Uçurumun başındaki Dernek!..

A -
A +
Ne yazık ki, yeni TSYD Yönetimi "bitirilmiş" bir derneği devraldılar ve çok büyük bir sorumluluk yüklendiler; Allah yardımcıları olsun!.. Onlara destek olmak, eğer derneğimizin yaşamasını istiyorsak, hepimizin görevi olmalı!.. Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Kurulu yapıldı ve "yeniden" başkan adayı olan Esat Yılmaer ve listesi "çok büyük bir farkla" seçimi kaybetti!.. Yılmaer'in "uzun süren" başkanlık döneminde Dernek, maddi ve manevi bakımdan "büyük çöküntüye uğramış" ve İstanbul'daki tesisler Galatasaraylı Genç İş Adamları Derneği'ne, "aleyhimize inanılmayacak kadar ağır hükümlerle dolu bir sözleşme ile" adeta peşkeş çekilmiş, Derneğin geleneksel "spor yazarları yarışması" da bir telefon şirketine "nohut - çekirdek parasına" ihale edilmişti!.. Düşünebiliyor musunuz, o tesislerin "ana binası ve yüzme havuzu dahil" bütün sosyal aktivite mekanları, Galatasaraylı genç iş adamlarına ve birinci derece aile fertlerine, "ayda sadece ve sadece hem de KDV'i de içinde olmak üzere 20 bin liraya" tahsis ediliyordu; "40 otomobillik" otopark yeri de dahil olmak üzere!.. "Bu otopark tahsisinin bile" o semtteki "rayiç fiyatlar" sebebiyle, "ayda en az 24 bin lira gelir getirmesi" mümkünken, yapılan "ayda, hem de brüt 20 bin liralık" sözleşmeye bakınız siz!.. Dahası da var; Müstemleke Valileri'nin, yerli yönetimlere dikte ettirdiği hükümlere benzer maddelerle dolu bir sözleşme idi, imzalanan!.. "Onlar" sözleşmeyi istediği kadar uzatabilecek, Dernek, kendi tesislerinde yapacağı aktivitelerin programını her ay onlara verecek (Onların böyle bir zorunlulukları yok), Derneğin yapacağı ek aktivitelerin sayısı ayda üçü geçmeyecek (Onların böyle bir zorunlulukları yok), bu ve benzeri hükümlere uyulmadığı takdirde, Galatasaraylı İşadamları Derneği sözleşmeyi tek taraflı feshedebilecekti, bu arada Dernek aleyhine 50.000 dolarlık tazminat maddesi de vardı, sözleşmede (Onların aleyhine tazminat ve ceza maddesi yok) !.. Bitmedi; her yıl "tahsis bedeli" yükseltilmesi bile, "onlar kabul ederse ve kabul ettikleri kadar" yapılabilecekti. İşte "bu zihniyetin hakim olduğu" bir Genel Merkez, görevde olduğu süreçte, İstanbul - Anlara Şubelerinde yaşanan "acı olayları" seyretmiş ve Dernek uçurumun başına getirilip, bırakılmıştı!. Esat Yılmaer yönetimlerinin "ağır iddialarla tutuklanan" Gaziantepspor Başkanı için haksız olarak harcadığı "Gaziantep Temsilcisi Ökkeş Özekşi olayını da hatırlarsak", bu olayların yanına "Basketbol Federasyonu'ndan alınan kişisel prim" faciasını da koyarsak, seçimin neden 200 oya karşılık, 67 oyla kaybedildiği çok iyi ortaya çıkar!.. Yeni seçilen Naci Arkan yönetimini kutlarım!.. Ne yazık ki, "bitirilmiş" bir derneği devraldılar ve çok büyük bir sorumluluk yüklendiler; Allah yardımcıları olsun!.. Onlara destek olmak, eğer derneğimizin yaşamasını istiyorsak, hepimizin görevi olmalı!.. Derneği ancak böyle bir destek kurtarır; yoksa Derneğimiz "bir tabela derneği" olarak yaşar ve Levent Tesislerimize de "Galatasaray bayrağı" damgasını vurur!.. Nalga ve dalga!.. Basketbol'daki Cemal Nalga olayının benzeri ve dahası, "çok daha önemlisi" Kürek'te yaşandı; ne oldu?.. "Antrenman mahiyetindeki" bir "hazırlık" maçında olmuştu, Nalga olayı!.. "Uluslararası bir resmi müsabakada yaşandı", Kürek olayı!.. Nalga olayında kıyamet koptu, Kürek olayında sessizlük!.. Nalga olayında "sarı-kırmızı forma" vardı; Kürek