A Millî Takım ve hedefi…

A -
A +

Türkiye, Bulgaristan ve Gürcistan galibiyetleriyle Dünya Kupası yolunda kritik bir eşiği geçmiş oldu.

 

“E Grubu’nda 12 puanlı İspanya’nın ardından, 9 puanla ikinciliğe oturan Türkiye, play-off macerasına 1. torbadan başlamayı garantiledi” dersem, bu görüşüm grupta son iki maçında oynamasıyla “doğru tahmin” olacak. 3 puanlı Gürcistan ve puansız Bulgaristan’ın gruptan çıkamayacakları ortada… Gürcistan’ın ikinciliği “inanılmazın gerçekleşmesiyle olur” ancak.

 

Bu hesaplar yapılırken, ortaya Berke krizi çıkıverdi. Onun “kampı izinsiz terk etmesi”, hiç yoktan “sportiften öteye idari bir krizi de” olgunlaştırdı.

 

Teknik direktörümüz Montella “Kimseye haber vermeden kampı terk edip gidemezsiniz. Bunu yaparsanız bunun sonuçları olur” dedi.

 

Hocamız çok haklı. Haklı da ne yapıldı; hiç!..

 

Bulgaristan maçı öncesinde, teknik direktör Vincenzo Montella tarafından açıklanan 23 kişilik maç kadrosunda yer alan üç kaleci arasında bulunmayan ve buna içerleyen Berke Özer, cezalı Barış Alper Yılmaz ile birlikte tribünde oturmuştu.

 

Sofya dönüşünde sabaha karşı daha hava ağarmadan Riva’daki Hasan Doğan Millî Takımlar Tesislerine giren ay yıldızlı kafilede bulunan milli kaleci, yaklaşık 15 dakika sonra, kaleci antrenörleri dâhil kimseye haber vermeden buradan ayrılmış, sabah saatlerinde iki antrenöre, “Ben ayrıldım. Hakkınızı helal edin” mesajı göndermişti.

 

Montella, “Berke Özer teknik kararlara da karşı geldiğini söylemiş oldu. Ben tekrar ediyorum, burada ülkemizi ve onurunu temsil ediyoruz. Burada kimseye haber vermeden kampı terk edip gidemezsiniz. Bunu yaparsanız bunun sonuçları olur” dedi ama o günden bu yana “sonuçları ile ilgili” hiçbir şey olmadı. 

 

Berke’nin disiplin talimatında olan “2 aydan 1 yıla kadar ‘maçlardan men cezası’ almayacağı” ortaya çıktı, zira TFF onu disiplin kuruluna sevk etmedi.

 

Peki, “bu kararsızlık kararı”, bundan sonra “aynı şeyi yapacak olan” futbolcular “yeşil ışık” yakmadı mı?..

 

Onlara nasıl ceza verilecek; “bu kararsızlık kararı”, bundan sonra futbolculara “millî takımı, teknik direktörünü ve bütün kurullarıyla TFF’yi’ yok sayma yolunu açma” anlamına gelmeyecek mi?..
Kulüplere taviz, teknik direktörlere taviz, medyaya tavizden sonra, “futbolculara da verilen taviz”, ne yazık ki “iş başına gelirken ‘Ben sokaktan geldim, kimseden korkmam’ diye” bir Federasyon Başkanı’nın zamanında oluyor…

 

İnsanın soracağı geliyor; “Ya bir de korksaydı” ne olacaktı?..

 

Öcal Uluç'un önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.