"SBPÖŞP Şifresi" çözülüyor!..

Lâfı evelemeden, gevelemeden, Futbol Federasyonu'nun "hukukçu" başkanı Levent Bıçakçı ve "hukukçu" başkan vekili Şekip Mosturoğlu'na "doğrudan" soruyorum: Fenerbahçe, "futbolcu Deniz'in kulübünden alacağı olmadığını" ve "altını çiziyorum", herkes de çizsin, hatta "2005 - 2006 sezonu Süper Ligi Şampiyonluk Primi'ni Futbol Federasyonu'na resmen bildirdi mi, bildirmedi mi?" Herkes "Sezon Başında Peşin Ödenen Şampiyonluk Primi (SBPÖŞP) olur mu, böyle şey dünyada görülmüş mü" diye şaşarken, hayret ederken, bu "resmi" beyana karşı "sesiniz sedanız çıkmadı"; Fenerbahçe'ye "kendinizi nasıl peşin peşin şampiyon ilân eder, futbolcuya prim ödersiniz" diye sormadınız; neden? Daha ligin 10'uncu haftası gelmeden, "2005 - 2006 sezonunun şampiyonluk primini futbolcusuna peşin peşin ödediğini" federasyona "yazı ile bildiren" bir kulübün, futbol takımı "iki elle atılan gol sonucu, 6 puanı cebine indirirse", bunun "anlamı nedir"; söyler misiniz? "Bu" garip durum, "peşin peşin" ilân edilen "şampiyonluğa ulaşmanın yolu" mudur; acaba?.. Peki, "önceki hafta", Fenerbahçe Stadı'nda ikâzınıza rağmen "izinsiz" pankartlar açılırken, sesiniz sedanız çıkmadı, "olayı medyaya taşımadınız" da, "şimdi", Beşiktaş'ın, Galatasaray'ın, Trabzonspor'un pankartları "ortaya çıkınca" kıyameti koparıp, medyayı ayağa kaldırıp; "Disiplin yönetmeliğini çalıştırmak" nereden aklınıza geldi? Sevgili Ümit Aktan, "durup dinlenmeden" aylardır hem de "maç maç, takım takım, oyuncu oyuncu" örnekler vererek "aynı" konuya dikkati çekiyor: "Ben Konyaspor faciasından daha başka bir senaryoya dikkat çekmek istiyorum. Hakemler yine ellerine satırı alıp, daha bir maç öncesinden Kadıköy'e gelecek takımları budamaya başladılar. Bu gözden kaçırılıyor. Bakın kaçıyor demiyorum, ka-çı-rı-lı-yor... Ankaraspor Kadıköy'e gelecek. Bir hafta önce bedava kartlarla Jaba ve Wederson evde kalıyor. Kayserispor Kadıköy'e gelecek. Bir hafta önce bedava kart ve takımın mihenk taşı Mehmet Topuz yok. Üstelik kırmızı gördüğü için cezası iki maç olarak ilân ediliyor. Ama nedense Kadıköy'de oynayamıyor veee... Ardından cezası bir maça indiriliyor, bu hafta oynayabiliyor. Yani ona verilen ceza, 'Kadıköy'de oynamamak cezası imiş...' Geçmiş yılda da Konyaspor Kadıköy'e gelirken bir hafta önce Zafer Biryol ve Altan, Bülent Uzun tarafından ellerini açtıkları için kart cezalısı yapılmışlar ve F.Bahçe 2-1 kazanmıştı Kadıköy'de. Ben bunu şimdi F.Bahçe'nin futbolcusu olan Zafer'den duydum." Ey sevgili okuyucularım: Bakınız; bu federasyonun, yönetim, disiplin ve tahkim kurullarında ve kamuoyunda "kanunların, yönetmeliklerin, talimatların hükümleri" ve "onların gereklerinin yerine getirilmesi" yerine, "şu veya bu kulübün üyesi oldukları ortaya çıkan" üyelerin "taraflılıkları" tartışılıyor; "tarafsız" olarak, "yönetmeliklerin gereğini yapmaya çalışanların" da, üyesi oldukları kulüplerin "disiplin kurullarına verilmesi için" baskılar yapılıyor ve bunlar medyaya haber oluyor! Şimdi, "böylesine hazin görüntüler veren" bir federasyonun ve kurullarının "vereceği kararları" içimize sindirmemiz mümkün mü? Geçen hafta sonunda İstanbul'daydım, "orada burada" futbol camiasının "tanınmış, tanınmamış" bir çok ismiyle bir araya geldim!.. Çoğundan, "Futbol Federasyonu Başkan Vekili Şekip Mosturoğlu'nun görevini tarafsız olarak yapmadığına", hatta "tamamen bir büyük kulüp taraflısı olarak yaptığına" dair sözler duydum! "Bu yaygın" görüşler sebebi ile "samimi" olarak söylüyorum ki: Şekip Mosturoğlu, "Futbol Federasyonu Başkan Vekili olarak kaldığı sürece", Futbol Federasyonu'na "Aziz Başkan'ın kulübü dışında" hiçbir kulüp güven duymayacaktır; duyamayacaktır! Bence, Mosturoğlu, kendisi için de, Futbol Federasyonu için de, "üyesi olduğu" kulüp için de "doğru olanı yapmalı" ve federasyondan istifa etmelidir! Eğer, "Türk futboluna gerçekten saygı duyuyorsa"; bunu yapmak zorundadır!..