Abdullah Bey’in hikâyesi

A -
A +

“Kendisine haberden ekonomiye, spordan nostaljiye vb. zengin içeriklerimizi söyledik...”

 

 

 

Bir cumartesi günü, Mahmut abimizle birlikte İstanbul’da şirin bir mahallede, Türkiye gazetesi aboneliği ve tanıtımı için esnafları ziyaret etmeye başladık. Birkaç dükkân gezdikten sonra bir turizm bürosuna girdik. Kırklı yaşlarında, ismini sonradan Abdullah olarak öğrendiğimiz beyefendi bizi karşıladı.

 

Kendimizi tanıttıktan sonra şöyle dedik:

 

“Türkiye gazetesi olarak her sabah sadece haber sunmakla kalmıyor, ‘Huzur Veren Gazete’ sloganımızla, okurlarımıza huzur veren bir yol arkadaşlığı da sunmayı hedefliyoruz... Gazetemiz bayilerde bulunmakla birlikte, dağıtıcılarımız aracılığıyla sabahın erken saatlerinde Edirne’den Kars’a kadar yüz binlerce okuyucumuzun ev ve iş yerlerine ulaştırılıyor. Sadece gündemi değil, aile sohbetlerinize eşlik edecek ‘Bizim Sayfa’ gibi özel içeriklerle de huzur dolu bir yayın sunuyoruz... Ayrıca, yıllarını mesleğine vermiş kıymetli dostlarımızın hayat hikâyelerine ‘Hayatım Roman’ köşemizde yer vererek, bu değerli tecrübeleri gelecek nesillere aktarıyoruz.

 

Bu yoğun koşuşturma içinde doğru ve güncel haberlere ulaşmak çok kıymetli. İşte bu yüzden, haberden ekonomiye, spordan nostaljiye kadar zenginleştirilmiş içeriklerimizi her sabah size ulaştırmak istiyoruz... Dilerseniz gazeteyi komşularınıza bıraktığımız gibi size de ulaştıralım. Haftalık ya da aylık ödeme tercihleriyle, yalnızca bir bardak çay parasına abone olabilirsiniz...”

 

Abdullah Bey sabırla dinledikten sonra tebessüm ederek,

 

“Tamam, gelsin, deneyelim” dedi.

 

Kartını verdikten sonra çaylarımız geldi. Sohbet koyulaştı. Nereli olduğumuzu, ne işle meşgul olduğumuzu, ailelerimizi konuştuk. Ardından Abdullah Bey kendi hikâyesini anlatmaya başladı.

 

“Abi, ben Yozgatlıyım” dedi ve derin bir nefes alarak söze girdi:

 

“Beş kardeşiz; ikisi kız. Evin en küçüğü benim. Annemle babam bana biraz daha düşkün davranırdı. Bu durum diğer kardeşlerimin pek hoşuna gitmezdi.

 

Lise yıllarında hem okulda hem evde bazı sıkıntılar yaşıyordum. Bir gün babama dedim ki: ‘Ben burada kalmak istemiyorum. Gideceğim. Hem okuyacağım hem çalışacağım.’

 

Ailem karşı çıktı ama kararımı değiştirmedim. Küçük bir valizle yola çıktım. Kendimi Trabzon’da buldum. Önce barınacak bir yer, sonra iş aramaya başladım..." DEVAMI YARIN

 

 

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.