Yıllar önce çalıştığım bir kurumda yöneticilere bazı testler yapıyorlardı. Ben de üst düzey yönetici olduğum için aynı teste tabi tutuldum. Birçok soru sordular ama bir tanesi aklımda kaldı. Çünkü verdiğim cevap soru soran kişiyi rahatsız etmişti.
Soru basitçe şuydu: "Bir şirkette A ve B isminde iki genel müdür yardımcısı var. Genel müdür yurt dışı göreve atandığı için A ya da B terfi edecek..." Ben hemen atladım: "Başka seçenek yok mu?"
Soru soran kişi kaşlarını kaldırarak, oyunun kurallarını kendisinin belirlediğini anlatmaya çalıştı. Ben de kendisine, genel müdür ataması gibi stratejik bir yetkiye sahip olduğuma göre iki seçenekle sınırlanamayacak bir yetkiye sahip olabileceğimi hatırlattım. Rica minnet soruya geri döndük, başladı A ve B'yi anlatmaya: "A kişisi her işi zamanında yapıyor, 7 kişi ile çalışıyor ama pek fazla sevilmiyor. B ise herkes tarafından çok seviliyor, 50 kişi ile çalışıyor ve işleri genellikle zamanında bitiremiyor..." Bana bu kadarı yettiği için doğrudan kararımı verdim:
"Genel müdürün atamasını durdururum, A'yı genel müdürlük için hazırlarım, B ile de el sıkışırım yolları ayırırım."
Soru soran kişi bu ani çıkışıma çok şaşırdı ve "çoğunluk B'yi tercih ediyor siz neden A dediniz" diye sordu. Aslında cevap basitti. Genel müdür atayacak seviyede olanlar, manipüle edebilecekleri, herkesin sevdiği ama işleri tam ve doğru şekilde yapmayıp patrondan onay bekleyen kişileri tercih ederler. Yazının ikinci bölümündeki tiplemelere dikkatinizi çekeceğim...
B tipi insanları rehabilite etmek imkânsızdır. İşleri zamanında yapmazlar, bunun için kimseye baskı uygulamazlar. Dolayısıyla çok sevilirler. Ancak, işi zamanında bitirememek bir hastalıktır, kolay kolay rehabilite edilemediği gibi, bulaşıcıdır. A'nın emrinde çalışan 7 kişi, B'nin çalışanlarına özenerek işleri yarım bırakmaya kalkınca doğal olarak baskılanmış olabilirler. Daha kötüsü A kişisi işleri tek başına bitirmeye çalıştığı için sosyal olarak irtibatı koparmış olabilir. Bunlar hayat tecrübesi ile düşündüğüm ihtimaller tabii...
B benim için ümitsiz vakadır ama, A tipi yöneticiler için takım çalışması eğitimi verilebilir. Mevcut genel müdürün tüm aurası büyük ihtimalle işleri zamanında bitiren yardımcısı A sayesinde olduğu için, herkesin sevdiği B'ye gerekeni yapmamak için "negatif seleksiyon" tercihini kullanmış gözüküyor. Siyasette veya bürokraside olabilir ama ticari kurumlarda kabul edilemez bir tutum. Dolayısıyla genel müdürün kariyerine gerçekçi bir dokunuş yapmak gerektiğini düşündüm. İş yerinde siyaset yapılmaz.
Tam olarak 10 yıl önce yapılan bu testi şimdi yapsalar yine aynı cevabı vereceğimi düşünüyorum. Çünkü çok sayıda kurum ve sektörde görev alsam da, nesil ya da başka bir özelliğe bakmadan yöneticilik hayatımda dört temel insana rastladığımı söyleyebilirim.
Genellikle bu dört tip insan günümüzde iş dünyasında karşılaştığımız yönetici ve çalışan profillerini yansıtmakta. Her biri kendi özellikleriyle öne çıkan bu gruplar, hem çalıştıkları ortamı hem de yöneticilerin kararlarını doğrudan etkileyen önemli unsurlar.
