Kaydet
a- | +A

“Çok kitap okudum ama çoğunu unuttum, yani okumak gerçekten bir şeye yarar mı?..”

Fazilet sahibi kimselerin sözlerini yalnızca okuyup geçmek büyük bir kayıptır. O sözler üzerine tefekkür etmek, okuyanın samimi duygular kazanmasına yardım eder. Dermanı bulmak için önce derdimizi iyi tanımamız gerekir. Peki, gerçekten düşüp kalktığımıza, bunca tecrübeye değecek sıkıntıları mı dert ediyoruz?

Unutmayalım ki kaygılarımız, insanlığımızın bir özetidir. Eğer kaygımızın merkezinde merhamet, adalet ve iyilik varsa, işte o zaman derdimiz bize derman olur. Fakat derdimizin odağında kin, insanların bize söylediği sözler ya da heveslerimizden mahrum kalmanın üzüntüsü varsa o zaman derdin kendisi en büyük dert olur.

Aslında dert sahibi olmak için fazla bir çabaya gerek yoktur; herkesin bir derdi vardır. Örneğin, kişi mutlu ve zenginse parasını mutluluk yolunda harcar; mutsuz ve zenginse parasını mutsuzluk yolunda harcar.

Bu yüzden iyiyi kötüden ayırma gayreti çok önemlidir. İnsanı değiştiren, dönüştüren eserler yerine insan kalmamıza yardımcı olan eserleri tercih etmeliyiz. Tarih okumak bize on bin yıllık bir bakış açısı kazandırır.

Elbette okuduğumuz her bilgiyi hafızada tutmak kolay değil. Bu noktaya ışık tutan bir hatıra dinlemiştim...

Nehrin kıyısında bir öğrenci öğretmenine der ki:

“Hocam çok kitap okudum ama çoğunu unuttum, yani okumak gerçekten bir şeye yarar mı?”

Öğretmen cevap vermez. Birkaç gün sonra bu öğrencisine “şu süzgeçle su getir” der. Öğrenci süzgeci alıp nehre iner. Defalarca dener ama süzgeçte su durmaz. Yorgun ve umutsuz öğretmenin huzuruna çıkar.

-Üzgünüm başaramadım!

Öğretmen gülümser. Der ki:

“Elindeki süzgece bir bak ne görüyorsun?”

Öğrenci dikkat ettiğinde kirli ve küflü süzgecin suya gire çıka temizlendiğini görür.

Öğretmen der ki:

“Okumak da böyledir. Hepsini hatırlaman gerekmez. Bilgiler kafandan akıp gidebilir. Ama o bilgilerle zihnin arınır, ruhun yenilenir, düşüncelerin berraklaşır. Sen hissetmesen de içten içe değişip dönüşürsün. Zaten okumanın amacı zihni doldurmak değil parlatmak...”

Mustafa Ali Mahdum

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR