"Böyle" Yönetim!..

A -
A +
Hani, "Hocanızın arkasındaydınız", Duygun Yarsuvat?..Hani, "Hocanızın arkasındaydınız", Ali Dürüst?..
Hani, "Hocanızın arkasındaydınız", Abdurrahim Albayrak?..
Hani, "Hocanızın arkasındaydınız", Galatasaray Yönetim Kurulu?..
Hocasının arkasında "böyle olan" bir Başkan'a, bir Başkan Yardımcısı'na, bir "Galatasaray Futbol ve Sporu'nun ticari sahibi olan" Şirketin "Yetkili" Yöneticisi'ne, özetle "Kulübün önünde olan" bir yönetime, artık "Galatasaraylıların güvenmesi" mümkün mü?..
Hocanın arkasında "böyle" olan bir yönetim, "kulübün önünde" nasıl olacak ki?..
Elbette "Prandelli operasyonu zorunluydu", ama "Arkasındayız" ninnileri ile kaybedilen günlerin, haftaların, maçların, maddi ve manevi büyük kayıpların sorumlusu olan bir yönetimin "düştüğü durumu" anlatmak için yazıyorum, bu satırları!.. 
Duygun Yarsuvat, "Ben mayısa kadar varım" derken çok haklıymış; "böyle" bir yönetimin Galatasaray'ı "2-3 yıl yönetmesinin mümkün olmayacağını" çok iyi biliyormuş; alkışlıyorum!..
Bir de sorum var; "Galatasaray için belki de bu sezonun en önemli kararının alınacağı toplantıya Başkan Yarsuvat gelmiyor"; neden?..

İşte "şimdi" yandılar!.. 

"Arkasında olunan" Hoca, gönderildi ve "Kral ortada çıplak" kaldı!..
"Prandelli paratoneri yok" ve de ramp ışıklarında "Galatasaray'da onun dediği olur" denilen bir "Başkan" var, artık!..
Ne Ali Dürüst'ün "sessizlik"  kalkanı, ne bir ayda  "Galatasaray camiasındaki sempatisinin yarısından fazlasını hovardaca yiyen" Abdurrahim Albayrak'ın "manevi"  gürzü, zırhı delik deşik olmuş Yarsuvat'ı koruyabilecek mi acaba?..
"Kendisinden öncekinin bıraktığı çok kötü miras" ortada iken, "sorunlar dağ gibi" yığılmışken ve de "Galatasaray'ın kaybedecek dakikası" bile yokken, "son dakikada" ortaya çıkıp, "Ben, mayısa kadar emanetçilik yapacağım" diyen bir başkan ve yönetimi, artık "sadece yaptıklarından değil, asıl yapmadıklarından, dahası, yapamadıklarından da sorumludur!.." 
Elbette, "bu emanetçi yönetimi" seçenler de!..

Yarsuvat ve Ataman!..        

"Futbolu ve kulüp yönetimini bilmeyen ve bilmediğini de bilmeyen" Ünal Aysal, "Futbolda Terim'i göndermekle en büyük hatasını yapmıştı" ve "bu hata onun sonunu hazırladı!.."
Temenni ederim ki, Duygun Yarsuvat, basketbolda, "Galatasaray basketbolunun Fatih Terim'i durumundaki" Ergin Ataman'ı kaçırarak, kendini "Ünal Aysal durumuna düşürmez!.."
"Galatasaray basket takımını, oynattığı basketbol itibariyle çok eleştirdiğim" Ergin Ataman, "böyle bir kaos ve kriz döneminde", atılan çok yanlış adımlarla, basına da sızdırılan ve yalanlanamayan "konuşma yasaklarına maruz bırakılarak gönderilirse" , basketbol da, futbola döner!..
"Ünal Aysal tek başına seçime giderken" seyreden, ama "Alp Yalman tek aday olunca", ortaya son anda çıkıp, "Galatasaray'da tek adaylı seçim olmaz, onun için aday oldum" diyen Yarsuvat'ın "gerçekten neden aday olduğunu" bilen bir Galatasaraylı var mıdır, bilmiyorum. 
Elbette, "aday olmasının gerçek bir sebebi vardır"; çıkıp "samimi olarak" Galatasaray camiasına anlatması gerekmiyor mu?.. 

