Kriz döneminde gelirlerimizi nasıl arttırırız?

A -
A +

Çok büyük bir yanlış algı var. Özellikle de çalışan ve bekâr gençlerde bu algı çok yaygın. Ailesiyle yaşıyor, kira ödemiyor, şirket araç verdiyse öyle bir derdi de yok, maaşı da harcamalarına göre gayet iyi. Ama ev fiyatlarına, araç fiyatlarına bakıyor. “Nasılsa benim ev ya da araba almam hayal, o zaman ben de anın tadını çıkarayım, her gün dışarıda yerim, kafelerde kahveye 200 lira veririm.

 

 

 

Ekonomi çok canlı bir sistemdir. Hiçbir zaman sürekli aşağıya ya da sürekli yukarıya gitmez. Bir şeyler değişecek. Para bollaştığında, maliyeti azaldığında ve enflasyon daha stabil hâle geldiğinde bugün kim tasarruf ettiyse onlar ilk sırada olacaklar yatırım için.

 

 

HAYAT ÇALIŞANLARA GÜZEL!


Bu hafta cuma namazına iki genç girişimci arkadaşımla gittik. Öncesinde şöyle bir cümle kullandı. “Şu anda hayat çalışanlara güzel”.

 

 

 

“Nasıl yani” diye sordum. İşverenlerin, esnafın, tüccarın yaşadığı sıkıntılara dem vurdu. El hak doğru. Fakat emin olun, iflas edenler de dâhil belli bir ölçeğin üstündeki esnaf, tüccar, sanayicinin yaşam standartları hiç düşmüyor. İflas edenler de dâhil kısmının altını çiziyorum. Birçok tedarikçisini batırsa bile kendileri yaşam standartlarından taviz vermiyorlar.

 

 

 

Ha, belki şu olabilir, iki yılda bir arabasını değiştirirken şimdi beş yıldır aynı arabaya biniyordur tüccar. Yurt dışına tatile üç defa değil bir defa gidiyordur. Yurt dışı yerine yurt içine gidiyor olabilir. Ya da pandemide ettiği %300 kârların yerine tekrar %20’lere düştüyse o da canını yakıyor olabilir. Bunları bir işveren olarak yazdığımı da okurken lütfen unutmayın.

 

 

 

Arkadaşıma şunu sordum. “Senin şu anda ailenle birlikte aylık giderin ne kadar?” Söylemedi ama benim tahminim en az 100-150 bin lira. O da en az. Ben tahminde bulununca üzerine bir şey söylemedi ama ben devamını getirdim. “Peki” dedim, “Sen şu anda bugünkü bilgin, birikiminle bir yere gitsen, işe girsen ne kadar alırsın?”. “En fazla 60 bin alırım” dedi.

 

 

 

Bugünkü en büyük problemimiz de zaten bu. Bilmeden, etmeden, yaşamadığımız hayatlarla ilgili tahminde bulunmak.

 

 

 

Nice insanlar var, ayda 300-400 bin lira harcaması varken bugün işini kaybetse, bir işe girse 40 bin liradan fazla maaş alamayacak.

 

 

 

O zaman nasıl oluyor da hayat çalışana güzel oluyor?

 

 

PEKİ ÇALIŞAN KESİM NE YAPACAK?

 

 

Çalışan kesim şunu yapacak. Sabit maaşını arttırmanın yolunu bulacak. Önce çalıştığı işletmede patronuyla pazarlık edecek, “şu, şu işler benim iş tanımımda yok, ben bunları da yapayım, benim maaşımı şuraya çekelim”.

 

 

 

Mesela teknik servis uzmanı diyecek ki “Ben servise gelen müşterilere yeni ürün almaya da ikna edersem prim alabilir miyim?” Patronun bunu kabul etmemesi için akılsız olması gerekir.

 

 

 

Baktı ki patronda iş yok, moda mod düz mantık, o zaman çalışan gözünü dışarıya çevirecek. Normal şartlarda bir çalışanın tam zamanlı bir işte çalışırken dışarıya çalışmasını etik bulmam. Ama çocuk okutan, büyüten bir babayı düşünen kimse yoksa o da mecbur namusuyla, helal yoldan bir alternatif geliştirecek.

 

 

 

Mesela esnaf arkadaşlarına sosyal çevresini kullanarak müşteri yönlendirecek, baştan pazarlığını yapıp yönlendirdiği kişiler için gelir elde edecek. Bunu da sosyal çevresinden saklamayacak, “seni yönlendiriyorum ve sen oradan ürün, hizmet alırsan ben de para kazanacağım” diyecek yoksa helale haram karışır.

 

 

 

Mesela evindeki bahçe, peyzaj, elektrik, tesisat işlerini YouTube’dan izleyerek kendisi yapacak. Evde pratik yapıp işi öğrenecek. Sonra da hafta sonları önce eşe dosta, sonra da referansla dışarıya işler yapacak.

 

 

 

Bu son yazdığım emekli amcalarımız için de geçerli. Yeni bir meslek öğrenmenin de tadına varacak.

 

 

 

Krizin öyle bir senede biteceğini düşünenler bence çok gerçekçi değil. İnşallah diyelim, dua niyetine, inşallah biter, seneye değil bu ay sonuna bitse keşke. Ama sizi bu şekilde geçiştirenlere de inanmayın. Kötüsüne hazırlanın. Uzun vadeli çözümler peşinde olmak zorundayız.

 

 

 

“Karanlığa küfredeceğine kalk ve bir mum yak” diyordu eskiden duyduğum güzel bir söz.

 

 

 

Gelirlerini çeşitlendirmek sadece bireyler için bir öneri değil. Mesela koca bir yazılım firması sahibi arkadaşım, yüzlerce çalışanı var ve sadece yaptığı yazılımdan para kazanmakla yetinmiyor. Örneğin ödeme kuruluşlarıyla anlaşma yapıyor ve müşterilerine anlaştığı ödeme kuruluşunun POS’unu kullanmayı öneriyor. Anlaşırlarsa o POS’tan geçen her bir ödemenin binde 3’ünü alıyor.

 

 

 

Örneğin bana el terminali müşterisi paslıyor. “Barkod yazıcıyı, barkod okuyucuyu, el terminalini Ömer’den alabilirsin” diyor. Ben de satışçıma vereceğim primi ona ödüyorum.

 

 

 

Üstelik sırf bu iş birliklerini yönetmek için bir çalışan istihdam ediyor. Takibini yapabilmek kolay iş değil çünkü.

 

 

 

Aksi takdirde yüzlerce çalışanı olan bu şirketi ayakta tutmakta zorlanır.

 

 

 

Özetle kaslarımızı geliştirmeliyiz. Emin olun bu yapacaklarımız bizim için hayırlı. Yeni meslekler öğrenmek, yeni yöntemler bulmak, yeni kazanç kapıları edinmek. Bugün bu kriz bizim için hayırlı değilmiş gibi geliyor olabilir ama emin olun akılcı davranırsak hayra dönüştürebiliriz.

 

 

 

Allah’a emanet olun.

 

 

 

Ömer Ekinci'nin önceki yazıları... 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.