Okan Buruk Avcı’yı mat etti

Kim kazanır, kim kaybeder böyle iki rakibin karşılaşmasında sonuç beni hiç ilgilendirmiyordu. Ama ilgilendiren tabii bir şey vardı; o da bu hava şartlarında oynanacak oyunda tarafların nasıl mücadele edecekleri…

 

Şöyle diyebilirim rahatlıkla, hem ev sahibi hem misafir ekip argoda kullanıldığı gibi ‘dibine kadar’ mücadele ederek ‘pes’ dedirttiler.

 

Abdullah Avcı’nın sahaya sürdüğü on birde savunma yardımcısı olarak sadece Siopis’in yer alması âdeta G.Saray’a “Gel beni yen” sunumuydu. Ona karşılık Okan Buruk artık ezberlemeye başladığımız kadroyu sahaya dizdi.

 

Bu sahada yer alan ekipler mücadelede hiç kusur etmediler ama tabii ki G.Saray rakibine oranla özellikle alışılmış tertip avantajıyla sanki biraz daha dikkat çekiciydi.

 

Yapmayın şunları

 

Bu arada G.Saray’ın henüz 13’üncü saniyede yediği gol, uzun zamandır gerek bizim sütunlarda gerekse ekranlarda çırpına çırpına eleştirdiğim “tehlikeli yerlerde pas alışverişi” sonucu oldu. Tabii Trabzonspor da bu ikramı geri çevirmedi. Bu senaryoda en çok benim dikkatimi çekip şaşkınlığımı katlayan şey; Muslera gibi bir kalecinin böyle bir hatayı nasıl yaptığıdır.

 

Sonrasında ev sahibi ve ligin lideri sahipsiz Trabzonspor orta sahasından gol atılabilecek bölgelere sızanlardan biri olan Mertens’in şutuyla beraberliği yakaladı ve de devamla bir de İcardi’nin Uğurcan’ı terse yatırdığı penaltı vuruşundan öne geçti.

 

Muslera’sız çok zor

 

Bence bu maçın en önemli gelişmesi 82’de meydana geldi. Ben hep şöyle yorumluyorum, G.Saray takımının neredeyse yarısı olan Muslera yüzde yüz gollük pozisyonu çeldiğinde sakatlanacaktı ve de sedyeyle sahayı terk etti.

 

Şimdi lider G.Saray yine bana göre bundan sonraki maçlarını hadi yarım demeyelim de insaflı davranıp takımın dörtte birini kaybetmiş olarak oynayacak.

 

Dün akşam koltuk elden gitmedi ama acaba Muslera’sız günler geceler nasıl geçer, nasıl biter?

 

Maçın adamı: Mertens