Birinci tip insan, âdeta saat gibi çalışan, düzenli ve disiplinli insanlardır. Bu kişiler, oldukça zeki ve hayat tecrübesine sahip olduklarından dolayı, karmaşık durumlarda bile soğukkanlılıklarını koruyabilirler. Çok fazla efor sarf etmeden, küçük dokunuşlarla ve doğru zamanlamayla organizasyonlarını yönetip geliştirebilirler. Bu insanlar, genellikle geniş bir bakışa sahip olup, nerede atak yapacaklarını ve nerede sakin kalmaları gerektiğini çok iyi bilirler. Kimseye yaranmak için çalışmazlar; kendi iç disiplinlerini korur, adımlarını akılcı ve dengeli atarlar. Bu tip insan sayısı oldukça azdır çünkü disiplin ve yüksek zekâ derecesi gerektirir. İş dünyasında yüksek performans ve istikrar arayan şirketlerin en değerli varlıklarıdırlar.
İkinci tip insan, yapılması gereken işleri büyük bir efor ve özveriyle yerine getirirler. Bu insanlar, iyi niyetli ve çalışkan olduklarından, sürekli kendilerini geliştirme imkânlarına açıktırlar. Birçok zorluğu aşmak ve büyük işler başarmak onları daha da güçlendirir. Bazı konularda, teknik kapasiteleri yüksek olmasa da çalışkanlıklarıyla, "kabiliyetli-tembellerin" önüne geçebilirler. Açıkçası, büyük zaferler, genellikle olağan kişilerle olağanüstü işleri başarmakla mümkündür. Bu profildeki çalışanlar ve yöneticilerle birlikte çok büyük başarılar elde ettim. Onlar, meydan okuyan zorluklara rağmen yılmadan yollarına devam eden kahramanlar gibidirler.
Üçüncü grup insan, zekâsına çok güvenir ve bu zekâyı kullanarak çok sayıda işi aynı anda yapmayı hedefler. Ne yazık ki, hatasız ve kusursuz olması gereken işler sürekli aksar veya aksama tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Genellikle işleri zamanında ve doğru olarak tamamlayamazlar ve işleri hep bir hareketlilik içindedir. Ancak bu insanlar, renkli ve ilginçtirler; sahip oldukları zekâyla ortamı canlandıran, bazen şımarık ve şakacı kişiliklerdir. Yine de, bu tip yöneticiler, genellikle üst yöneticiyi çok yorar, çünkü sürekli yeni fikirler ve projeler peşinde koşarlar ve bu yüzden planlama ve düzen açısından sorunlar yaşanabilir. Çoğu zaman şirketler, üçüncü gruptan faydalanmak yerine, ikinci gruptaki çalışkan ve disiplinli insanları tercih ederler.
Dördüncü grup insan ise, kendini göstermek ve patrona iyi hissettirmek üzerine kurulu kişilerdir. Bu kişiler, çoğu zaman çok çalıştıklarını ve yoğun olduklarını göstermek için sürekli telaş içindedirler. Yöneticiyi pohpohlama ve takdir etme konusunda uzman olduklarından, patronun kendini daha zeki ve vazgeçilmez görmesini sağlarlar. Evlerini sevmedikleri için geç saatlere kadar çalışırlar. Evlerini sevmemelerinin sebebi bellidir: Eş ve çocukları palavrayla oyalamak sınırlıdır. İşte ise bu imkân vardır. Bu kişiler sürekli bağıra çağıra telefonda konuşurlar. Şirket içinde uzun süre durdukları için terfi etme şansları yüksek olur. Bu kişilerin uzun vadede şirkete zarar verdiğinin fark edilmesi zordur. Çünkü bu kişiler, genellikle talimat almaya alışkın, yaranma duygusuyla çalışan ve gerçek yetkinlikten yoksun insanlardır. Çok tehlikeli olabilirler, sonunda şirketin ya da kurumun batmasına neden olabilirler. Akıllı patronlar, genellikle böyle insanlarla çalışmamayı tercih eder...
Günümüzde yeni nesil patronlar, yavaş yavaş iş dünyasına katılmaya başladı ve ben de onlara bu bilgilerle yardımcı olmayı düşündüm...
Prof. Dr. Emre Alkin'in önceki yazıları...