PORTAKALA KÜF DÜŞTÜ

Antalya Film Festivali, ilk defa 1964 yılında başlandı. Yarım asrı çok aşmış bir geçmişi var. Festival; daha yerli bir ifadeyle şenliği Antalya Büyükşehir Belediyesiyle Antalya Kültür ve Sanat Vakfı tertiplemekte. İşbaşındaki B.Ş. Belediye Reisi, şenliğin de tabiî olarak başkanı olmakta.

 

Antalya Film Festivali’nin sinema iş kolunda öncü olmak gibi bir kıdemi var. Kendisinden sonra Adana Altın Koza ve daha başka şenlikler de hayat buldu.

 

Bu faaliyetlerin, milletimizi ve millî değerlerimizi temsil eden filmleri çıkartarak yıldızlaştırmasını ve 7. Sanatta da dünyada kendimizden söz edilmesini çok isterdik. Bu arzu ile geçmiş dönemdeki Antalya Film Festivallerinden bazılarında da bizzat bulunmuştuk. Film şenliklerinin, bu dediğimiz anlam ve çapta milletimizle onun aidiyetlerini ne kadar temsil ettiğini, nereden hangi sesleri getirdiğini hatırlatan, derin iz bırakmış çalışmalar var mıdır? Bunun gerçekleşmesi için millet ve milletin imân, irfan ve hikmetiyle barışık olmak en öncelikli şarttır. Yersiz kibir ve aşılmaz ego oldukça millete küçümseyerek bakıldıkça o barışıklığın yaşanması mümkün olmaz. Muhakkak ki bazı çıkışlar olmuştur. Biz ise yıldızlaşmadan, milletin, ailenin kucaklanmasından, dünyada ses getirmeden söz ediyoruz. Hâlbuki ahlâka aykırılıklar, taç kıymetlere husumet ve geleneğe düşmanlık sanat zannedildi.

 

Buna rağmen ümidler devam ediyordu. Ümidler devam ettiği için olsa gerek Kültür Bakanlığı, çok da eleyici olmadan, festivallere önemli bütçelerle destek veregeldi…

 

Uygulama ve keyfiyet bu iken T.C. Kültür Bakanlığı, 7-14 Ekim 2023 tarihli Antalya Film Festivalinden bütün destekleriyle birlikte çekildiğini duyurdu.

 

Niçin?

 

Festivalden ayrılmanın, dolaylı reddin sebebi, Bakanlık açıklamasında mevcut. Bakanlık, hayli sert ve itham edici bir ifadeyle çekilme kararını kamuoyu ile paylaşıyor:

 

-Milletin, 15 Temmuz’da verdiği destansı mücadelesini itibarsızlaştırma çabasının bir parçası olmayacağız!!!

 

Anlaşılıyor ki festivale karanlık niyetler, ideoloji ve politika bulaşmış. Bir hukukçu olarak şunu kaydedelim ki millete rağmen "15 Temmuz’u itibarsızlaştırma" ithamı bir suç isnadıdır…

 

Olayın hikâyesi şöyle:

 

Yarışmaya müracaat eden filmler meyanında belgesel bir film de yapımcıları tarafından film komitesine teklif edilmiştir. Film, incelenince FETÖ’nün propagandasını yaptığı tesbit edilir ve yarışmadan çıkarılır. Bu haklı tasarruf üzerine festival jürisindeki bazı üyeler, bazı yönetmenler, bazı meslek örgütleri "belgesel film yoksa biz de yokuz!" diyerek tavır koyarlar. Festival Komitesi, kararının arkasında duramayarak filmi tekrar yarışmaya kabul eder.

 

Bu merhalede Kültür Bakanlığı, devreye girer ve zikrettiğimiz kararını açıklar. Bu defa komite bir defa daha o belgesel filmi yarışma dışı bırakır…

 

Haliyle sorular olacaktır:

 

> Kültür Bakanlığı’nın festivale olan nakdî desteği bu yıl ne kadardır? Bu paranın ne kadarı ödenmiştir? Ödenen para geri alınacak mıdır?

 

> Sanatı, ideolojisine âlet eden bu filme de yardım yapılmış mıdır?

 

> Kültür Bakanlığı, yalnızca bu yıl için mi Antalya Film Festivalinden ayrılmıştır?

 

> Herhangi bir gelişme üzerine rücu ihtimali mevcut mudur?

 

> 15 Temmuz darbe ve işgal teşebbüsünü itibarsızlaştırmaya kalkışmak 251 şehidimize, 1.500 civarındaki gazimize ve Türk Milletine hakarettir. Bu durumda ilgili resmî makam Kültür Bakanlığı, savcılığa suç ihbarında bulunmuş mudur?

 

> Antalya Başsavcılığı, Kültür Bakanlığının açıklamasını ihbar kabul ederek re’sen faaliyete geçmiş midir?

 

> Festival jürisinin seçiminde Bakanlığın dahli var mıdır? Jüride Bakanlık temsilcisi bulunmakta mıdır?

 

Netice!

 

İhanet kârdadır…

 

FETÖ propagandası yapan adı belli film, Antalya Festivaline kabul edilmese, Türkiye sinemalarında gösterilmese bile hasımlarımız tarafından dünyada büyük rağbet görecek ve ülkemiz ve Hükûmet, bilinen ithamlarla karalanacaktır.

 

Neyin, sanat olup olmadığı ayrı mesele.

 

Hiçbir gerçek sanat eseri, millî menfaatlerimizle çatışamaz.

 

İhanete hizmet sanat değildir!..