Seyyid Ahmet Arvasi…
Bir 31 Aralık akşamı bu dünyaya veda etti. Ancak onun görüş ve düşünceleri bizler gibi onun izini takip edenler arasında dipdiri yaşıyor ve yaşayacak da…
Seyyid Ahmet Arvasi, Türk milliyetçiliğinin önde gelen düşünürlerinden biri olarak fikirlerini Türk-İslam Ülküsü ekseninde şekillendirdi. Eğitimci, sosyolog ve yazar olan Arvasi, Türk milletini İslam dünyasının lideri ve koruyucusu olarak görürken, Türk dünyasını bu ülkünün ayrılmaz parçası saydı.
Ona göre Türklük beden İslamiyet ruhtur. Yani her ikisi birbirini tamamlar. Arvasi’nin Türk Dünyası görüşleri tarihî gerçekliğe dayanır. Türk milletinin İslam’ı kabulünden sonra onun en güçlü savunucusu olduğunu vurgular ve Türk milletine hakkını teslim eder. “Kesin olarak iman etmişimdir ki Müslüman Türk milleti ve onun devleti güçlüyse, İslam dünyası da güçlüdür” sözü bu inancın özetidir.
Aslında şu cümlesi ile bu konudaki en net doktrinini ortaya koymuştur diyebiliriz:
“Türk-İslam kültürüne, Türk-İslam medeniyetine, Türk-İslam ülküsüne bağlı, Türklük şuur ve vakarına, İslam iman, aşk, ahlak ve aksiyonuna sahip, Türklüğü bedeni, İslamiyeti ruhu bilen, milletini teknolojik hamlelerle dünyanın bir numaralı devleti yapmak özlemi ile çırpınan, dünya Türklüğünün, İslam dünyasının ve bütün mazlum milletlerin ümidi olmaya namzet bir gençlik yetiştirmekten başka çaremiz yoktur...”
İslam’ı esir almak isteyen güçlerin ilk hedefinin Türkler olduğunu her fırsatta dile getirir. Türklerin askerî, içtimaî, iktisadî, ahlakî ve fennî hamlelerle İslam’ın şanını yükselttiğini söyleyen Arvasi Hoca’nın Seyyid olmasına daha doğrusu Türk olmamasına rağmen Türk milletine karşı beslediği sevgi ve muhabbet gerçekten de sıra dışıdır.
Arvasi Hocanın Türk dünyası ve Türklük perspektifi cihanşümuldür.
"Türk dünyası" kavramı Arvasi Hoca için çok geniş bir coğrafyanın adıdır. Ona göre Anadolu’dan Orta Asya’ya, Balkanlar’dan Kafkasya’ya uzanan Türk topluluklarını ortak tarih, dil, kültür ve İslam bağı birleştirir.
Binaenaleyh dünya Türklüğü bütün mazlum milletlerin ümididir. Türk milliyetçiliğini ırkçılıktan uzak, İslam iman ve ahlakıyla yoğrulmuş bir ülkü olarak tanımlar. Dolayısıyla bu ülkü, gençlerin Türklük şuur ve vakarı ile İslam aksiyonunu birleştirmesini amaçlar. Türk dünyasını teknolojik ve medenî hamlelerle öncü kılmayı hedefler.
Seyyid Ahmet Arvasi’nin “Turancı” akımlardan çok daha farklı, derin ve geniş bir bakış açısı vardır ve bütün İslam âlemiyle Türk milletini aynı medeniyet halkası içinde düşünür. İslam’ı merkeze alır, cihanşümul bir medeniyet tasavvuru sunar. “Türklüğe düşmanlık, İslama düşmanlık ile eş değerdir” diyerek “Türk” kimliğini daha yüksek bir mertebeye çıkarır.
“Doğu Anadolu Gerçeği” kitabında bölgedeki Türk varlığını savunur ve ayrılıkçı hareketleri Türklük ve İslam’a karşı büyük bir ihanet olarak görür. Ona göre Türklük İslamın bayraktarlığı demektir. İslam'la Türklük birleşince devasa bir güç merkezi olma gerçekliği vardır.
Peki Arvasi Hoca yaşasaydı ve TDT’nın kurumsal kimliğine şahit olsaydı meseleye nasıl yaklaşırdı acaba? Aslında Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), Arvasi’nin hayalini bir nevi somutlaştırdı. Ancak bugünleri görmüş olsaydı TDT’yi büyük bir coşkuyla destekler ve bu kuruluşu Türk-İslam Ülküsünün en somut tezahürü sayardı.
Öyle ki tek isteğinin de Türk devletleri ile İslam ülkeleri arasında ortak bir medeniyet tasavvurunun geliştirilmesi ve “nizam-ı âlem” vurgusunun daha da güçlendirilmesi olurdu. Türk İslam Ülküsünü benimseyen gençlere “Bu tasavvuru daha da geliştirin” derdi.
Hasılı Arvasi’ye göre Türk dünyası etnik değil, İslam’ın bayraktarlığını yapan manevi bütünlüktür. Türk milletinin güçlenmesi, dünya Türklüğünün ve İslam âleminin kurtuluşudur. Dolayısıyla Seyyid Ahmet Arvasi Hocamızın bu görüşleri günümüzde hâlâ Türk milliyetçiliğinin İslamî damarını beslemeye devam ediyor. Ve dahi edecektir de…
Ebediyete irtihal edişinin sene-i devriyesinde kendisini rahmetle yâd ediyoruz. Ruhu şad, mekânı cennet; makamı âli olsun…

