Dikkat!..

A -
A +
Bunca para, bunca yayın, bunca koparılan kıyamet, dahası "Fenerbahçe asrın takımını kuruyor" yorumları ile lanse edilen kadro, sadece "son alınanı hariç" sahada!..
Ne var ki, hem de "çok ciddi bir yabancı rakip önünde oynanan" ilk hazırlık maçında, Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın tribünlerindeki seyirci sayısı 5000'i bulmuyor. 
Hatırlayalım, daha dün gibi kısa bir zaman önce, "Alex'in ilk idmana çıkacağı gün", tribünlerde "5000'i aşkın Fenerbahçeli taraftar olurdu"; nerede o taraftarlar?..
Dahası; "bu garip, bu acı,  bu tehlike işareti olan üzücü tablo",  anlı-şanlı basınımızda "olması gereken yankıyı bulmuyor", neden?..
Çok açık ki, "Aziz Yıldırım korkusundan!.."
Türk sporseverinin "futboldan soğumasının devam ettiğini" ortaya koyan  "bu rakamsal" gerçeklere eğer tez elden çare bulunmazsa, en büyükleri başta, kulüplerimizin ne hâllere düşeceğini görmek için kâhin olmaya gerek yok!..
Tribünler,  mevsim başında "S.O.S" verdi; "şike iddiaları ile kirlenen" ve de "Gerilim - Düşmanlık - Şiddet üçgeninde kaybolan" spor rekabetini, bu hâle düşürenler utansın!..

Ataman Hoca, nerdesin?..
Galatasaray'da "basketbol ayıbı" devam ediyor. Türk ve Galatasaray Basketbolunun "efsane" duayeni Yalçın Granit'in, "Olağanüstü Genel Kurul'da söyledikleri" ne kadar acıydı, tam bir tokattı ve de çok doğruydu!..
"İtiraz etmeye kalkışan" yöneticilerin "ne kadar haksız olduğunu" da, FİBA'dan gelecek "ikinci transfer yasağı" haberleri ortaya koyuyor!..
"Peşinden koşturulan bir yabancı santrforun belki de yarı, hatta dörtte bir fiyatına kurtarılacak olan" Galatasaray Basketbolu, sanki "yerlerde sürünmeye terk edilmiş" gibi!..
Nerede, "gencecik basketbolcuyu tokatlamayı bilen" kabadayı hocamız?..
Nerede, geçen yılın "hiçbir işe yaramadan, hatta doğru dürüst oynamadan giden" ve de FİBA'ya şikayetlerle "Galatasaray'a yasaklar getiren" basketbolcuları "seçen ve getiren" hocası, evet, nerede; sesi sedası çıkmıyor!..
Bilmeli ki, Galatasaraylılar, "ondan" haber bekliyor!..

Galatasaray TV!..
Bugüne kadar kaç defa yazdım; "Galatasaray TV baştan sona gözden geçirilmeli ve tepe kadro tümüyle değiştirilmelidir!.."
Zira, Galatasaray TV "gazetecilik bakımından da, TV'cilik bakımından da, programcılık bakımından da tam bir felaket!.."
Zira, "TV'cilikle, gazetecilikle en ufak ilgileri yokmuş" ve "tek görevlerinin, gelen başkan ve yönetimlere yaranmak olduğunu düşünen" ve "bu çok hatalı ve yanlış" düşüncelerini uygulayan, dahası, böylece "başkanlarının koltuğu altında görev yapmayı tercih eden" bir yolun yolcusu oldular, hep; geleniyle, gideniyle!..
Zira ve mesela, "çifte kupa ile bitirilen" geçen sezonunun TV ekranlarına yansıtılmasını "berbat ettiler"; şampiyonluk gecesinin görüntüleri, sonra tekrarları ve tekrarları ve  sonra gene tekrarları ve sonra kim bilir kaçıncı defa tekrarları üzerine hiçbir şey koyamadılar. Mesela, şimdi de işte ve "Galatasaraylı" Arda'nın Barcelona'ya transferi gibi, belki de "Türk sporunun, Türk futbolunun ve Türk futbolcusunun bir çeyrek asır daha yaşayamayacağı bir olay için yaptıkları yayınlar" ortada!..
Bakınız, "bilmiyorlar", dahası "bilmediklerini de bilmiyorlar", bitmedi; "sorup öğrenmeye de niyetleri yok"; işte iki örnek!..
"Galatasaray'ın efsane  sporcularını bile ekrana getirirken"  bilmiyor, tanımıyorlar, sorup öğrenmiyorlar, hata üstüne hata yapıyorlar!.." 
"Sporla ilgisi olmayan" bazı kaynaklara, ansiklopedilere, "Kim Kimdir"lere bakıp, ekranlarında, Galatasaray'ın "efsane santrhafı Bülent Eken'i santrfor, efsane orta saha oyuncusu (zamanın "sağ ağırlıklı" haf oyuncusu) Eşfak Aykaç'ı "sağ bek" oynatıyorlar. Reha Eken için, "sarı" Naci Özkaya için "yazacakları bu mevkileri", hiç ilgileri olmadığı halde Bülent Eken  ve Eşfak Aykaç'la doldurmaya kalkıyorlar!..
"Eşfak Aykaç" denince, aklıma hep, rahmetli Eşfak Aykaç'ın "şair" babası Fazıl Ahmet Aykaç'ın  şu ünlü dörtlüğü gelir:
"Öyle bir armada ki,
Görse şaşar Anibal.
Ördeklerden bir filo, 
Bir de kazdan amiral!.."
Baba / Oğul Aykaç'lara Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsınlar!..

