Hikaye, "Alman Milli Takım Teknik Direktörü" Löw'ün, Podolski'ye "Eğer sezon içinde 30-40 maç garanti oynama şansın yoksa, seni milli takıma çağırmam mümkün değil" demesiyle başlıyor.
Yılın transfer haberini sevgili Turgay Renklikurt hocam patlattı!.."Alman kaynaklara dayanarak" yazdığı "haber-yorum", eğer, "kaynakları onu yanıltmamışsa", Türkiye'de "transfer dolaplarının nasıl döndüğünü" bütün çıplaklığı ile ortaya koyacak nitelikte ve ölçüde!..
Bu haber yorum, "eğer bir gazete 10 sütunsa 10 sütun, 100 sütunsa 100 sütun üzerinden" manşet olacak kadar önemli!..
Biten transfer döneminin "en önemli ve en büyük" 4 transferinden birinin perde arkasını yazmış ve yorumlamış, Renklikurt Hoca!..
Yazının başlığı da "olayın kahramanını ortaya koyuyor"; Podolski Hikayesi!..
"Galatasaray'a geldiğinden beri", Hamza Hoca'nın ona "yer açmak için" Burak ve Yasin gibi "iki milli oyuncuyu nasıl harcadığını" haftalardır izlediğimiz Podolski!..
Hocamızın yazdığı hikaye, "Alman Milli Takım Teknik Direktörü" Löw'ün, Podolski'ye "Eğer sezon içinde 30-40 maç garanti oynama şansın yoksa, seni milli takıma çağırmam mümkün değil" demesiyle başlıyor.
Podolski de, menajeri vasıtasıyla, "Kendisine, yeni sezonda en az 30 maç oynama garantisi verecek kulüp" aramaya girişiyor.
"Kiralık oynadığı kulüp" İnter, "kiralayan" Arsenal ve de "yetiştiği kulüp" FC Köln, bu garantiyi vermeyince, "Podolski'yi bir sezonda en az 30 maç oynatma garantisi verecek" bir kulüp aranmaya başlıyor ve de bu arada Mart ayında Galatasaray'ın kapısı da çalınıyor. Ama, "şampiyonluk yarışında olan" Galatasaray'ın Hocası, "Böyle bir garantim olamaz. Şu an onu düşünecek vaktim yok" diyor.
Avrupa başta, ilk yapılan temaslar "olumlu olmayınca", Haziran ayında Arsenal'in Hocası Arsen Wenger, Podolski'nin menajeri Nassim Touihri'yi çağırarak, "Ben onu düşünmüyorum, garantiyi de vermem, mutlaka bir kulüp bulun, her türlü kolaylığı sağlayacağım" diyor. Touihri de, durumu "o sırada" Antalya'da ailesiyle tatil yapan Podolski'ye bildiriyor.
Bu arada, Alman Milli Takımı'nın hocası Löw de, "kesin cevap beklediğinden", temaslar hızlanıyor ve ne olduysa oluyor, araya "kimler girdiyse" giriyor; Galatasaray "Podolski'yi, en az 30 maç garantisi de vererek" almaya razı ediliyor. Hamza Hoca'ya da "kerhen" onay verdirilince, Podolski Galatasaray'a geliyor, hem de "4 yıllık bir sözleşme ile!.."
Böylece, Galatasaray'dan UEFA Kupası Finali'nin rövanşını sahada alamayan Arsen Wenger, masa başında, Renklikurt Hocamın tabiri ile "son dakika golü atarak" sarı-kırmızılı takımı darmadağın edecek adımı atmış oluyor!..
Daha sonrasını, Galatasaraylılar başta, Türk futbolseverler biliyor; "Podolski'yi oynatacağım" diye, Hamza Hoca, "az daha Burak'ı tümüyle harcıyordu"; gücü yetmedi, şimdi sıraya "kazanılan yıldızda ve kupalarda büyük hissesi olan" Yasin'i koydu!..
Dahası, "Alman'a gösterilen ilgiyi ve verilen garantiyi" sarı-kırmızılı yönetimden göremeyen "Hollandalı" Sneijder de kırıldı, küstürüldü; Hollandalı'nın sahada "hem de bir maçta birkaç defa kırmızı kart görecek hareketleri, rakip oyunculara ve özellikle hakemlere yapması" da, onun "nasıl bir ruh hâli içine düşürüldüğünü" çok iyi gösteriyordu!..
Bitmedi; "Hamza Hoca'nın oyuncular üzerinde güvenilirliğini kaybetmesi", 3 kupalı 4 yıldızlı takım içinde bölünmelere yol açıyor, gruplaşmalar açık açık görülmeye başlıyordu!..
Buna, "çirkin ve vefasızlık yüzü ortaya çıkan" Melo'ya gösterilen müsamaha da eklenince, Sneijder'ler, Burak'lar, Yasin'ler, Selçuk'lar, Umut'lar tam tabiri ile "yassılıyorlardı!.."
Hamza Hoca ise, "eleştirileri karşılamak yerine", işi "başka yola döküyor" ve "eskileri koruyan baba" rolüne soyunuyordu; "onları sahada bir bir harcarken!.."
Kim inanırsa ve "ya tutarsa" misali; hadi canım sen de!..