Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
1995 yılında olmalıydı... Erzincan depremiyle ilgili bir okuyucumuzun göz yaşları içinde yazdığı mektubu kaleme alırken, tüylerimiz diken diken olmuştu.... Deprem haberiydi mektup... İnsanların ne kadar acılı ne kadar korkulu ne kadar dehşet içinde kaldığını anlatmıştı mektubunda... Ama şu an, depremi yaşayan bir kimse olarak, bu duyguları bizzat yaşamış kimse olarak bu satırları kaleme almak kelimelerle tarif edilemeyecek kadar zor... Gecenin bir vakti... Uykudasınız... Birden yatağınızda beşik gibi sallanmaya başlıyorsunuz. -Aman Allahım ne oluyor? Bir anlık şoktan sonra aklınıza o korkunç kelime geliyor: -Allahım deprem oluyor... O an için hiçbir şey yok aklınızda... Tek söylediğiniz söz, Allaha sığınmak ve korkulu gözlerle beşik gibi sallanan odanızda korkunç sonu beklemek... Allahım deprem ne müthiş bir şeymiş böyle?.. Hele eliniz kolunuz bağlı, çaresiz bir şekilde kırkbeş saniye sallanmak... Bu durumu yaşamayan birine anlatmanın imkânı yok... O an için herşey tamamdır... Ne geleceğiniz, ne geçmişiniz ne yarınınız belli değildir... Hiçbir düşünce yoktur aklınızda... Sadece şu korkunç sallantı ne zaman duracak onu beklersiniz korkulu gözlerle... Deprem durduktan sonra, aklınıza gelecek tek şey, geride ne var ne yok diye düşünmeden çoluğunuzu çocuğunuzu aldığınız gibi kendinizi sokağa atmak... Ama nereye gideceksiniz? Ne yapacaksınız... Deprem!.. Sadece sallanmak değil ki?.. Depremde elektrikler kesiliyor... Depremde sular kesiliyor... Depremde trafik duruyor... Depremde can pazarı yaşanıyor... Kimden kime nasıl yardım isteyeceksiniz Allahım... Herkes kendi derdinde... Ne tanıdık kalıyor ne ahbap ne akraba ne bir arkadaş!.. Sadece korku... Sadece panik... Sadece şok... Sokak ana baba günü... Herkes bizim gibi aynı duyguyu yaşıyordu... Bir an önce arabası olanlar arabasıyla, olmayanlar yaya olarak üzerlerine ne geçirdilerse kaptıkları gibi meskun mahalden uzaklaşmaya bakıyorlar... Bir kıyamet ki sormayın!.. Bir anda caddeler oluk oluk insan... Bir anda herkes sokakta... Arabalarına binenler şaşkın bir şekilde ordan oraya ordan oraya gitmek telaşında... Ama trafik tıkalı... Bir ara hastaneye koşuyorsunuz... Aman Allahım orası da ana baba günü... Yaralananlar, bayılanlar, şok geçirenler... Hepsi hastanede... Ya hastane personeli? Ya doktorlar.. Hepsi kendi yaşadıkları paniği bir tarafa bırakıp bu yardım isteyen insanlara yardım için seferber... Bu arada bir şeyi görüyorum... Bu milletin damarlarında olan yardımlaşma duygusunu... Merhamet duygusunu... Gelen hastanın kimliğine durumuna parasına bakılmadan yardım eli uzatılıyor... Ama yetişebildiklerine... İnsanlar birbirlerine karşı oldukça saygılı... Herkes can derdinde ama karşısındakinin canına da değer veriyor. Derken sabah oluyor... Korktuğumuz acı haber yavaş yavaş geliyor... Allahım İzmit, Yalova''dan başlayan fay hattında, şiddetli bir depremi yaşıyor ülkemiz... Allahım meğer ne korkunç bir sarsıntıymış bu... Gerisini zaten hemen hepimiz televizyonlardan ve gazetelerden izliyoruz... Allah kimsenin başına böyle zor bir durum vermesin... Böyle afet vermesin... Depremde canlarını kaybeden yurttaşlarımıza Allah rahmet eylesin... Ne diyelim?.. Yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyoruz... Bu felaket hepimiz içindi... Bu felaketi hep birlikte yaşadık... Allah bundan sonrası için bu milleti korusun... Ben depremi yaşayan bir kimse olarak ve halen o heyecan içerisinde ve binamızda ara ara beşik gibi sallanarak kaleme aldığım bu yazıda, sadece şunu söylemek istiyorum... Deprem gerçekten bir afetmiş... Allah kimseye göstermesin...
ÖNE ÇIKANLAR