Barcelona'ya giden Arda'nın 6 aylığına başka takıma kiralanması olacak iş değil. Rakipler "Arda'ya adım attırmadım" desinler diye yapmadığını bırakmaz...
Arda'nın bonservisine 41 milyon avroyu "trink" diye öde, sonra onu "Kulübün transfer yasağı var" diye "başka bir takıma 6 ay için kiralık ver"; olacak şey mi?..
Bunun adı "tam bir aptallıktır"; hem kulüp için, hem de "bunu kabul edecek" futbolcu için!..
FIFA / UEFA resmi siteleri dahil, bütün spor sitelerinde, bütün spor sayfalarında manşet olmak için, dahası TV ekranlarında "... flaş... flaş ..." diye verilecek haberin kahramanı olmak için, dahası "kıskançlık" için, bitmedi; "Arda'ya adım attırmadı, ayağını da eline verdi" denmesi için, sahada "Arda'ya yapmadığını bırakmayacak ve de "sakatlayacak" futbolcuların kol gezdiği bir dünyada, hangi "aklı başında yönetici ve teknik adam", böyle bir kiralamaya "Evet" der ve hangi futbolcu kendini "böyle" bir ateşe atar?..
Nitekim Arda hemen "Ben böyle bir kiralamayı kabul etmem. 6 ay beklerim, çalışmalarımı Barcelona'da sürdürür ve sonra da çıkar oynarım" demiştir!..
Ama mesela, Barcelona başkanlık seçimini kazanırsa, sırf "inat olsun" diye Laporta, "Arda'yı kiralamaya kalkışabilir", işte o zaman da yaptığı, bu yazının başlığında yazılı olan "ibare" olacaktır!..
Bu arada, "Galatasaraylıları öfkelendirmek için her yolu deneyen, yerli yersiz her fırsatı kaçırmak istemeyen" birileri de, sırf bu kompleksleri ve egoları yüzünden, "kiralama işine" koskoca bir kulübü karıştırmaktan çekinmemişler, ama "Arda'nın açıklamaları ile" komik duruma düşmüşlerdir!..
Daha dün, "Galatasaray'ı şampiyon yapan maçta, Galatasaray gol atınca, tribünde havalara fırlayan" Arda'nın görüntüleri TV'lerde, fotoğrafları gazetelerden boy boy yer almışken, "Galatasaraylı Arda" olarak spor hayatını sürdüreceğini her zaman söyleyen bir dünya yıldızı futbolcunun, "6 aylık kiralanmış futbolcu ücreti almak için" sahalara, tribünlerin önüne "sarı-lacivertli forma ile çıkacağını sanmak", saflıktan da öte bir şeydir ama, ben "o öteyi" burada yazmam!..
Arda'yı da kiralamak isteyen Fenerbahçe'de transfer üstüne transfer yapılıyor, taraftar mest, iyi de, "böyle bir kadroyu kurmak için kaynak, oynatmak için kaynak, ücretlerini ve primlerini ödemek için kaynak"; nerede?..
"Algı" metodu ile oluşturulan hava ortada, amma velakin, "Oradan şu kadar milyon avro, buradan bu kadar milyon avro gelecek, kasa dolu, taşıyor" manşetlerine uzanan yolda, henüz "atılmış tek imza" var mı?..
"150 milyon avro falan sponsordan gelecek" de, "anlaşma nerde, imza nerde, para nerde", bilen, gören var mı?..
"10 yılda gelecek" 150 milyon avrodan "bu yıla ne kadar düşecek", gerçekleşirse, "10 milyon avro", eee, bu para ile "neyi, nasıl çözeceksiniz?.."
Geçen sezonun "Şampiyonluk, futbolculara paraları, primleri zamanında ödenemediği için gitti" şeklindeki yazıları, iddiaları "reddedemeyen" bir yönetimin, hele hele "Aziz Yıldırım beraat ederse yapılacak olağanüstü genel kurulda başkanlığı Ali Koç'a devredeceği" de açıklanmışken, "Bu derenin suyu nereden gelecek" sorularına "cekler, caklar" dışında, "İşte şu oldu, bu da oldu" diye cevap vermesi gerekmez mi?..
Ve "mali fair play" uygulayıcısı Futbol Federasyonu'nun da, Fenerbahçe başta, Galatasaray'ın, Beşiktaş'ın, Trabzonspor'un, hatta Antalyaspor'un "transfer hovardalıklarına ciddi ciddi eğilmesi" gerekmiyor mu?..
"Benden sonra tufan" diyen başkanların ve yönetimlerinin devri ne zaman ve nasıl sona erecek; işte bütün mesele burada!..
Ve bunun da, "Yıldırım Demirören" ile olması mümkün mü?..