Şampiyonlar Ligi "orta eleme" turunda 3 takımımız, Fenerbahçe, Trabzonspor, Başakşehirspor 6 maç yaptı; 4 mağlubiyet, iki beraberlik, atılan toplam gol sadece 2, yenilen gol 9!..
Bu üç takımın harcadıkları paralara bakın, kurdukları kadrolara bakın, "maçlar öncesi" başkan ve yöneticilerinin, hocalarının söylediği "iddialı" sözlere bakın, dahası, "bu turu geçseler, gruplara kalamayacaklarına ve de play-off turu oynayacaklarına bakın" ve ne hâlde olduğumuzu anlayın!..
Ama bizler ne yapıyoruz; "Cambaza bakın" aldatmacalarına kanarak, hedef şaşırtanlara inanarak, "Hakemlerle, UEFA'larla, Platini'lerle uğraşıyoruz", kulüp yönetimlerimizle, teknik adamlarımızla, spor yazarlarımızla, futbol yorumcularımızla "yüzümüz kızararak", işin esasına bakıp, "asıl sorumluları", mesela Mahmut Uslu'ları, mesela Şota'ları, mesela Avcı'ları, mesela Yıldırım Demirören'leri (Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı), mesela Fatih Terim'leri (Türkiye Futbol Direktörü) ve "onlar gibilerini" bu "çok acı" tablonun "asıl sorumluları olarak" sahnenin önüne çağırıp hesap soracağımıza, oturmuş, onların gaydasını çalıyoruz!..
Soruyorum herkese, bir Barcelona'da, bir Bayern Münih'te, bir Manchester United'da, bir Juventus'ta, bir Paris Saint - Germain'de "7 yıl Şampiyonlar Lig'siz Fenerbahçe çizgisine benzer bir durum ortaya çıksaydı"; o kulüplerde başkanlar ve elbette yönetimleri, "Aziz Yıldırım ve yönetimleri gibi başkanlık ve yöneticilik koltuğunda oturma rekorları" kırabilirler miydi?..
Yooo, kimse itiraz etmesin, Barcelona İspanya için, Bayern Almanya için, Manchester İngiltere için, Juventus İtalya için, PSG Fransa için neyse, Fenerbahçe de Türkiye için odur!..
Ama, "onlar" en tepelerde geziniyorlar ve her yıl Şampiyonlar Ligi'nin devamlı müdavimleri arasında yer alıyorlar, bizim büyük takımlarımız ise "orta elemelerde eleniyorlar", çoğu zaman gruplara bile kalamıyorlar!..
Ama kimin umurunda; aslolan "Bizim başkan, en büyük başkan"; öyle değil mi"; o bize yetip de artıyor, bile!..
Hepimizle alay ediyor!..Buz Adam'ın "ruhunu kaybetmiş" takımı, 120 dakikalık maçın neredeyse yarısını "10 kişi" oynayan, "bizim PTT 1. Lig'in ancak ortalarında yer alabileceği, oynadığı futbolla ortada olan" bir takıma karşı "galibiyet alamadan" elendi!..
"Yüzü kızararak, susup oturması gereken" Buz Adam, maçtan sonra, Trabzonlusuyla, spor ve futbolseveriyle Türk insanını "ne kadar saf ve kolay aldatılır" olarak gördüğünü ortaya koyan, dahası adeta "alay edercesine", "böylesine çok mütevazı bir rakibi eleyemeyen" futbolcularını "tebrik eden", şu sözleri söylerken, herhalde rüya görüyordu;
"İyi oynadık. Kontrollü ve hücum oynadık. Futbolcularımı tebrik ediyorum. Her şey iyi olacak. Bu maçta ne kadar coşkulu bir takım olduğunu gösterdik. İyi yoldayız, doğru yoldayız."
Bin defa denenmiş ve bir defa bile başarısı görülmemiş bir teknik adamı, iş başına getirenlerde!..
Yazık "harcanan onca paraya", karşılığı işte bu; "Dalga geçiyor Buz Adam, hepimizle", hâlâ farkında değimlisiniz, ey Trabzonspor'un başkan ve yöneticileri, farkında değil misiniz?..
TSYD uyuyor mu?..Fenerbahçe resmi açıklama yaptı; "Hürriyet, Milliyet, Sabah, Sözcü, AMK, Vatan ve Habertürk gazetelerinde yer alan ve başkanımız Sayın Aziz Yıldırım'ın söylediği iddia edilen 'Para yemeyen 2-3 başkandan biri benim' ifadesi yalandır. Bir sohbet sırasında konuşulanlara aynı ortamda bulunan çok sayıda Yüksek Divan Kurulu üyemiz de şahitken, başkanımızın sözlerinin çarpıtılması değerli spor basınının birbirleriyle haber paylaşımı adı altında masa başı ortak yalan üretimine kötü bir örnek teşkil etmektedir."
