Galatasaray nereye?..

A -
A +
Hey gidi, "Dünya markası" diye övünülen Galatasaray hey, ne hallere düştün, farkında mısın?.."Galatasaray'da kariyeri ve karizması olmayan" başkanlar döneminin başlaması ile, "kulübün manevi ve maddi değerlerinin birdenbire tepetaklak edilmesi" süreci de başladı!..
"Cebi paralı" diye getirilenlerin başını Ünal Aysal çekti, "cebinden para çıkmadığı gibi", Galatasaray'ı "kurumlaşma" adı altında büyük masraflara soktu ve bırakıp kaçtı!..
Ardından kısa süreli bir "Fetret Devri" yaşandı, "Galatasaray kariyeri ve karizması ile" Duygun Yarsuvat, bu dönemi "büyük tatsızlıklar olmadan bitirmeyi" başardı.
Ne var ki, ondan sonra gelen Dursun Özbek, hatalı, yanlış adımlarla, "birbiriyle çelişen" açıklamalarıyla, sorunlara çare bulmak yerine, mazeretler ve bahaneler ileri sürmekle, "Şeffaf olacağım" dediği hâlde "çok şeyi" saklamakla camiayı hayal kırıklığına uğrattı; verdiği sözlerin çoğu şu ana kadar yerine gelmedi, getirilemedi.
"Efendim, günlük ödemelerde sıkıntı olunca, çıkarıp veriyor" fısıltıları "onu haklı yapmıyor"; Galatasaray böyle yönetilmez, yönetilmemeli. Levent Tüzemen kardeşlim onun için mi, sık sık "Galatasaray'da başkanlık sistemi geçerlidir" diyor; bu, "başkanlık sistemi değil, tek adamın cebi sistemi" olmuyor mu?..
Bu fısıltılara rağmen, Dursun Özbek bence, eğer "şans dolu ve rakiplerin yardımı ile gelen" 4 yıldız ve kupalar olmasaydı, çoktan "tribünler ayaklanmış" ve belki o da Ünal Aysal gibi gitmiş olacaktı!..
Bakınız, ey Galatasaraylılar, "5 milyon dolarlık ve hâlâ ne halde olduğu bilinmeyen" bir otel yatırımı ile övünüp gelen yöneticiler, "4 yıldızlı, 3 kupalı" ve de Şampiyonlar Ligi'nde oynayacak "tek Türk takımı olan" Galatasaray'ın "forma sırt sponsorluğunu", bir "oto kiralama" şirketine kaça sattılar biliyor musunuz; duyduk duymadık demeyin; "1 milyon 150 bin avrosu nakit verilecek, 350 bin avrosu 70 araç kiralanarak ödenecek 1.5 milyon avroya!.."
Sezonda en az 60 maç oynayacak olan Galatasaray gibi bir takım için "maç başına 25 bin avro!.."
Artık "topa doğru dürüst vuran" 20 yaşında gençler bile "maç başına 20 avro alıyor" Türkiye'de, anlayın gerisini!..
Şaşılacak şey; ülkenin en büyük gazetesi de bu haberi "Galatasaray'a Dev Sponsor" başlığı ile vermez mi?..
Sen, "sırtı bu fiyata düşürürsen, göğüs için doğru dürüst sponsor bulabilir misin"; bul da görelim!..
Tevekkeli, bir Galatasaray taraftarı, "Bu paraya verileceğini bilsem, bir 100 bin avro daha atar, ben adımı yazdırırdım formanın arkasına" diye tivit atmadı!..
Bitmedi; "Galatasaray forması böyle satılırken", Riera'yı döven, Sabri'nin boğazına sarılan, sahada yapmadık çirkin hareket bırakmayan, dahası geçen sezonun sonundan beri, "Benim burada işim bitti, Avrupa'ya, Brezilya'ya, İnter'e gitmek istiyorum" diyerek kapı kapı dolaşan, oralarda yüz bulamayınca kampa geç de olsa gelen, açıkçası aylarca Galatasaray Kulübü ile "oynayan" 32 yaşındaki Melo'nun sözleşmesi "3 yıl daha" uzatıldı. Kendisine, her sezon için "2.6 milyon avro ve de maç başına 20 bin avro ödenecek. 39 maçtan fazla oynarsa bir 250 bin avro bonus, 35 maçtan fazla oynarsa bir 250 bin avro bonus daha. Dahası da var; "Taraflar, sezon sonlarında tek taraflı olarak sözleşmeyi fesih hakkına sahip olacak!!!"
"Satılan" Galatasaray forması için alınacak para ile "satan" Melo'ya ödenecek ücretler işte bunlar; farkı fark edin!..
Bir "bitmedi" daha; "Sercan Yıldırım" gibi 25 yaşında, "geçen yılın iyi adamlarından", sezon başı Hamza Hoca'nın gözüne girenlerden ve "takımda kalması istenenlerden" bir oyuncu, "taraftar ıslıkladı" diye Bursaspor'a kiralandı. Bilmem ki, bu kiralamadan 1 milyon avro alınabildi mi?..
"Bunlar olurken", Galatasaray'ın hocası Hamza Hamzaoğlu, Lig TV'de "Ben yerli / yabancı oyuncu ayrımı yapmam, nazarımda oyuncu, oyuncudur. Hatta Türk futbolcusunu tercih ederim. Hazır yabancı futbolcu yerine, yetiştirilecek, eğitilecek Türk futbolcusunu tercih ederim" diyordu!..
