Ne kara kara düşünüyorsun?

A -
A +

“Camcıya gidip camları tak da elim müsait olunca ödeyeyim diye teklif de edemezdim...”

 

 

 

 

 

Gençlik yıllarımda terzi esnafıydım. Bundan yıllar önce başımdan geçen ilginç bir hatıramı sizinle paylaşmak istedim... Bir bahar mevsimiydi. Cuma günü ikindi vakitleriydi... Camiye gidip dükkâna geri döndüğümde camın tamamen kırık olduğunu gördüm. Cam dokunsanız dökülecek şekilde kırılmış hâldeydi ama henüz dökülmemişti. İşin garibi birkaç gün önce de mobilyacı olan komşu esnaf mağazaya eşya indirirken bir camı kırmıştı. Bir camı da soba borusunu dışarı çıkarmaya çalışırken biz kırmıştık. Velhasıl üç cam önceden kırılmış ve çatlak hâle gelmişti. En kısa zamanda bu camların değiştirilmesi gerekiyordu.

 

En son cam nasıl mı kırıldı? Bizim iki çırak birbiriyle tartışırken biri eline geçirdiği makası fırlatınca o da gitmiş cama değmiş...

 

Oturdum kara kara düşünmeye başladım. Vakit akşam üzeri, dışarıda da karla karışık yağmur yağıyor. Dükkânın kepengi yok.  Sabaha kadar çatlak genişleyip kendi de düşebilir. Veya o camları o hâlde gören hırsızlar dokunsa camlar aşağı iner ve hırsız içeri girer... Eh zaten üç beş top olan kumaşları alıp giderlerse benim ocağıma incir ağacı dikmiş olurlar...

 

Zaten ben neyim ki bir terzi dükkânım var ve işler de eskisi gibi bol değil... Cebimde hazır para yok ki yaptırayım. Bunun için özel para biriktirmem de hayli vakit alacak. Malum mart ayı dert ayı demişler... Beni aldı bir hüzün. Henüz bahar gelmemiş. Bu kışta kıyamette kimden para bulup da bu camı değiştireceğim? Dükkânı da böyle bırakıp gidemem. Ne yapsam bilmem ki?...

 

Camcı esnaf ile de aramız biraz limoni. Gidip camları tak da elim müsait olunca ödeyeyim diye teklif edecek hâlim yok... Böyle kara kara düşünürken benden daha yaşlı bir terzi arkadaşım girdi içeriye...

 

-Yahu patron ne kara kara düşünüyorsun.

 

-Ahmet Abi patronluk mu kaldı bende? Camlar çatladı da değiştirecek param bile yok.

 

-Ya param olsa taktırırdım. Camcıya ben söyleyeyim istersen. Gerçi burası olduğunu anlayınca vazgeçer mi bilemem.

 

Biz böyle ne yapsak ne etsek diye konuşurken dükkânın önünde kaldırımda aniden iki kişi kavgaya tutuşmasın mı? Biz ne olduğunu anlayamadan biri diğerine nasıl yumruk attıysa bizim çatlak camdan içeri devrildi yumruğu yiyen. Camlar adamın üzerine şangır şungur inince ödüm çıktı... DEVAMI YARIN

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.