Müthiş bir futbolcu ve insanı kaybettik. Benim 'Efsane Galatasaraylılar' on birimde Suat Mamat, her zaman '8' numarası ile yer almıştır, alacaktır!..
S"uat Mamat vefat etti" haberi, Haber TV'lerinin alt yazılarında geçince, oturduğum koltukta donup kaldım ve "Suatlı Galatasaray ve Milli Takım yılları" gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti!..
Açıkça söyleyeyim; elbette itiraz edenler olacaktır ama "Benim 'Efsane Galatasaraylılar' on birimde Suat Mamat, her zaman '8' numarası ile yer almıştır", alacaktır!..
1950'li yıllarda "sahalarda seyretmekten en çok keyif aldığım" futbolcuların başında gelirdi, Suat; o yıllarda "özel maçlar için" yurdumuza gelen "Brezilya takımlarından çıkıp Galatasaray'a gelmiş" bir futbolcu gibiydi!..
Röveşataları, çalımları, pasları, golleriyle "onu seyretmeye doyamazdım!.."
Onurlu, "adam gibi adamdı" Suat, yönetime kırıldı, "şampiyonluğun kazanıldığı" bir maçın sonrasında, bütün arkadaşları statta coşmuş tur atarken, o soyunma odasının yolu tuttu ve transfer ayında da Beşiktaş'a gitti; ne kadar üzüldüğümü hatırlarken, "Keşke yapmasaydın be Suat" diye mırıldandım, kendi kendime; gözlerim zaten nemliydi!..
Yanlış hatırlamıyorsam Türk Milli Takımı'nın "Dünya Kupası finallerinde ilk golünü atan futbolcu" da oydu!..
"Gol rekorları kıran" İsfendiyarlı, Metinli, Kadrili Galatasaray forvetinin "sağ içi" Suat'tı ve bu forveti seyretmenin zevkini, keyfini yaşayan Galatasaraylıların bugün hayatta olanları, biliyorum ki, "benim duygularımı paylaşıyorlar!.."
Bugün için, "Galatasaray kadın ve erkek basketbol takımlarının, eldeki kadrolara rağmen, ne durumlara düşürüldüğünü ve koçların bu durumdaki paylarını mı yazayım, yoksa Galatasaray Başkanı'nın Galatasaray'ın kodamanları ile yaptığı zirve (!) toplantısını mı yazayım" diye düşünürken, "Suat Mamat'ın ölüm haberi düştü" TV ekranlarına ve işte bugün "onu yazıyorum", evet "sadece" onu!..
Zira benim için "Onun aramızdan ayrılışını yazarken, yanına başka bir konuyu daha katmak" mümkün olamazdı. Sadece "o" yazılırdı, elbette "sadece kişilere değil, spora, futbola da saygı duyduğum için"; onun "o zarif futbolu" da bu saygıyı hak ediyordu!..
Aynı duyguyu Gündüz Kılıç vefat ettiğinde de, Metin Oktay vefat ettiğinde de yaşamıştım!..
Benim "kaptan ve hoca" kahramanımdı Gündüz Kılıç, benim "golcü ve insan kahramanımdı" Metin Oktay ve benim "futbol ve futbolcu kahramanımdı" Suat Mamat!..
Futbolu bıraktıktan sonra, "teknik adamlığı" denedi, ama "kırgınlık ve küskünlük" devam ediyordu, özel hayatında da!..
Sporun ve futbolun sahne gerisine çekilmişti; onu tanıyanlar, sevenler, özleyenler birbirleriyle karşılaştıklarında "Suat nerelerde, haber alıyor musun" diye sorar hâle gelmişlerdi ve haber, "kara" olarak işte çarşamba günü geldi; o artık sadece anılarda, Galatasaray ve spor tarihinde olacaktı!..
"Ölümü üzerine" spor basınımız, hatta GS TV ne yaptı, ne yapıyor, ortada!..
Niye "böyle olduk"; bilmiyorum; "çabuk göklere çıkarıyor", hak ettikleri şüpheli insanlara, sporculara bile "inanılmaz mertebeler sunuyor, inanılmaz unvanlar veriyoruz" ama günü geldiğinde "hak edenleri" hatırlamıyoruz; hatırlasak bile "İş olsun, torba dolsun" cinsinden!..
Nur içinde yatsın!..
Mamat ailesine, Galatasaray ve spor camiamıza, dost ve arkadaşlarına baş sağlığı dilerim.