Kaydet
a- | +A

Türkmenistan, bağımsızlığını ilan ettikten sonra 12 Aralık 1995’te BM Genel Kurulu’nda 185 ülkenin oy birliğiyle “daimî tarafsız ülke” statüsünü kazandı. O günden bu yana, insanlık adına barışı temsil etme çabasıyla dünyadaki sert rüzgârları bu statünün sağladığı güçle bertaraf etmeyi başardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkmenistan’da düzenlenen Uluslararası Barış ve Güven Forumu’na katılması vesilesiyle hem Tarafsızlık Anıtı ziyaretindeki kareler hem de liderlerle çekilen aile fotoğrafı üzerine birkaç söz etmek istiyorum...

Okurlarım bilir; olayları takip ederken görsellerdeki detaylara özel önem veririm. Görüşmeler, anlaşmalar ve açıklamalar zaten haberleştirilir. Fakat ilişkilerin gerçek nabzı çoğu zaman fotoğrafların arka planındaki sembollerde gizlidir.

Önce şunu vurgulamak gerekir: Türkmenistan’ın “tarafsızlık” ilkesi, son derece akılcı bir siyasi tercihtir. Bu tutum, ülkenin çetrefil küresel gelişmelerden kendini koruma refleksi olarak okunmalıdır. Coğrafyanın şartları gereği geliştirdiği bu tarafsızlık, Türkmenistan’ın dünya barışının bir parçası olma iradesini de ortaya koymaktadır.

Elbette Türkmenistan’la ilgili, özgürlük ve demokrasi ekseninde zaman zaman dile getirdiğim hususlar vardır. Ancak bugün daha küresel bir perspektifle, ülkenin dış politika tutumuna odaklanmak istiyorum.

Dikkatimi çeken nokta şu:

“Tarafsızlık Anıtı" ziyaretinde liderlerin konumlanışı, bana göre Türkmenistan’ın dış politikadaki reflekslerini oldukça net gösteriyordu.

Protokolde Türkmenistan Devlet Başkanı Serdar Berdimuhammedov merkezde, sağında Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, solunda ise Rusya Devlet Başkanı Putin yer aldı. Bu ayrıntı önemlidir. Çünkü Türkmenistan, Rusya’nın hassasiyetlerini iyi bilir ve ilk günden bu yana buna göre pozisyon alır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oradaki yeri de tesadüf değildir. Türkiye-Türkmenistan ilişkilerinin seviyesi, Aşkabat açısından bir denge unsuru oluşturmaktadır. Türkiye, Türkmenistan için hem denge hem de güven sağlayan bir aktördür. Rusya’nın da bu dengeyi doğal bir refleksle gözettiği açıktır.

Neden mi?
Çünkü Türkmenistan tarafsızlık ilkesini terk etmedi. Bu ilke, ülkenin kendini koruma stratejisinin tam merkezindedir.

Liderlerin aile fotoğrafına yeniden baktığımızda; Başkan Berdimuhammedov’un sağında Erdoğan, solunda Putin’in durması, Türkmenistan’ın kurduğu siyasi dengeyi açık biçimde göstermektedir.

Kimseye sır değil: Serdar Berdimuhammedov’un devlet başkanlığına giden yol, eski Devlet Başkanı olan babası Gurbangulu Berdimuhammedov’un desteğiyle şekillendi. Ancak Serdar Berdimuhammedov’un geçmişten bu yana devletin çeşitli kademelerinde görev alarak kendini gösterdiğini de belirtmek gerekir.

Bu iktidar sürecinin özellikle Rusya’nın desteğiyle ilerlediği bilinen bir realitedir. Yani Putin’in icazetiyle şekillenen bir siyasi yolculuğa tanıklık ediyoruz.

“Coğrafya kaderdir” sözü bu noktada kendini hissettiriyor. Coğrafyanın kendine özgü şartları vardır. Türkmenistan’ın siyasi yapısı bazılarına tuhaf gelse de realpolitik bize bu şartları dikkate alarak hareket etmeyi öğretir.

Türkmenistan, zarar görmeden ekonomik yükselişi hedefleyen bir modeli temsil ediyor. Sosyal devlet anlayışını güçlü biçimde sürdüren yapısıyla, Sovyet döneminden kalan bazı yöntemleri de devam ettiriyor. Refah, ekonomi, sağlık, eğitim ve kültüre yönelik politikaları, ülkeyi istikrarlı bir konumda tutuyor.

Bir yandan Rusya ile ilişkilerini sıcak tutan Türkmenistan, diğer yandan tarihî bağlara sahip olduğu Türkiye ile ilişkilerini güçlendirmektedir. Son Aşkabat görüşmesi, bu duruşun bir kez daha teyidi niteliğindedir.

Sonuç olarak; liderlerin aile fotoğrafındaki “sağda Erdoğan, solda Putin” görüntüsü, Türkmenistan’ın realpolitik yaklaşımının açık bir yansımasıdır. Bu nedenle anlaşmaları ve uzun vadeli projeksiyonları değerlendirirken, fotoğrafların bize anlattıklarını da gözden kaçırmamak gerekir. Çünkü çoğu zaman en net mesajı o kareler verir.

Sevil Nuriyeva’nın önceki yazıları…

ÖNE ÇIKANLAR