olayında "sarı-lâcivert!.." "Pısırık değiliz" diyen Galatasaray Başkanı'na bir sorum olacak; "Yukarıda anlattığım tabloda da pısırıklık yoksa", bilmem ki "pısırıklık" daha başka nasıl olabilir?.. "Ç'alınan Kupa!.." Yooo, bu "Ç-apostrof" ta "Fenerbahçe ve Fenerbahçeli futbolcular" için en ufak bir ima dahi yok!.. Bu "Ç-apostrof" ile, "kimleri kastettiğimi" bilmem ki Türkiye'de anlamayacak kişi var mı?.. Galatasaraylı futbolcular, "bu gece kupayı alırlarsa, ç'alınan kupalarını bir defa daha almış olacaklar!.." Kupayı Fenerbahçeli futbolcular alırsa, "helâl olsun", bir sezon çektikleri ıstırabın ve döktükleri terin, emeğin karşılığı olarak sevinçle müzelerine götürecekler!.. Galatasaraylıların payına ise, müzelerinde "2011-2012 sezonu için" üzerinde "ç'alınan kupa" yazılı bir plâkete yer bulmak düşecek!.. Ufuksuzluk!.. Olmadı, sevgili Ufuk Özerten!.. "Komik duruma düşüyor" dediğiniz Sadri Şener'in "Fenerbahçeli yöneticilerle giriştiği karşılıklı söz düellosunda sarf ettiği sözler hariç", Şike süreci ile ilgili olarak "Federasyonların attığı adımlar, aldığı kararlar ve uygulamalar ile ilgili" her sözü haklı ve doğru!.. "Komik duruma düşenlerin kimler olduğu", sadece "Aziz Yıldırım'ın son açıklaması ile" bile ortada değil mi?.. Dahası, Aziz Başkan "o açıklamasında sizinki de dahil olmak üzere, Şike sürecini yöneten iki federasyon ve kurulları için çok ağır sözler sarf etti; Sadri Şener'in sözleri, bu sözlerin yanında sinek vızıltısı kalır; Şener'i Disiplin Kurulu'na verdiniz; Aziz Başkan'dan ise ne kadar korktuğunuz belli, duymadınız bile"; şimdi söyle bana sevgili Özerten "komik duruma düşen kim?.." Üstelik, "Disiplin Kurulu'na verdiğiniz" Şener için, "dosya Disiplin Kurulu'nun önünde iken", Federasyon'un "1'inci Başkan Vekili" olarak "o dosya ile ilgili" açıklamalar yapmak, "hukukun neresinde yazılı?.." "Talimatlar değiştirerek" karar çıkarttığınız bir kurula, şimdi de "talimat vererek" karar mı çıkarıyorsunuz?.. Yazık; futbolumuz kimlerin eline kaldı?.. Doğru mu?.. Diyor ki, İstanbul'daki bir haber kaynağım; "Eğer Galatasaray Beşiktaş'ı yense, Fenerbahçe de Trabzonspor önünde puan kaybetse, Galatasaray şampiyonluğu garantileyeceği ve Fenerbahçe - Galatasaray maçı da sonucu değiştirmeyeceği için, Fenerbahçe'nin 12 puanı silinecek ve bu ceza, bu sezon uygulanacaktı; 12 puan silinmesi Fenerbahçe'nin ikinciliğini etkilemeyeceği için, değişen hiçbir şey olmayacak ve Federasyon da 'İşte ceza verdik' diyecekti. Onun için kararların açıklanması maçların sonrasına bırakıldı. Fenerbahçe puan kaybetmeyince, işler karıştı, plân bozuldu; Federasyon, UEFA ile karşı karşıya kaldı; işleri artık çok zor!.." Karanlık Gece!.. Bu gece Süper Final'in Finali oynanıyor!.. Ve içimden seyretmek bile gelmiyor!.. Zaten aylardır, "doğru dürüst" maç seyretmedim!.. Kim kazanır, kim şampiyon olur, düşünmek bile istemiyorum!.. "Böyle" kirlenmiş bir sezonda, ta başından beri futbolumuzu "karartan" ve "şikeye, teşviğe, ırkçılığa prim veren" kararlarla bezenen bir yolun sonunda "ipi kimin göğüsleyeceği", doğrusu ya "temiz bir spor" hasreti çeken insanları pek ilgilendirmiyor!.. "Kurtarma uğruna batırılan futbolumuz" bilmiyorum ne kadar zamanda tekrar su yüzüne çıkıp "rahat bir nefes" alabilecek?.. Daha da önemlisi, bütün dünyanın gözü önünde üzerimize düşürülen leke, ne kadar zamanda çıkarılabilecek, bitmedi; unutulabilecek?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.