Utanç tablosu!..

A -
A +

Bu iş bitmiş. Türkiye'de sporun da, futbolun da içini, dışını, üstelik ülkemizin imajını da "spor ahlakı yönünden" rezil ederek, bütün dünyaya mesajı verdik; "Bizi uluslararası organizasyonlarından kovun!.." Sporumuzda tam bir ahlâk erozyonu cinneti yaşıyoruz; "birilerini kurtarmak için!.." Şu Futbol Federasyonumuza bakınız başında olan zat, bugünün Beşiktaş Başkanı'nın samimi ve çok net açıklamalarına göre, "Başkanı olduğu sürede kulübünü mâlî bakımdan bitirmiş" ve dahası "gerçek olmayan beyanlar ve bu beyanların altına imza attığı evraklar" ile UEFA'yı kandırarak, "UEFA organizasyonlarına katılma belgesi almış" ve de Beşiktaş'a "UEFA'nın ağır bir yasak ve para cezası vermesine" sebep olmuş; hâlâ "o koltukta oturuyor", UEFA'lara, FIFA'lara "muhatap oluyor"; olacak şey mi?.. Söyler misiniz bana, bundan böyle, o UEFA'lar, o FIFA'lar, altında "o zatın imzasının bulunduğu" hangi belgeye "nasıl" güvenecekler, mesela "Türkiye'de şike yoktur" sözümüze "nasıl" inanacaklar?.. Türk Futbol Federasyonu'nu, Türk Futbolunu, "doğrusunu" yazalım; Türkiye'yi "bu duruma düşürmeye" kimin hakkı var?.. Ey Kulüpler Birliği'nin "değerli" yöneticileri, "istifa etmek gibi" bir adımı atma ferasetini bile göstermeyen bu zata karşılık, "hiç olmazsa" sizler, artık "bu açık ve acı gerçeği" görün de, 3 Temmuz şike süreci başladığından beri çizdiğiniz "sportif ahlâk bakımından utanç verici" rotadan ayrılıp, gereğini yapın ve bu Federasyon'u, kanun ve talimatların verdiği imkân dahilinde "en kısa sürede" Türk Futbolu'nun başından gönderin!.. Şu hâle bakın; ülkenin "en efendi, en olgun, en tecrübeli" gazetecilerinden, gazete fotoğrafçılarından biri olan bir meslektaşımıza, sevgili Vedat Danacı'ya "görevini yaptığı için", kimden ve nasıl aldığını çok iyi bildiğimiz bir "had bilmezlik" ile "Seni evinden aldırırım" diyecek kadar küstahlaşan ve tehdit eden, bitmedi; "iki cümlelik bir özür dilemeyi bile reddeden" bir milli takım oyuncusuna "Al bavulunu hemen İstanbul'a dön" denileceğine, Milli Takımlar Sorumlusu olan zat, "kendisi gidip gazeteciden özür diliyor"; olacak şey mi?.. Üstelik milli takımımızın önünde "resmi maç" da yok, "yedek kulübesinde oturduğu" 3 maç gibi, 2 "hazırlık maçı" daha var; o kadar!.. Hadi, Milli Takımlar Sorumlusu "bavulunu eline veremedi", peki ya Teknik Direktörümüz; yoksa "Emre'nin yerine" ona "tamı tamına benzeyen" bir "yeni" kaptan mı hazırlanıyor?.. Ani bir öfke ile, bir sporcu küfredebilir, hatta tokat - yumruk atabilir; bunun da elbette cezası olmalıdır ama, "Seni evinden aldırırım" lâfının "ne anlama geldiğini" bilmem ki, bu ülkede bilmeyen var mı; "bu lâf" doğrudan "savcılıktır!.." Peki, biz ne yaptık?.. Bakınız beyler; "milli takım, kulüp takımı değildir"; kulüplerde disiplin cezaları verilirken ya da verilmezken, "kulübün, takımın menfaatleri" düşünülür, düşünülebilir; ama "Milli Takım" söz konusu olunca, "disiplin - ahlâk - forma onuru - imaj" her şeyden önce gelir; gelmelidir!.. Abdullah Avcı Hocamız, "eğer gerçekten yeni bir milli takım kurmak istiyorsa", öncelikle "milli takım formasının değer ve onurunu düşünen oyuncular" ilkesini yerleştirmelidir!.. "Eski ve kötü örnekleri" devam ettirmemeli, "şikeden, hem de bahis şikesinden ceza almışları, sahada ve saha dışında üstelik defalarca yapmadık çirkinlik bırakmayanları" kadroya almadığı gibi, hele hele kollarında "kaptanlık pazubentini" takmamalıdır!.. Federasyonlar, milli takımlar sorumluları "milli forma konusunda titiz olmasalar" dahi, Milli Takım Hocalarının, "bu konuda son derece hassas olmaları" gerekir; gerekir ki, "milli takımı hedefleyen futbolcular", çok açık bir şekilde "Ben futbolcunun ahlâklısını severim" diyen büyük Atatürk'ün işaret ettiği "sporcular" ve de "milli formaya yakışan" futbolcular olsunlar!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.