Bilmem ki, Divan Kurulu'nun "duayen ve âkil Galatasaraylıları", bu "sadece bir haftalık gelişmeler için" ne diyorsunuz; Galatasaray "emin" ellerde mi?..
Fenerbahçe müthiş!..
Sarı–lacivertli yönetim, Türkiye'de "tüm zamanların transfer rekorlarını alt üst edecek" bir tabloya imza attı; helal olsun Aziz Yıldırım'a!..
Bu "amansız" taarruz ile, ortada ne Galatasaray'ın 4'üncü yıldızı", ne de "aldığı 3 kupa" kaldı; herkes Fenerbahçe ile yatıyor, Fenerbahçe ile kalkıyor; sarı–kırmızılı camia ve taraftar sevinemiyor bile!..
Galatasaray TV'de durmadan döndürülen "şampiyonluk kutlamalarının bayatlamış görüntüleri" heyecanın h'sini, mutluluğun m'sini veremiyor, sarı–kırmızılı camiaya; sosyal medya tivitleri, tribünlerdeki ıslıklar, "neyin ne olduğunu" gösteriyor!..
"Galatasaray tenha tribünlere oynayacak" anlaşılan; sağ olsunlar, "görünen köyün kılavuzları"; beceremediler, "beceremediklerini bile" bilmiyorlar!..
Lige, "müthiş bir psikolojik üstünlük ile giriyor" Fenerbahçe, Galatasaray'da ise, "moraller sıfır!.."
İtiraz etmeyin Galatasaraylılar; "sıfır!.."
İşte lig başladı, hep beraber göreceğiz; kutlamak gerek Aziz Başkanı!..
Bir garip durum!..
"Eski Beşiktaşlı", inşaatçı Erdal Acar, birdenbire İzmir ufkunda göründü. "Borç içindeki Karşıyaka Kulübü'nün kapısını çaldı" ve dedi ki; "Hiçbir göreve talip değilim, hiçbir isteğim ve beklentim yok. Duydum ki, büyük borcunuz varmış, transfer bile yapamıyormuşsunuz. Puanlarınız silinecekmiş. İşte geldim, kaç para lazımsa vereceğim!.."
"Kıvranan" Karşıyaka yönetimi, "Hızır gibi imdada yetişen" Erdal Acar'a önce şaşkın şaşkın baktı, sonra "ilk denemeyi yaptı"; paralar "şıp" diye gelince, "balayı başladı!.."
"Resmi defter kayıtlarına göre", birkaç gün öncesine kadar Erdal Acar, 8.5 milyon lira verdi kulübe, dahası Necati Ateş başta, PTT Birinci Ligi'nde "Göztepe ile yarışabilecek" bir kadronun kurulmasına öncülük etti!..
Sonra bir gün, bir bildiri ile, Kulüp "Erdal Acar'a "Haddini bil, sen sadece bir sponsorsun, gel sponsorluk sözleşmesini imzala, onun dışına çıkma, konuşma" ültimatomu verdi.
Eee," 35.5" burası; Erdal Acar'ın hatası "35'e bakıp" işe girişmek oldu, aslında "0.5'e bakarak" işe başlasaydı, başına bunlar gelmezdi!..
Şimdi Karşıyaka'da herkes birbirine soruyor; "Ne olacak şimdi?.."
"Ne olacağı" var mı; "Olan oldu" çoktan, "Kasaya 8.5 milyon TL girdi", hiç yoktan!..
Kara tablo!..
Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (İAAF), "doping" olayında taa 2005 / 2007 Dünya Şampiyonaları'na kadar indi, "28 şüpheli atleti" uluslararası müsabakalardan menetti. Bunlar arasında olan ve "2007'de Osaka'da 10 bin metrede gümüş madalya alan" Elvan Abbeylegesse'den de "savunma istedi!.."
Elvan, "Doping yapmadım" diyor ama, İAAF'tan gelen haberler çok tatsız; bu madalyanın geri alınma ihtimali çok yüksek.
2008 Pekin Olimpiyat'ındaki 5 ve 10 bin metrelerdeki gümüş madalyaların da tehlikede olduğu söyleniyor!.
Ardından Avrupa Şampiyonaları 2006 (10 bin metre / Bronz), 2010  (5 ve 10 bin / Altın) gelebilir. Hatta 2009 Akdeniz Oyunları (10 bin / Altın) da!..
Avrupa ve Dünya Şampiyonaları ile Olimpiyatlarda "altın / gümüş / bronz madalyalar kazanan" Süreyya Ayhan, Eşref Apak, Nevin Yanıt, Aslı Alptekin gibi ünlü atletlerimizin de 100'e yakın "doping cezalısı ve şüphelisi" Türk atleti listesinde yer alması, sporumuz adına "utanç verici" bir tablo oluşturuyor!..
Nerede," sorumlular", antrenörler, doktorlar, neredeler ve nerede spor teşkilatımız, federasyonumuz, ne yaptılar, ne yapıyorlar?..
Şaka!..
Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören "flaş" diye verilen bir açıklama yapmış ve "Türk Futbolunda kara bulutlar dağılıyor" demiş!..
Ne o, "istifa mı ediyor"; yoksa?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.