-Sen 2024-2025 dönemi için yine yüksek oranda güncelleme talep etmesine rağmen süreç yine memurlar özellikle de memur emeklileri aleyhine neticelenmiştir. Öyle ki 2024/Temmuz’dan itibaren 3 dönem peş peşe TÜİK’in açıkladığı enflasyonun bile altında güncelleme ile karşı karşıya kalınmıştır.
Bu sene de devam eden 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde senaryo bire bir aynen gerçekleşecek gibi duruyor.
Zira aynı şeyleri yapıp farklı sonuç elde edilemeyeceği aşikâr.
Oysaki memur ve emeklilerin taleplerine bakıldığında masaya oturma ön şartı olarak hükûmetin önceki borçlarını evvelemirde ifa etmesi yönündeki taleplerdir.
Bu borçların başında da 6,5 milyon memur ve emekliyi ömür boyu etkileyen seyyanen zam borcunun ifası gelmektedir.
İkinci ön şart ise 1. Dereceye gelen memur ve emeklilerin 3600 Ek Gösterge alacağıdır.
Son şart ise 2024/Temmuz’dan itibaren 3 dönem peş peşe TÜİK’in açıkladığı enflasyonun altında güncelleme yapılmasından doğan farkların ödenmesidir.
Maalesef bu ön şartlar hususunda kararlı davranılmadı.
Hatta bütün dikkatler sadece oransal güncellemelere yönlendirildi.
Peki şimdi ne olacak?
Elbette memur ve emeklisi alacaklarına yine kavuşamayacak.
Sadece önümüzdeki günlerde hükûmet dişe dokunmayacak şekilde birkaç puanlık ilave artış yapacak.
Tabii ki bu durum memur ve emeklisini tatmin etmeyecek.
Doğal olarak uyuşmazlık yine Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna intikal edecek ve son sözü bu kurul söyleyecek.
Son sözü söyleyecek olan “Kamu Görevlileri Hakem Kurulu” nasıl oluşuyor? Bu kurulun işleyişi sağlıklı mı?
Ülkemizde Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, kamu görevlilerinin toplu sözleşme sürecinde uyuşmazlık durumunda devreye giren mecburi bir kuruldur. Kurulun oluşumu ve işleyişi, Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununda belirlenmiştir. Bu kurul her toplu sözleşme dönemi için belirlenmektedir.
Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkan, Başkanvekili, Başkan Yardımcısı veya Daire Başkanları arasından Cumhurbaşkanınca Başkan olarak seçilecek 1 üye,
Cumhurbaşkanınca belirlenen bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarından 4 üye,
Bağlı sendikaların üye sayısı itibarıyla en fazla üyeye sahip konfederasyon tarafından belirlenecek 2, bağlı sendikaların üye sayısı açısından ikinci ve üçüncü sırada bulunan konfederasyonlardan birer üye,
Üniversitelerin kamu yönetimi, iş hukuku, kamu maliyesi, çalışma ekonomisi, iktisat ve işletme bilim dallarından en az doçent ünvanını taşıyanlar arasından Cumhurbaşkanınca seçilecek 1 üye ile
Bağlı sendikaların üye sayısı itibarıyla en fazla üyeye sahip konfederasyon tarafından 3, bağlı sendikaların üye sayısı açısından 2. ve 3. sırada bulunan konfederasyonlar tarafından ikişer olmak üzere yukarıda belirtilen bilim dallarından en az doçent ünvanını taşımak kaydıyla, önerilecek toplam 7 öğretim üyesi arasından Cumhurbaşkanınca seçilecek bir üye,
Olmak üzere 11 üyeden oluşmaktadır. Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun sekretarya hizmetleri Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakanlık tarafından yürütülmektedir.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, Başkanın çağrısı üzerine Başkan dâhil en az 8 üyenin katılımı ile toplanır. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, tarafların başvuru tarihinden itibaren 5 gün içinde kararını katılanların çoğunluğu ile vermektedir. Kararları kesin ve toplu sözleşme hükmündedir.
Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna yönelik ulusal ve uluslararası kuruluşlardan çok sayıda eleştiriler bulunmaktadır. Bu eleştirilerin başında kurulun oluş şekline yöneliktir.
Kurul teşekkülü itibarıyla hükûmetin tesiri altında karar verdiğine dair eleştiriler söz konusudur. Hakikaten de memurları doğrudan doğruya temsil eden sadece 4 üye bulunmaktadır.
Üyelerin çoğunluğunun (7 üye) Cumhurbaşkanı tarafından atanması, kararların genellikle hükûmetin teklifleri doğrultusunda şekillenmesine yol açmaktadır. Çok uzağa gitmeye gerek yok önceki toplu sözleşme döneminde hatta ondan da önceki toplu sözleşme dönemlerinde kurul hükûmetin teklifleriyle aynı yönde karar vermiştir. ILO Uzmanlar Komitesi Raporları tetkik edildiğinde özellikle kurulun işveren ve devlet ağırlıklı oluşumu, tarafsızlık ve bağımsızlık konusunda çekincelere yer verildiği görülmektedir.
Yine Avrupa Sosyal Şartı’nda toplu pazarlık ve grev hakkı düzenlerken, uyuşmazlık çözümünde uzlaştırma ve isteğe bağlı hakemlik teşvik edilmekte; zorunlu tahkim yapısı normlara aykırı bulunmaktadır.
İsa Karakaş'ın önceki yazıları...