Terörsüz Türkiye için millî şahlanış: Bahçeli’nin “Millî Birlik ve Dayanışma Komisyonu” teklifi

A -
A +

Türkiye, terörle mücadelede tarihî bir dönemeçten geçiyor. 12 Mayıs 2025’te PKK’nın silah bırakma ve örgütsel fesih kararı, yıllardır verilen mücadelenin, şehitlerimizin ve gazilerimizin kutlu mirasının bir neticesi olarak hafızalara kazındı. Ancak bu kritik aşamanın kalıcı bir huzura evrilmesi, güçlü bir siyasi irade ve sağlam bir toplumsal mutabakat gerektiriyor. Tam da bu noktada, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin kamuoyuna sunduğu “Millî Birlik ve Dayanışma Komisyonu” önerisi, terörsüz bir Türkiye’nin inşası adına tarihî bir adım olarak öne çıkıyor.

 

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, yaptığı açıklamada bu komisyonun yapısını ve amacını net bir şekilde ortaya koydu:

 

Önümüzdeki dönemin yol haritasını belirlemek üzere anayasal görev, yetki ve sorumlulukla birlikte millî iradenin tecelligâhı olan TBMM’de bütün toplumsal kesimlerin temsilcileri olan siyasi partilerin katılımı ile bir komisyon kurulması akla en yatkın seçenektir.”

 

Bu sözler, kahraman şehit ve gazilerimizin sayesinde terörle mücadelede elde edilen kazanımların siyasi temsiliyetle pekiştirilmesi gerektiğini gösteriyor. Devlet Bahçeli’nin önerdiği yapı, geçmişte yaşanan eksikliklerin giderilmesi adına önemli bir fırsat sunuyor. Oslo ve Habur süreçlerinden farklı olarak, bu kez süreç devlet aklının ve millet iradesinin tam katılımıyla, TBMM çatısı altında yürütülecek. Şeffaf, hesap verebilir ve geniş katılımlı bir yapı tesis edilecek.

 

Millî Birlik ve Dayanışma Komisyonu’nun Yapısı:

 

1. Geniş Katılımlı Temsil:

 

TBMM’de temsil edilen 16 siyasi partinin tamamının komisyonda yer alması hedefleniyor.

 

Komisyon toplamda 100 üyeden oluşacak.

 

Gerektiğinde alt komisyonlar kurulabilecek.

 

2. Adil Temsil İlkesi:

 

Her siyasi parti en az bir üye ile komisyonda temsil edilecek.

 

Diğer üyeler, Meclis’teki temsil oranlarına göre belirlenecek.

 

Bu yaklaşım, millî birlik anlayışının temsilde adaletle sağlanmasını öngörüyor.

 

3. Uzman Desteği:

 

Her siyasi parti, komisyona destek olmak üzere iki uzman görevlendirebilecek.

 

Bu uzmanlar; terörle mücadele, toplumsal barış, anayasal hukuk ve güvenlik politikaları gibi kritik alanlarda yetkin kişilerden oluşacak.

 

4. Kendi Çalışma Usulünü Belirleme:

 

Komisyon, çalışma usul ve esaslarını kendi belirleyecek.

 

Esnek yapısı sayesinde sahadan gelen bilgileri hızlıca değerlendirip gerekli adımları atabilecek.

 

5.TBMM Başkanı’nın Liderliğinde Yönetim:

 

Komisyonun doğrudan TBMM Başkanı tarafından yönetilmesi teklif ediliyor.

 

Bu da sürecin devletin en üst karar organı olan Meclis çatısı altında yürütülmesini, meşruiyetini ve ciddiyetini pekiştiriyor.

 

6. Karar Mekanizması:

 

Alınacak kararlar, salt çoğunlukla kabul edilecek.

 

Bu, demokratik katılımın esas alındığını ve her görüşün dikkate alınacağını gösteriyor.

 

7. TBMM’ye Sunulacak Öneriler:

 

Komisyonda alınan kararlar, milletvekilleri tarafından yasa teklifi hâline getirilerek ilgili ihtisas komisyonlarına ve TBMM Genel Kurulu’na sunulacak.

 

Böylece toplumsal mutabakatın kanunlara yansıması sağlanacak.

 

 

Şehit ailelerinin hassasiyetleri

 

 

Şehit ailelerimizin en büyük endişesi olan “teröristlerle pazarlık” algısını kökten silecek nitelikte olan bu komisyon önerisi, devletin müzakere masasına değil, doğrudan milletin iradesine başvurduğunu gösteriyor.

 

Sayın Devlet Bahçeli “Papaza kızıp oruç bozmak bizim itikat ve inancımızda olmayan bir şeydir. Terörle müzakere, teröristle mutabakat bizim kırmızı çizgimizdir” diyerek bu noktada tavizsiz bir duruş sergiliyor.

 

Bu duruş, teröristlerle pazarlık masasına oturulmayacağını, millet iradesinin terörle mücadelenin merkezinde olacağını açıkça gösteriyor. Millî Birlik ve Dayanışma Komisyonu, yalnızca terörün bitirilmesi değil, aynı zamanda terörün oluşturduğu toplumsal yaraların sarılması, millî birliğin güçlendirilmesi ve Türkiye’nin geleceğe güvenle bakabilmesi için tasarlanmış bir yapı olacak.

 

Türkiye, bir kez daha dünyaya güçlü bir mesaj veriyor:

 

Terörle mücadelede milletin iradesi masada olacak; devletin kararlılığı, toplumun dayanışmasıyla perçinlenecek. Artık, Oslo ve Habur gibi dış etkenlerin gölgesinde değil, milletin sarsılmaz iradesinin rehberliğinde, şeffaf ve sağlam bir yapı ile terör defteri kapatılacak.

 

Bu adım, yalnızca ülkemizin iç huzurunu pekiştirmekle kalmayacak; bölgesel barışın tesisi için de güçlü bir zemin hazırlayacak. Tarih bir kez daha gösterecek ki; Türk milleti birlik ve beraberlikle her türlü zorluğun üstesinden gelebilir.

 

 

 

 

 

Nur Tuğba Aktay'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.