Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Özetle Dinle
Kaydet
Köşe Yazıları 2 saat önce

Türkiye Gazetesi
Bir lokma ekmek
0:00 0:00
1x
a- | +A

“Çocuk döneri alır almaz iştahla saldırdı ama babası daha bir lokma yutmadan yetişti...”

Özel eğitim sınıfında öğretmenlik yaptığım yıllarda çok ilginç hastalık türleriyle karşılaştım. Bir gün yeni bir öğrencim gelmişti. Anne ve babasıyla sınıfımıza geldiler.

Öğrenciye baktığınızda gözle görülür hiçbir kusur göremiyorsunuz. Sınıfın hemen hemen en uzun boylusu durumuna geçti. Sağlıklı on iki yaşlarında bir erkek çocuğu.

Anne ve babanın iletişim bilgilerini alırken sordum:

-Çocuğunuzun dıştan bakıldığında hiçbir kusuru görülmüyor, niçin bu sınıfı tercih ettiniz? Anne ve baba birbirlerine baktılar, baba konuşmaya başladı.

“Dışarıdan baktığınızda öyledir ama konuşmaya başladığında, yazdırmaya ya da okutmaya başladığınızda hiç de öyle yaşını göremezsiniz” dedi.

Biz konuşurken zil çaldı. Okulun bahçesine çıktılar, okul bahçesindeki kantinin önüne gidip beklemeye başladı. Kantinci onu fark etti. Yeni olduğunu anladı. “Parası yok, fakir” diye düşünerek ona da ekmek içi döner vermek istedi.

Bunu gören baba öyle bir fırladı ki inanamadım. Annesi ile biz penceren olanları görüyorduk. Çocuk döneri alır almaz öyle bir iştahla saldırdı ama babası daha o lokmasını yutmadan yetişti. Elindeki döneri aldı ama çocuk ağzındakini lokmayı yutmuştu. Adam kantinciyle konuştu, çocuğunda elinden tutarak tekrar sınıfa geldiler.

Oğlunun özel bir rahatsızlığı olduğunu ve nişaştalı birçok gıdanın dokunduğunu söyleyip "Tepkimi mazur görün” dedi. Bahsettiği rahatsızlığı ilk defa duyuyordum. Oğluyla yaşadıklarını anlattı. Meğer bu çocukların özel sağlık durumu varmış. Günümüzde bu rahatsızlığı olan çocukların anneleri dernek bile kurmuşlar.

Ben bu öğrencimizi bir yıl okuttum. Bir an bile yanından ayrılmadan bir yıl geçirdik. Bahçede beraber dolaşırdık. Onun yanında diğer öğrencilerim de bildiği için bir şey yemiyorlardı. Ben de her ihtimale karşı takip ediyordum. Çünkü sırtınızı dönseniz yanındaki ya da arkadaki arkadaşının bir lokma bile olsa simidini, dönerini, tostunu saldırırcasına istiyordu. Çünkü canı istiyordu.

Bu öğrencimi tanıdıktan sonra kendisine “şunu da ye yavrum, bunu yer misin evladım?” diyen annelerine mızmızlanan ve memnuniyetsiz olan nice çocukları düşündüm. Kıymet bilmek ne müthiş bir şeymiş. Allah cümle çocuklarımıza şifa versin.

Ramazan Günhan-Bursa

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR