Galatasaray intihar mı ediyor?..

A -
A +
Hamza Hamzaoğlu'nu tanımasam, onun "ne kadar temiz, ne kadar doğru ve dürüst bir insan olduğunu" bilemesem, "transfer politikası" konusunda "şüpheye düşer" ve kendi kendime defalarca "Acaba bir çıkarı mı var" diye sorardım!..
Zira "TV'lere ve gazetelere yaptığı konuşmalar" beni şaşkına çevirdi, çeviriyor!
Elindeki takımın "eksiğinin, gediğinin ne olduğu" geçen sezonda "açılan bir kabak çiçeği gibi" ortaya çıkmışken, "hâlâ Huntelaar'dan ve benzerlerinden söz etmek", değil "o çaptaki" bir hocaya, hatta "fanatik olmayan" Galatasaraylı taraftarlara bile yakışmaz!..
Galatasaray'ın mali durumu belli, kasası belli, transfere ayırdığı, ayıracağı para belli, eee?..
Geçen sezon "folluk olmuş", dahası "follukların folluğu olmaktan" Muslera sayesinde kurtulmuş bir takımın "defansının durumu ortada iken", hem de "Burak gibi bir golcüyü yedek kulübesinde oturtacak, moralini ve konsantrasyonunu bozacak santrfor ve hücumcu girişimleriyle vakit geçirmek" neyin nesi oluyor?.. Galatasaray'ın elek gibi olan defansına, hem ilk 11'de, hem de Şampiyonlar Ligi'nde oynayacak defans adamları lâzımken, hâlâ golcü peşinde koşmak nasıl bir hovardalıktır, bunu Hoca'ya anlatacak bir ağabeyi yok mu, İstanbul'da?.."
Daha da şaştığım; "bunca" Galatasaray yazar çizeri, nasıl "bu tablo" karşısında "suspus" olur?.. 
Hadi, Fenerbahçeliler, Beşiktaşlılar, Trabzonsporlular, "zil takıp oynuyorlar" Hoca'nın ve yönetimin "bu körlüğüne", iyi de, "sevgili kardeşim Hıncal Uluç ve benle beraber bir-iki arkadaşımız hariç" Galatasaray yazar çizerleri de mi kör, anlamam mümkün değil!..
Olmadı, Özbek!..
Ey Galatasaray'ın "yeni"  Başkanı Dursun Özbek!..
Lafı uzatmamayım, "nihayet ve nasıl olduysa" sorulan bir soruya karşılık  "Yargı süreci başlatacağım" dedin, dedin de "kaş yapayım" derken, çamı deviriverdin!..
Bu sözünle, "Yıllardan beri süregelen yargı sürecini ya bilmiyor ya da biliyor da çöpe atıyorsun", olacak şey mi?..
Hadi "Oldu" diyelim; "bunca yıldır yargı sürecini, mahkeme, belediye ve Galatasaray Genel Kurul kararlarını "çöpe atan" ve "uygulamayan" bir zatın mekanında "Nasıl olur da Galatasaray Divan Kurulu Toplantısı'nı yaparsın?.."
"Efendim, orası Galatasaray Adası", hayır "orası yıllardır Galatasaray Adası değil", çünkü "Galatasaray Adası'nda kaçak yapılaşma olmaz, mühür kırma olmaz, mahkeme, belediye ve Galatasaray Genel Kurulu kararları çöpe atılmaz"; orası "Bay Mehmet'in Adası'dır" ve de adı da "Suada'dır!.."
Bugüne kadar öğrenemediyseniz, Bay Mehmet size "çok iyi öğretir"; haberiniz ola!..
Devrim!..
Devrim Sağıroğlu'nu da kaybettik; Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin hem Ankara, hem Genel Merkez yönetimlerinde yıllarca beraber çalıştığım, "Spor yazarlığı kimliği" konusunda el ele "çetin ve büyük mücadeleler verdiğimiz" Devrim, bizim mesleğimiz içinde "en omurgalı, en ilkeli" meslektaşlarımdan biriydi!..
Ne var ki, "onca" gayret, "onca" mücadele, "İstanbul ağırlıklı" yönetimlerin "bu konuda" verdikleri "inanılmaz tavizler yüzünden" boşa çıkmıştı ve elbette "bu mücadelede beraber olduğumuz onca spor yazarı" tam bir hayal kırıklığı içinde, "lânet olsun" diyerek, mücadeleyi bırakmışlardı!..
"Taviz kapısını sonuna kadar açarak" Dernek Yönetimlerinin en tepelerine tırmananların, sonunda "Derneği ne hâle getirdiklerini hep beraber gördük ve yaşadık!..
Yaşamaya da devam ediyoruz!..
Devrim, "gözü arkada gitti"; ne yazık ki, "gözü arkada gidecek" daha çoook spor yazarı meslektaşımız var!..
Ailesine, akraba ve yakınlarına, dost ve arkadaşlarına, spor ve basın camiasına "başsağlığı" dilerken, "mesleğimizde, bu büyük mücadele adamının yerinin zor dolacağını" ifade etmek isterim.
Mekanı cennet olsun ve nur içinde yatsın!..
İtirazı olan var mı?..
Arda "Galatasaray'dan Atletico Madrid'e giderken 'Paragöz' olmuyor da, Atletico Madrid'den Barcelona'ya giderken 'paragöz" oluyor"; neden acaba?..
"Bu sözleri söyleyen" Atletico Madrid Başkanı'nın "sportif" salaklığından; hem "başkan" olarak "sportif" salaklığından, hem de "bu sözleri söylerken içine düştüğü çelişki çukurunu fark edememiş", olmasından!..
Gaibe duyuru!..
Koca koca adamlar, genciyle, yaşlısı ile aralarında "büyük unvanlı olanları var, şöhret basamaklarını daha yeni yeni tırmanmaya başlayanları" var!..
Ama, içlerinden "sayıları az olmayacak" kadar pek çoğunun "ortak bir özellikleri" de var!..
Okuyucularımı "fazla meraklandırmadan", sözünü ettiklerimin "kimler" olduklarını yazayım; teknik adamlar, yani hocalarımız!..
Hiç fark etmiyor, "futbolun ya da basketbolun hocaları" olmaları, bir zamanlar "Dünya minderlerinden gümbür gümbür ses ve şampiyonluklar getiren" güreş hocalarımız da dahil!..
"Fark etmeyen" ne; "yazılarınızda alkışlarsanız, hak ettikleri övgüleri sıralarsanız", sizden iyisi yok; amma velâkin, gün gelir de "yaptıkları hatalar, yanlışlar" konusunda bir "eleştiri" yaparsanız -ki, gazetecisiniz, işiniz bu, göreviniz bu- yandı gülüm keten helva. Suratlarını haftalarca, aylarca asanlardan, selamı sabahı kesenlere kadar "öyleleri" ortaya çıkar ki, şimdi "5-10 tanesinin adını buraya yazsam", şaşar kalırsınız!..
İşte bu, "Dünyanın kendi etraflarında döndüğünü sanacak kadar" egosantrik olan hocalarımız, ne yazık ki, yanlarında yetişen gençlere de "kötü örnek oluyor" ve bu kompleksi "aşılıyorlar!.."
Peki, "kim kaybediyor"; bunca yıldır "bu işin içindeyim", bir bilseler bu huylarının "hem insan olarak, hem hoca olarak" kendilerine neler kaybettirdiğini, "tövbe eder" bir daha da yapmazlar; ama nerde "onlarda" o feraset?..
İzmir üvey evlat mı?..
İzmir'de "şu anda doğru dürüst maç oynanacak" bir tane stat var, Bornova'da ve "yeni" yapıldı. Bir de "Buca Stadı", eh, işte!..
"Kapatılan" Alsancak Stadı'na, çok hem de çok yakında kazma vurulacak ve yıkılacak. Müjdeyi Ankara'dan, spor yazarı bir arkadaşımdan aldım; "Yıkılacak stadın yerine çok güzel bir proje ile yenisi yapılacakmış, öyle AVM'ler falan değil!.."
Atatürk Stadı'nın da "sağlık raporu" iyi değil ama "lig maçları oynanacağı için", yapılmakta olan "iyileştirmeler" ile "İzmir, ihtiyacını karşılayacak olan bir stada kavuşana kadar" orada idare edilecek. 
Ne var ki, İzmir'e sırtını dönmüş Demirören Federasyonu, Atatürk Stadı'nın bütün giriş kapı ve turnikelerinin tamamını kapsayacak bir passolig projesi yerine, "Alsancak Stadı'ndan sökülen" yüzde 60'lık dar kapsamlı passolige uygun turnikeleri monte ettirerek, "Bununla idare edin" deyiverdi, İzmir'e!.. 
Dahası, "Bornova'da yapılan ve şu anda İzmir'in en iyi stadı durumunda olan" ilçe stadına "hâlâ passolig turnikeleri için tahsisat ayırmadı"; PTT 1. Lig maçları için "bu stattan hayır yok!.."
Buca Stadı da, yağışlı kış aylarında yoğun maç trafiğini kaldıramazsa, İzmir takımları de Akhisar Belediyespor gibi "oraya buraya mı taşınacak" acaba?.. Nerede, İzmir Gücü Vakfı, nerede İzmir Valisi, nerede İzmir milletvekilleri, nerede İzmir Belediye Başkanları, nerede İzmir kulüp başkanları ve de nerede İzmir basını; liglerin başlamasına ne kaldı ki?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.