Kendisine sorulmadan, rızası alınmadan kulüplerin 'aldık-verdik' dediği genç oyuncu büyük bir ders verdi: Futbolcu köle değildir!.. Bugün Süper Lig başlıyor, önce "onun için bir yazı yazayım" diye düşündüm. Sonra, kararımı değiştirdim; zira, "hamam eski hamam, tas eski tas, tellaklar eski tellaklar, yunanların büyük çoğunluğu bile eski yunanlar"; ne yazacaktım ki; "Kulüplere, takımlara, hocalara, futbolculara, hakemlere hayırlı olsun, hepsine şans, taraftar ve camialara da sabır dilerim, tabii yazan, çizenlere de" demekten başka?..
Dün "ne ve de nasıl oldu" ise, bugün de "öyle" olacak, nitekim oluyor, yarın da "öyle" olacak; "hamamı, tasları, tellakları yenilemeyi", düşünen var mı?..
Öyleyse, ben, "başka" bir konuyu; "onurlu" bir insanı, "onurlu" bir futbolcuyu yazacağım; Uğur Demirok'u!..
"Kendisiyle görüşülmeden, rızası alınmadan", Trabzonspor tarafından, "Osmanlıspor'a verildiği" açıklanan ve bu açıklama üzerine ''Hiçbir kulüple görüşmem ya da anlaşmam olmamıştır. Kulüplerin görüşmeleri kendilerini bağlar. Eğer Trabzonspor'dan ayrılır bir takımla anlaşırsam, bunu bütün kamuoyuna zaten ilk ben duyururum" açıklaması yapan, Uğur Demirok'u!..
27 yaşındaki Demirok, "Galatasaray'ın alt yapı" yetiştirmesidir; üst yapıya geçince, Galatasaray dahil, özellikle "Galatasaraylı teknik direktörlerin takımlarında" görünmüş, ama "sezonların devamlı ve istikrarlı oyuncusu olamamıştır", taa ki, Hamza Hamzaoğlu'nun başında olduğu Akhisar Belediyespor'a gelinceye, oranın da ikinci sezonuna varana kadar!..
Galatasaray'ın hocası olduğu zamanlarda "Uğur Demirok'u kapının önüne koyan" Fatih Terim'in, Hamzaoğlu'nun elinde "çıta atlayan" aynı oyuncuyu A Milli Takım'a çağırması da "ilginç bir not olarak" bu onurlu" gencin kariyerine yazılmıştır!..
Geçen sezon Galatasaray'ın başına gelen Hamza Hoca'nın "Galatasaray'a gel" teklifini, "çok istemesine rağmen", mertçe "Trabzonspor'a söz verdim, dönemem hocam" diyerek reddeden de, odur!..
Ne var ki, Trabzonspor'un bu sezon başına gelen Şota, "onu istememiş" ve Trabzonspor yönetimi de, "1 milyon liraya Osmanlıspor'a satıldığını" KAP'a bildirmiştir!..
Sonra da gazetelerin "Trabzonspor'da Demirok krizi" diye başlık attıkları gelişme olmuş, "kendinden habersiz satılan" futbolcu, bu satışa "Hayır" demiştir!..
Alkışlıyorum!..
Bugün ya da yarın, "futbolcu ikna edilebilir, rızası alınabilir" ve de "bu transfer gerçekleşebilir", ama "bu dik duruşu" ile, herkesin "ders alacağı" bir tabloya imza atmıştır, Demirok!..
İşte, Uğur Demirok'un herkese "bir defa daha" anlattığı gerçek budur; "Futbolcu köle değildir, alınıp, satılırken rızasının alınması şarttır!.."
Dunkerque'e transferindeki "olumsuz" gelişmeler üzerine Liege'in Belçikalı oyuncusu Jean Marc Bosman tarafından 1990'da Avrupa Adalet Divanı'nda açılan ve 1995'de "Bosman futbolu bıraktıktan sonra" sonlanan dava ile spor tarihine "Bosman kuralı" olarak geçen karardan bugüne, özellikle Türk Kulüpleri'nde "bu kararın özünün ne anlama geldiğini hâlâ anlayamayan" yönetimlere ve yöneticilere de, "çok iyi bir hatırlatma" olmuştur, Demirok krizi!..
Bakınız, Vikipedi, "futbol ve spor ekonomisinde büyük bir adım, futbolcu / sporcu haklarında büyük bir devrim olan" bu kararın sahibi Bosman'ın "daha sonra başına gelenleri" nasıl anlatıyor; "Futbolu bıraktıktan sonra hiçbir kulüp antrenörlük veya başka bir görev vermemiştir. Mahkeme sonucu kazandığı 700 bin avronun neredeyse tamamını mahkeme masraflarına ödemiştir."
Görelim bakalım; Uğur Demirok krizinin sonu ne olacak?..
Bu arada Hamza Hoca'ya da bir tavsiyem olacak; "Oyundan aldığın" oyuncuları saha çizgisinin hemen içinde karşılamaktan vazgeç. Hele "onların kolay kolay kabul edemeyecekleri bir oyundan alınış (ki, bu farkı en iyi senin bilmen gerek) varsa, hiç karşılama. Yoksa daha pek çok defa Burak ve Sneijder'inkiler gibi tepkilerle karşı karşıya kalabilirsin. Bırak gitsinler otursunlar yedek kulübesine. Onlara zaman tanı. Sonra gider, gönüllerini alırsın!.."