Kaydet
a- | +A

“Arkamızdalar mı?” diye dönüp bakarken tam o sırada yukarıdan bir gürültü koptu!..

Yirmi sene kadar önce temmuz ayının sıcak bir günüydü. Öğleye kadar çalıştığım bir cumartesi günü mesai bitiminde eve geldim. Hanım o gün tutturdu “illa Eminönü’ne gidelim” dedi. Ne dedimse de vazgeçiremedik, 3 çocukla beraber aracımıza binerek yola koyulduk.

Eminönü’nde park derdi bir hayli fazla bildiğiniz gibi. Oraya vardığımız zaman oralarda park derdini aşmak için Sarayburnu’nun üst tarafında bir karakol vardı ona yakın bir yerde park ederek, Mısır Çarşısı’na gitmek için yaya olarak yürümeye başladık.

3 çocukla beraber yavaş yavaş yol alarak Yeni Cami’nin önüne geldik. O dönemde hem camide restore işleri vardı hem de çevre düzenlemesi yapılıyordu. Birçok yer kapatılmış geçiş güzergâhları oluşturulmuştu. Biz de o koridorlarda yavaş yavaş ilerlerken havanın çok sıcak olmasından dolayı “caminin musluklarında elimi yüzümüzü yıkayıp biraz serinleyelim” dedim.

Musluklara doğru yaklaştık, elimiz yüzümü yıkadık. Çocukların da yıkadık, biraz olsun serinledik. Caminin Haliç tarafına bakan merdivenlerine doğru çıkarken ben ve iki küçük çocuk kolumdaydı, hanımla da büyük çocuk arkamızdan geliyorlardı.

Çevre kalabalık olduğu için gözden kaybetmeyeyim düşüncesiyle tam merdivenleri çıkarken “arkamızdan geliyorlar mı?” diye dönüp bakarken tam o sırada yukarıdan bir gürültü koptu.

Cami restore ediliyordu ve branda çekilmişti. 15-20 kg olduğunu tahmin ettiğim koca bir taş tam hanımın kafasına düştü ve hanım olduğu yere yığıldı.

Hemen çocukları bırakarak hanımın yanına koştum. Baktım kafası kanıyor. O sırada etraftan bağrışmalar oluyordu. Sesleri az buz duyuyordum. Kendim tamamen telaş içinde ne yapacağımı bilmeden hanımın başına müdahale etmeye çalışıyordum. Başörtüsünü çıkarttığım zaman kafasının arka tarafının derisi tamamen soyulmuş ve sarkıyor gördüm.

O sırada sağ olsun iyi insanlarımız da var... Gözlerimin çocuklarımı aradığını gören 50-60 yaşlarında bir arkadaş çocuklar bu manzarayı görmesin diye “çocuklar bende” diyerek onları kenara aldığını hatırlıyorum.

Ben kendimi tamamen hanıma verdim onunla ilgileniyordum. Her taraftan sesler geliyordu:

“Doktor yok mu! Yardım eden yok mu!” Tam o sırada hemşire olduğunu söyleyen bir hanım yanımıza geldi. DEVAMI YARIN

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR