Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

“Çevremdeki yetimlere göz kulak oldum. Düğünlerine, ev yapmalarına önayak oldum...”

Osmanlının son yirmi beş yılını acı çile ve gözyaşıyla yaşamış dedemlerden dinlediklerimi anlatmaya bugün de devam ediyorum... Dedem çocukluğunu anlatmaya devam ediyordu:

“Büyükorhan’da o zaman en az on tane demirci vardı. Onlar da bu havalinin (çevrenin) kazma, balta, çivi, nal gibi demir gereçlerinin ihtiyacını karşılıyorlardı. Ben de onlara kömür getirerek para kazanmaya anama ve kardeşlerime bakmaya başladım.

Ben askere gidinceye kadar öküzümüz hiç olmadı. Kazma ile buğday ektik. Su kazdık, fasulye, nohut, patates ektik. İçimde bir ukde vardı. “Zengin olursam kapımdan kimseyi boş çevirmeyeceğim” dedim. Allah bana zenginliği de nasip etti. Tencereler kaynadı. Evimin önüne fırın yaptırdım. Perşembe günü ekmek yaptırırdım babaanneme, dört tencere de yemek... Ahırlar da hayvanlara hazırlanırdı. Perşembe akşamı en az on tane yatılı misafirimiz gelir, onları doyurur cuma pazarına uğurlardık. Bazıları cuma pazarından sonra köyüne döner, bazıları tekrar misafirimiz olurlardı.

Daha sonra ahırlardan birini dükkân yapıp manifaturacılık yaptım. Allah’a ne kadar şükretsem azdır. Tüm müşterilerimize babaannem yemek yemeden göndermezdi. Para kazandıkça evleri çoğalttım. Evi yanan, yıkılanların bedava durmalarını oturmalarını sağladım. Köye yakın yerlerden satılık araziler aldım. Onları da ahbaplarıma uygun fiyatlara verdim, onlarla komşu oldum. Mal biriktirme diye derdim olmadı. Yanımda çalışan insanları hep kendime ortak yapıp onların da toplumda yer edinmelerini sağladım. Kendi arkadaşlarımın yetim çocuklarına göz kulak oldum. Düğünlerinde, ev yapmalarına da önayak oldum. Sobam bile olmadı ama ocaklık ya da şöminemizde ateşimiz yandı, şükür tenceremiz hep kaynadı. Bir sedir minderimiz bile olmadı ama yatağımız yorganımız misafirlerimizi ısıttı. Aç gelen tok çıktı evimizden, dedi.

Yıllar sonra... Öğretmen olduktan sonra dedeme zorla da olsa önce tek bir odasına, tuvaletine elektrik bağlattım. Küçük bir soba ve küçük tüp alıp yakmasını öğrettim. Dedem hiçbir zaman mütevazı hayatı bırakmadı. Ölünceye kadar çalışmayı ve Kur'ân-ı kerim okumayı hiç bırakmadı. 1990 yılında vefat etti. Ölüm sebebiyse caminin içinde düşme sonucunda kalça çatlağından dolayıydı. Üç ay kadar yattı. Ameliyat olmasına doktorlar izin vermedi. Ama şuurunu hiç kaybetmeden vefat etti. Allah rahmet eylesin nurlar içinde yatsın...

Ramazan Günhan-Bursa

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR