Yıllar önce taraftarın protestosu karşısında "Yazık Barcelona'da oynayacak tek Türk çocuğuna yapılır mı" demiştim. Evet, abartmıştım güya!..
O geldi, bu geldi", Türkiye'ye; Türk futboluna "dışarıdan" kim gelirse gelsin, ben "önce" Arda'ya bakarım!.."Galatasaray taraftarının tribünlerde aleyhine tezahürat yaptırıldığı" günlerdeki bir yazımda yazmıştım, "Yazık, Barcelona'da oynayacak tek Türk futbolcusuna yapılana bakın" anlamına, birkaç cümle!..
Elbette, o günler için "abartılı, çok abartılı" bir nitelendirmeydi bu ve de "bu abartının altında" zamanın başkan ve yönetiminin, dahası Galatasaray taraftar ve seyircisinin "ayıplı tutumuna karşı" oluşan öfke yatıyordu!..
O günlerin "öfke" nitelendirmesinin "bugün" gerçek olması acı ile karışık bir mutluluk veriyor, bana!..
"Acı" o günler için, "mutluluk" ise bugünler!..
Bir Türk sporcusunun, Dünyanın en büyük kulüplerinden biri tarafından transfer edilmesi, dahası "bizim standartlarımız bakımından, bonservisine ve kendisine 'uçuk' paralar ödenmesi", ne kadar gurur verici!..
"Messi ile yan yana oynamak" elbette "müthiş" bir olay ama bana göre durum çok daha başka; bence "Messili tablo", Arda için dezavantaj!..
Keşke, mümkün olsa da, "Messisiz bir Barcelona'ya gidebilseydi"; inanıyorum ki, "Messili Barcelona", olurdu; "Ardalı Barcelona!.."
Bakınız, "bu defa" da mı, abartıyorum, yoksa?..
Ben "egoist" Messi'yi oldum olasıya sevemedim; bu yüzden, bir başka abartmaya mı imza atıyorum, acaba?..
İnanıyorum ki, Arda, "Barcelona'da oynayacağı" futbolla, "abartmadığımı" ortaya koyacaktır; yaşayıp, göreceğiz!..
Şimdi sıra geldi; "O geldi, bu geldi" kampanyalarına!.."
Yok yok, bugünkü yazımda gene "O geldi, bu geldi" olmayacak, hoş geldiler, inşallah sefalar da getirmişlerdir, inşallah; ben bu yazımda "gelmeyenleri, hâlâ getirilemeyenleri, götürülemeyenleri" yazacağım!..
Galatasaray defansı geçen sezon delik deşik oldu, iki kupalı şampiyon takım "eksi averajlara düştü"; sarı-kırmızılı defansın "ne olup olmadığı" Avrupa kupalarında abone olunan "4'lük" maçlarda görüldü; eee?..
Galatasaraylılar, haklı olarak "bu defansa doğru dürüst takviye yapılmasını" beklemiyorlar mıydı; peki hani nerede o takviyeler?..
Hamza Hoca, elinde tonla hücumcu varken, bunlara Podolski ve de Niasse de katılmışken, hâlâ "Huntelaar'lı" sorulara "olumlu yaklaşıyor", ama "benim asıl ve öncelikle az hata yapan, hava toplarına geçit vermeyen, sağlam, kaya gibi stoperlere ihtiyacım var" demiyor, diyemiyor!..
Bitmedi; "kimselerin tanımadığı" sağ ve sol bek transferleriyle "ya tutarsa hesabı" defans takviyesi yapmak, üstelik Ünal Aysal döneminde "zaten altı delik olan kasayı tam takır etmek pahasına yapılan" örnekler ortadayken, bu defa "bile bile lâdes" olursa, ne olacaktır?..
Bakın, daha "Melo garabetini çözememiş" ve bu yüzden de "ön liberoda problem yaşayan" bir Galatasaray'a daha yeni sıra geldi!..
"Huntelaar da gelsin, havaalanlarında davul zurna ile karşılansın" iyi de, "Elin oğulları, mesela Arda için ödenen kadar parayı bastırıp Muslera'yı alırlarsa" ya da "Uruguaylı uzun süreli bir sakatlık geçirirse", daha geçen sezon "eleğe dönmüş" bu defansla ne olacak Galatasaray'ın hâli, düşünen var mı?..