Hedef yanlış!..

A -
A +

Biz hedefi "yanlış" koyuyoruz; "Gruptan çıkmak, Avrupa ya da Dünya Kupası Finalleri'ne kalmak!.." Hayır, "hedef" bu olmamalı, hedef, "Letonya'yı yenmek olmalı!.."

Letonya ve Hollanda maçlarından önceydi. Bizim, İzmir'de bir grubumuz var, beraber maç seyreder, sohbet ederiz. Çoğunluğu avukat ve benden genç. Bana sordular; "Ne olur?.."
Onlara dedim ki; "Letonya'yı yenme şansımız, Hollanda'yı yenme şansımızdan daha az!.."
Sonuç; "Letonya'yı yenemedik, Hollanda'yı skor olarak hezimete uğrattık!.."
Eğer "Letonya'yı da yenseydik", şimdi neredeyse grup üçüncülüğünü garantilemiş olacaktık; Hollanda kalan iki maçını da kazansa dahi, bize iki maçta bir galibiyet yetecekti!..
Böyle "kritik" bir süreçte, "kendi sahamızda" Letonya'yı yenemedik; gruptaki ilk Letonya maçında da yenememiştik. Dahası; 91 yıldır Letonya'yı yenemiyorduk!..
Şimdi açık açık yazacağım; Federasyon da okusun, Türkiye Futbol Direktörü ve Milli Takımımızın hocası Fatih Terim de okusun, "bugün oynayan", yarın "oynayacak olan" futbolcularımız da okusun. Bitmedi, "futbolu yazan - çizen - yorumlayan" arkadaşlarım da okusun!..
Biz hedefi "yanlış" koyuyoruz; "Gruptan çıkmak, Avrupa ya da Dünya Kupası Finalleri'ne kalmak!.."
Hayır, "hedef" bu olmamalı, hedef, "Letonya'yı yenmek olmalı!.."
"Letonya" diyorum, bugün "örnek" o olduğu için, aslında "Letonya gibi takımları yenmek" hedef olmalı!..
Neden?..
Çünkü, benim hocam da, benim futbolcularım da, benim futbol yazan çizen ve yorumlayanım da, "Almanyalar, Hollandalar, İspanyalar, İngiltereler, İtalyalar, Brezilyalar için" yıllardan beri çok açık olarak görüyoruz ki; "maç öncesi ve maç süresi içinde, o maçta en iyi sonucu alabilmek için beyniyle, gönlüyle, aklıyla, mantığıyla, yeteneğiyle, gücüyle, konsantrasyonu ile takım olmayı becerebiliyor"; yeniyor, yeniliyor ama üstüne düşeni yapmak için elinden geleni yapıyor!..
Ama, "Letonya'ya karşı???"; işte asıl mesele!..
Ne hocalarımız, ne futbolcularımız, ne spor basınımız, ne hatta tribünlerimiz, bu maçlarda "aynı beceriyi, aynı sinerjiyi gösteremiyor" ve de "istikrarlı galibiyetlerin anahtarını bir türlü bulamıyor"; bu sebeple de sonuç, çok zaman "Denizi geçip, derede boğulmak" tablosunu ortaya çıkarıyor!..
Letonya maçında "durum" böyleydi, Hollanda maçında da!..
İşte bu noktada, kendi kendime diyorum ki; "Letonya maçında, tonla gol fırsatı yakaladık, 4-5 tanesini atsaydık gene böyle mi yazacaktın?.."
Elbette "böyle yazmayacaktım", ama "nereye  ve ne zamana kadar"; bugüne dek birçok örneğini gördüğümüz, bir başka Letonya maçına kadar; "gene denizi geçip derede boğulduğumuz" bir güne kadar!..
Elin oğlu, "Letonyaları yenmek üzerine istikrarlı", biz ise "yenememek!.."
İşte onun için diyorum ki; "Ana hedef", ta ki, "Letonyaları istikrarlı olarak yenmeyi öğrenene ve becerene kadar" Letonya'yı yenmek olmalı. Ardından, gruplardan çıkmak, Avrupa ve Dünya Kupası Finalleri'ne kalmak, kendiliğinden gelecektir. 
Türk futbolunun ve futbolcusunun o potansiyeli var!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.