Ben, Hamza Hoca'nın bilerek ve isteyerek ve de planlayarak Burak'tan kurtulmak istediğini düşünmeye başladım.
Lafı uzatmadan yazacağım; "Ben, Hamza Hoca'nın bilerek ve isteyerek ve de planlayarak Burak'tan kurtulmak istediğini" düşünmeye başladım.
Hatta "son birkaç maçta saha içi ve saha dışında yaptıklarına bakarak, konunun sadece Burak olmadığını, o konuyu istediği şekilde bitirdikten sonra, sıranın Selçuk'a geleceğini ve de 'takım içinde olduğunu farz ettiği' Trabzon klanının yok edileceğini" de düşünüyorum!..
Bir "eski kurdun" onun kulağına "Sen daha gençsin, kariyer ve karizma iştibariyle mutlak otorite olamazsın, bu yüzden bu klanı yok etmediğin sürece rahat edemez, takıma da sahip olamazsın" diye fısıldamış olması da mümkün!..
Daha transfer ayında, hele Podolski de alındıktan sonra, "takımın, 'Sivasspor maçında Burak'ı oynatmamasının sebebi olarak gösterdiği' defansif zafiyeti ortada iken", o zafiyeti ortadan kaldıracak (ki, hâlâ kaldıracak transferler yapılamadı) adımları atmak yerine, "İlle de bir santrfor" diye tutturmasının, Burak'ın kafasında "hangi soru işaretlerini oluşturacağını düşünmeyen, düşünemeyen" bir teknik adam olabilir mi?..
Dahası, "hazırlık maçlarında Burak'ın yerine durmadan Burak'ın yerinde Podolski'yi santrfor ve golcü olarak deneyen" bir teknik adamın, "Burak'a hangi mesajların gidebileceğini" düşünmemesi mümkün olabilir mi?..
Bitmedi; TV ekranlarında "Ben yabancı futbolcu yerine Türk futbolcuyu tercih ederim" diyen bir Hoca'nın, "ligin ilk maçında, hem de deplasmanda Burak'ın yerine Podolski'yi tercih etmesi" söyler misiniz bana ne anlama gelmektedir?..
Devam edelim; ligin başlamasına bir hafta kala, "uzatmalara / hatta penaltılara kalma ihtimalli" bir Süper Kupa maçında "durum 10 devam ederken ve de Bursaspor tehlikeli ataklar yaparken, oyunun 65'inci dakikasında Burak'ın oyundan alınışı ve yerine Emre'nin gönderilmesi" ne demektir?..
"Düşünce zinciri" sürüyor; Sivasspor maçında "defans zafiyetinin giderilmesi için" yapılacak şey Burak'ın oynatılmaması mıdır? O oynatılmazken,yerine de "Carole ya da Rodriguez varken", takıma konulacak olan "bir başka Trabzonsporlu" Olcan mıdır?
Burak oyuna alınırken,"bu defa çok daha kötü oynayanlar varken, oyundan alınması gereken futbolcu" Olcan mıdır?..
Bu görüntü, "İki Trabzonsporluyu karşı karşıya getirmek" olarak yorumlanmaz mı?..
İşte tam da burada geliyoruz, "Trabzonspor Klanı'na!.."
En başta da yazdım ya; "Burak'tan sonra sırada Selçuk olacak"; Bilal Galatasaray'a "bunun için aldırılmıştır!.."
Selçuk duygusal ve kırılgan bir futbolcudur; "İtalyan Hocalar döneminde bu defalarca ortaya çıkmış" ve Selçuk "Galatasaray'dan ayrılacak noktalara çok kolay gelmiştir!.."
Hatta, "Sabri'ye hak ettiği sözleşme yenileme olayında hak edip etmediği konusunda hâlâ tartışmalar olacak kadar yüksek paralar verdirilmesinin de, bu çerçevede mütalaa edilmesi", pekala mümkün olabilir; "Gel benim tarafıma!.."
"Trabzonspor klanının bertaraf edilmesi takımın saha içinde de tamamen Hamza Hoca'nın hakimiyetine geçmesi" demektir; artık geceleri "yarınki maçın içinde bana karşı bir tavır konmayacak" denilerek, rahat uyunabilecektir!.
Galatasaray'la "oyuncak gibi oynayan" saha içi ve saha dışı olaylarıyla "ağır sabıkalı" Melo ile hem de "3 yıl daha sözleşme yapılması", buna karşılık Sneijder'in "hâlâ oyalanması" ve her maça "stresli ve de kırgın çıkması", normal olarak "Avrupa Kupalarında ve Süper Lig'de başarı hedefleyen" bir Hoca için "kabul edilebilir" bir şey midir; ama Hamza Hoca kabul etmiştir ve etmektedir de?..
"Melo takıma girince", Hamza Hoca "defans zafiyetini gidermek için" ne yapacaktır; Burak dışarı, Olcan'ın yerine Bilal 'aynı görev ile' devamlı içeri!.."
Burak'ın "ucuz bir bahane ile" Real Madrid maçına götürülmemesi, "bu komplo teorisinin tuzu biberi olmuştur"; dahası, "gerçekle çok uyumlu olabileceğini" de ortaya koymuştur!..
Şimdi rahmetli Demirel gibi konuşmak gerek; Va mı bunun başka izahı?.."