Şimdi, "böylesine ağır bir itham ile karşı karşıya kalan" bir mesleğin mensubu olarak, meslek kuruluşumun, Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin başkan ve yöneticilerine soruyorum:
"Başkanımızın sözlerinin çarpıtılması değerli spor basınımızın birbirleriyle haber paylaşımı adı altında masa başı ortak yalan üretimine kötü bir örnek teşkil etmektedir" ne demektir?..
"Ortak yalan üretimi yapmak ile suçlanmak" ne demektir?..
Hadi, o gazetelerimizin müdürleri, haberi yazanları, haberi gazetelerine koyanları, türlü-çeşitli sebeplerden, daha açık söyleyeyim, "ya gerçekten ortak yalan haber üretmiş olduklarından", ya da "Ekmek parası / Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım korkusundan" seslerini sedalarını çıkaramıyorlar, çıkaramadılar!..
İyi de, "spor yazarlarını temsil eden", Türkiye Spor Yazarları Derneği ne yapar; "böyle" ağır bir suçlamayı, "duymaz, görmez ve ses çıkarmaz" mı?..
Türkiye'nin en büyük kulüplerinden birinin "resmi suçlaması" için bir araştırma yapmaz mı; "yalan haber üretilmişse", Etik Kurulu'nu, hatta Disiplin Kurulu'nu çalıştırmaz mı?..,
Eğer "haber doğru ise", o kulübe "gereken" cevap verilmez mi?..
Daha kaç ay oldu, çok haksız bir şekilde "Türkiye Havuz Yazarları Derneği" manşetinin atılması ve "bu manşeti atanların, yazanların, susanların, itiraz etmeyenlerin" TSYD'de iktidara gelmesi!..
Şimdi de "Ortak Yalan Haber Üretenler Derneği" olmayı mı, kabulleniyoruz, "hiçbir şey yapmamak, tepki göstermemek" ile; mesleğe ve derneğine yazık değil mi?..
5 cümlelik haberde her şey var!..Gazetemde, "Eto'o bitirdi, 6 puanı silinecek!" başlığı ile verilen haber; "Samuel Eto'o transferiyle dünyada büyük yankı uyandıran Antalyaspor, eski futbolcularına olan borçlarından dolayı ceza riskiyle karşı karşıya kaldı. Akdeniz ekibi, bu borçlarını 30 gün içinde ödeyemezse 6 puanı silinecek. TFF, lisans almak için ikinci kez hak verdiği, ancak şartları yerine getiremeyen Antalyaspor'a ayrıca 80 bin TL ceza verdi. Kırmızı-beyazlıların, eski futbolcularına yaklaşık 5.5 milyon TL'lik borcu bulunuyor. Bu sezon 12 transfer yapan Antalyaspor, Eto'o'yla da yıllık 3 milyon avroluk sözleşme imzalamıştı."
İşte "Türk futbolunun neden bu hâlde olduğunu ortaya koyan" önemli şifreleri içinde saklayan "5 cümle" bu!..
Üstten / yandan gelen her türlü baskıyla seçilen federasyonlar, "18'de 18 oy birliği ile seçilen" Kulüpler Birliği Başkanları ve Antalyaspor'un "çok acıklı" hâl-i pürmelâli!..
Yooo, Antalyaspor'dan çok önce, "Türk futbolunu yönetenlerin hâl-i pürmelali!.."
"İçecek ayranı yokken, tahtırevanlara kurulanları" seyreden federasyonlar oldukça, "Benden sonra tufan" diyen başkan ve yöneticiler, Kulüpler Birliği'nde sultan oldukça, bugünleri bile arayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın!..
Bu ayıba "seyrederek" ortak olan siyasi figürlerimize de selam olsun!..
Nihayet!..
İşte haber"; Hamza Hamzaoğlu'nun, nihayet "doğruyu yaptığını gösteren" haber!..
Sevgili Hocamız, "Melo'nun yerine bir ön libero, bir 'maliyeti düşük' yabancı bir kaleci, bir de 'sağbek de oynayacak' stoper' istemiş" yönetimden.
Dahası ,"Ben golcü istemiyorum, takımımda Burak, Podolski, Umut var" demiş.
İşte baştan beri "böyle konuşsaydı"; kimse karşında olmaz, onu eleştirmez, "doğruyu gören, söyleyen ve haklı olarak isteyen bir hoca olarak" alkışlar, yanında dururdu!..
"Galatasaray'a köstek değil, destek olmak" budur; "eksiğini, gediğini tamamlayarak, koyacağın en iddialı hedeflere ve başarıya koşmak"; işte Galatasaray'a destek olmak, yönetime destek olmak, budur!..
Sen Galatasaray'ın yöneticisi değil, Galatasaray Takımı'nın Hocası'sın; doğruları söylemek ve istemek zorundasın!..
"Böyle davranır" ve açık olursan, Galatasaray camiası seni sevecek, ki seviyor, en zor zamanlarında bile kucaklayacaktır, futbolcuların sana saygı duyacaktır, göreceksin!..