Galatasaray'dan aldığı parayı verecek kulüp yoktu" ve Melo "döndü dolaştı" döndü! Böylece "Pitbul değil, tilki olduğunu" da ortaya koydu!..
Diyorlar ki; "Her insan hata yapabilir, Melo da yaptı, ona ikinci bir şans tanınmalı." Diyorum ki; "Elbette, her insanın ikinci bir şansa ihtiyacı ve hatta hakkı vardır. Kim bilir kimliğine, zamanına, mekanına, durumuna göre belki de üçüncü bir şansa da. Elbette Melo'ya da 'insan olduğuna göre' ikinci bir şans , hatta üçüncü bir şans verilebilir, verilmelidir!.."
Biraz duruyorum, yutkunuyorum ve sonra devam ediyorum; "Melo'ya bugüne kadar kaç şans verilmiştir, bir sayalım bakalım. Hemen hatırladıklarımız neler olabilir; Kaptan Sabri'ye sahanın ortasında yaptıklarından geriye doğru, Riera'ya yaptıklarına kadar , yeşil çim üstlerinden, tivit sahalarına kadar her alanda hakemlerden, rakip oyunculardan, rakip kulüplere, rakip kulüp başkanlarına yaptıklarına kadar!..
"Bu yaptıkları", kendisi için de, Galatasaray için de, spor için de "yüz karasıdır!.."
Melo, "Melo değil de, Maradona olsa", ne yazar?..
Son olarak "asıl ve en çirkin oyununu sahneye koydu" ve de "şampiyonluklar, çifte kupalar gelmeden" başladı, "Galatasaray ile oynamaya!.."
Acayip konuşmalar, tuhaf tivitler, gide gide, sonunda "Kampa gelmiyorum" restine kadar dayandı ve de "gelmedi", evet "resmen ve alenen" gelmedi!..
Her gün gazetelerde, TV'lerde haberler devam ediyordu; "Yok İnter'e gidiyor, yok Minter'e, yok Brezilya'ya dönüyor, yok Mrezilya'ya!.."
Menajeri ve kendisi, her gün başka taklalar atarak ve de başka bir kulübün kapısını çalarak, "Melo'yu Galatasaray'dan götürecek" imkanı arayıp durdular, ama nafile; "ona Galatasaray'dan aldığı parayı verecek kulüp yoktu" ve Melo "döndü dolaştı" Galatasaray'a döndü!..
Böylece "Pitbul değil, Tilki olduğunu" da ortaya koydu!..
Çok açıkça anlaşılıyordu ki; "ona göre" Galatasaray, "dönüp dolaşıp, gelinecek bir kürkçü dükkanıydı!.."
Ne yazık ki, Galatasaray'ın Başkan'ı, futboldan sorumlu yöneticisi ve de "olayları seslerini çıkarmadan seyreden" diğer yöneticileri ve de "asıl" Hocası, "Melo'yu ikinci kampa almak" ile "110 yıllık" Galatasaray Kulübü'ne "Melo'nun bakış açısını" yakıştırdılar ve yapıştırdılar; yazıklar olsun!..
"Galatasaray" adına, "Sarı-kırmızı" adına, "Cimbom" adına, yüz karası bir tablo!..
Ben, Fenerbahçelilerin yerinde olsam, "Galatasaray yönetiminin yaptırdığı saçma sapan ve ayıplı olmaya açık" tişörtleri görmezden gelir, bunlara karşılık bir "tişört" yaptırırdım; "Melo Tilkisi, Galatasaray Aslan'ını parçalarken!.."
Kim bilir, belki de "o zaman", Özbek'ler, Tanman'lar, Hamzaoğlu'ları, "Dördüncü Yıldız'ın ve Çifte Kupa'nın üzerine düşürdükleri Melo lekesinin ne menem bir şey olduğunu anlar" ve de "kızaracak yüzlerinin gereğini yapma" ihtiyacı duyarlardı!..
Soruyorum, hepsine; "Bu adama sizler nasıl güveneceksiniz, bu adama futbolcu arkadaşları nasıl gücenecek, taraftar bu adama nasıl kucak açacak?.."
Ya da, Galatasaray'ın hangi futbolcusu, artık "Galatasaray Kulübü'nün disiplin ilkelerine saygı duyacak?.."
Melo, "o ilkeleri kaç defa paspas etti", kaç defa; yaşayıp göreceğiz, daha "kaç defa" da paspas edecek?..