Kakafoni!..
Sezon başından beri "Galatasaray'la, yöneticileriyle, hocasıyla oynayan" Melo gibi bir futbolcu için "İstemiyorum, gitsin" diyemeyen, dahası Burak'ın, Umut'un üzerinde, daha mevsim başında, kendilerine güven ve konsantrasyon bakımından "yıkıcı etkiler" yapacak olan , kulübün "bu" mali durumu içinde "hayali" denilecek "santrfor transferleri" konusunda "Hayır yok, ihtiyacımız da yok" diyemeyen bir hoca ile karşı karşıyayız!.. 
Dahası, "transfer konusunda" hocası (Hamzaoğlu) başka telden, sorumlu yöneticisi (Tanman) başka telden, başkanı (Özbek) başka telden çalan bir kakafoni orkestrası(!) var, ortada!..
Acımak mı, gülmek mi gerek bilemiyorum; Galatasaray taraftarına sormalı!..

Eurosport'ta utanç tablosu!..
"Bitik bir görüntü veren" Contador'a "övgü yarışına çıkamayan" Eurosport'un anlı ve de şanlı "bisiklet anlatıcısı ve yorumlayıcısı" ekibi, bu defa işi, açık açık "Fransa Bisiklet Turu'nun en büyük favorisi ve günlerdir sarı mayoyu sırtından çıkarmayan" İngiliz Froome ile takımı Sky nefretine dönüştürdü!..
Sadece, "12'inci etabın bitime 59 kilometre kalmışken" başlatılan "lakap ve hayvan" muhabbetinde "sarf edilen çirkin" ve "spora hiç yakışmayan ayıplı yakıştırmalar" ve sonra da "Hehhh hehhh hehhh"  gülüşmeleri incelemek bile "bu nefretin hangi doruklara ulaştırıldığını" çok iyi gösterecektir!..
Yıllardan beri, "Eurosport ekranlarını, bisiklet anlatıcısı ve yorumcusu olarak, kişisel duyguları, tutkuları ve nefretleri, hatta ideolojik ve siyasi görüşleri ile teslim almış görünen" bu kişilere "Dur" diyecek bir yetkili yok mu, Eurosport'ta?..
Yarışı "doğru dürüst" seyretmiyorlar;  mesela "geriye düşmekte olan ve zorlanan" Riblon için "Kaçış grubunun önüne çıktı" diyerek ve de "laga lugalar" ile "heh heh hehler" ile ekranı kahvehane muhabbetine döndürerek, TV ve bisiklet izleyicisine ne kadar saygısızlık yaptıklarının bile farkında değiller!..
Bütün dertleri, "Froome'un kaybetmesi, Sky'ın dağılması üzerine kurulu" istek ve beklentilerinin gerçekleşmesi. Adeta "yağmur duasına çıkmış susamışlar gibi" bir halleri var. Üstelik "yağmurunda yağdığı" 12'nci etapta, "Contador yağmurda çok iyidir, inişte avantajlıdır" diye yapmadıkları yorum kalmadı; yağmur da yağdı, dolu da yağdı, inişte de, çıkışta da Sky önde, Froome önde!..
Hiç "vicdan muhasebesi yapmadan", daha  tur un başladığı ilk etaptan itibaren, Froome için "doping imaları", defalarca ve defalarca anlatılıp duruldu ekranda, "doping yapan ve şampiyonlukları alınan" Contador'un hayranları tarafından!..
İlk 12 etapta "Turun efendisi olduğunu gösteren" Froome ve Sky ekibinin "ezici baskısı", Eurosport başında oturan Contadorculara, tek ümit bırakmıştı" adeta; Froome'da doping çıkması!..
Hele hele 12'inci etapta, turun "diğer" favorileri, Contador + Kintana + Nibali – Valverde – Van Garderen beşlisi ile oynadığı "kedi fare oyunundan" da galip çıkan Froome ve takımı Sky için, bilmem ki, turun sonuna kadar daha neler diyecekler, merak ediyorum!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.