Bu karar, ne kararı?..

Ne mantık var ortada, ne ortak akıl; Futbol Federasyonu'nun çok kararı, "bu damgayı taşıyor!.."
"Hiçbir şeyine hak vermediğim" Prandelli, "giderayak" Futbol Federasyonu'na "Gaziantep maçının cumartesi günü (bugün) oynatılması sebebiyle ateş püskürdü"; bu defa çok, ama çok haklıydı!..
Avrupa Kupaları maçlarını Galatasaray çarşamba, Beşiktaş perşembe gecesi "deplasmanda" oynadılar; bu hafta sonu maçlarını da deplasmanda oynayacaklar; Fenerbahçe'nin hafta ortasında maçı yoktu ve hafta sonunda "kendi evinde" oynayacaktı!..
Galatasaray'ın maçı cumartesiye, Fenerbahçe'nin maçı pazara, Beşiktaş'ın maçı pazartesiye kondu; neden?..
Elin ağzı torba değil, deniyor ki; "Anderlecht maçı sonrası daha da karışacağı tahmin edilirken ve hatta bir yenilgi hâlinde hoca değişikliği yapılması ihtimali varken", dahası "maç hazırlıklarında fizik olarak da, mental olarak da bir günün bile çok önemli olduğu bilinirken", Galatasaray'ın maçının "gün olarak" Fenerbahçe'nin Eskişehirspor maçıyla yer değiştirmemesinin "mantıklı" bir gerekçesi olabilir mi?.. 
"Basit ve mantıklı bu değişikliği" bile çöpe atan Federasyon kararı, "Alacağı bir yenilgi ile Galatasaray şampiyonluk yarışından iyice düşsün ve daha da karışsın" anlamına gelmiyor mu?"
Daha da garibi, bu çok yanlış ve açıkça "art niyetli" karara, Prandelli ses veriyor da, Yarsuvatlar, Dürüstler, Albayraklar susuyor; olacak şey mi?.. 

Volkan ve Selçuk!..

Volkan Demirel, "3-5 kişiden (fazlası değil) küfür yer, "çok kritik bir milli maçı bırakır gider"; diyenler olur ki; "Çocukcağız haklı, hiç böyle küfür edilir mi; o da insan, sinirleri dayanmamış!.." 
Selçuk İnan, aylardır "kendi seyircisi tarafından yuhalanır, ıslıklanır", milli maçta "aynı tepkileri alır"; Anderlecht maçında "yıpranmış olan sinirleri, onu, kendisine yapılan faulü çalmayan hakeme itiraza götürür" ve "ikinci sarı karttan oyundan çıkarılır" ve takımını 10 kişi bırakır, bu defa "Volkan için ilk paragraftaki sözleri edenler, yazıp çizenler", dahası "Selçuk'un da insan olduğunu" hatırlamayanlar, derler ve yazarlar ki; "Bu ne sorumsuzluk, bir kaptan böyle bir maçta, takımı da mağlupken kendini attırır mı?.."
İşte bizde böyledir; benim "tarafsız" medyamın  "anlı şanlı" futbol yorumcuları; hadi canım, siz de!..
Bir paragraflık sözüm de, "Galatasaray taraftarıyım" diyen "bazı" zavallılara; "Volkan ve Selçuk olaylarında bir kendinize bakın, bir de Fenerbahçe taraftarına", dahası; "Utanın", elbette "vicdanınız varsa!.."

Haftanın Sözü!..

"Ünal zaten kulübü batırmış. 800 milyon dolar borç var. 805 milyon dolar borç olsa ne olur? Hemen gitmek için (Prandelli) peşin tazminat mı istiyor, Sevgili Ali ve Abdurrahim.. Elinizi cebinize atıp, üç kuruş verecek haliniz yok mu? İkiniz de bu ülkenin en zenginlerindensiniz... Ünal'dan aşağı kalır haliniz yok. Bu kulüpte kimsenin parası kaldı mı? Ünal bile gitmeden üç gün önce Denizbank'tan kulüp adına 7 milyon dolar kredi alıp, 800 milyon borca soktuğu kulübe verdiği borçları tahsil etmedi mi? - Hıncal Uluç"


UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.