Başarı ve konfor alanı engeli

A -
A +

Hayatta hiç kimse “ayranım ekşi” demez... Hiç kimse “ben başaramadım” diye kabahati kendinde bulmak istemez... Hemen hiç kimse sorumluluğu üzerine almak istemez.

 

Ama başarılı olmak bir talih kuşu değildir... Başarılı olmak için başarmaya kararlı olmak gerekir... Başarılı olan zaten diğerlerine rağmen başarabilen, hedefine ulaşabilen demektir.

 

Herkes yarışmacıdır ama kazanan dereceye girenlerdir...

 

Herkes başarır ama herkesin önünde üç ana engel vardır... Bunlardan birisi rahatını bozamamaktır... Buna profesyonellikte “konfor alanı” demişlerdir. Bizim kültürümüzde bunun adı rahatına düşkünlüktür. Rahatına kimler düşkündür? Bir seviye elde ettikten sonra bununla kanaat ederek yaşayanlar konfor alanına girmiş demektir. Bu aslında çok da kötü bir şey değildir. Kazandığı ve elde ettiği bir seviyeyi kaybetmemek için yerinden kıpırdamak istemeyen kimse konfor alanında demektir.

 

Burada ince bir nüans vardır. Başarılı bir kimse eğer bu başarısını sürdürebiliyorsa ve her dönem kendine istediği hayatı sunabiliyorsa bu konfor alanından çıkmanın anlamı yoktur.

 

Bir mesleğiniz, bir işiniz varsa ve bu mesleğinizin ve işinizin zemine ve zamana göre güncellemesini, değişim ve dönüşümünü sürdürüyorsanız; böylece mesleğinizden para kazanıyorsanız yeni maceralara yeni arayışa girmek gereksizdir. Ama başarılı olabileceğin bir vizyona sahip isen okuyup araştırmış isen, altyapı çalışmalarını yapmış isen ve fırsatlar senin ve çalışanların için; ülken için sizden yana ise mevcut işi bırakmaktan çekinmeniz o zaman başarının önündeki engellerden biri olur...

 

Düşünsene şehre alışmışsındır... Arkadaşların vardır... Eve gidip geldiğin yollar bile bellidir... Bu alışıldık rahat ve konforu yeni bir dünya için değiştirmek pek içine sinmez... Bu alışkanlıkları bırakmak istemezsin... Böyle bir alanı bırakmana da gerek yoktur.

 

     Taha Uğur

 

 

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

          Haydi gidelim

 

 

Şu fâni dünyaya meyletme gönül

 

Haydi, bana yoldaş ol da gidelim

 

Derdimi deşip de söyletme gönül

 

Dosta giden doğru yolda gidelim

 

Haydi, bana yoldaş ol da gidelim...

 

 

 

Gel, benden hiçbir şey beklemeden gel

 

Gel, sözüme bir söz eklemeden gel

 

Gel, derdime dertler yüklemeden gel

 

Gel, dipsiz deryaya dal da gidelim

 

Gel, benimle sırdaş ol da gidelim...

 

 

 

Kavurup yaksa da ateş-i firak

 

Düşelim yollara bu menzil ırak

 

Elinde dünyalık ne varsa bırak

 

Sâdece sevdanı al da gidelim

 

Haydi, bana gardaş ol da gidelim...

 

 

 

Gidelim, bilinmez yerlere nice

 

Gidelim durmadan gündüz ve gece

 

Gidelim, çözülmez zorlu bilmece

 

Gidelim, cevabı bul da gidelim

 

Gidelim, arkadaş ol da gidelim...

 

 

 

Aldanma duracak dönen küreye

 

Dikkat et, su gibi geçen süreye

 

Sorma; "kim, ne, nasıl, neden, nereye"

 

İstersen en kızgın çölde gidelim

 

Haydi, bana candaş ol da gidelim...

 

 

 

Mevlâ ateşiyle yanıp, pişelim

 

Pişip de tez elden yola düşelim

 

Dostlarla son defa helâlleşelim

 

Kuş uçur, bir haber sal da gidelim

 

Aç kolunu sarmaş ol da gidelim...

 

 

 

     Kadir Çetin (Meftun)

 

 

 

 

TARİHTEN BİR YAPRAK

 

 

HALİÇ: Haliç’e kuş bakışı bakıldığında Kâğıthane ve Alibeyköy’ü suları ile birlikte bir geyik boynuzu görüntüsündedir. Sularının temiz ve berrak olduğu zamanlarda, akşam güneşi vurunca suları altın rengini alırdı. Bu yüzden Haliç'e “Altın Boynuz” ismi verilmiştir. Ayrıca en büyük gemilerin bile barınabildiği bir iç liman olduğu için deniz ticareti yönünden önemliydi. İki kıyısında da verimli ve zengin iş yerleri bulunurdu. Sularında ise çeşitli ve nefis balıklar cirit atardı. Her ne kadar Haliç, güzellik ve zenginlik bakımından Boğaziçi ile boy ölçüşemese bile güvenlik bakımından korunma ve sığınma yeriydi.

 

Tarihte, İstanbul’un ilk iskanının bu doğal limanın dip kısmında iki akarsu arasındaki arazide olduğu tahmin edilmektedir. Zamanla büyüyen şehir birçok defa düşman hücumlarına maruz kalmıştır.

 

Osmanlıda Haliç’e çok önem verilmiş, 1615 senesinde Kasımpaşa’da tersane inşa edilmiştir. 18. yüzyılda Kaptanı Derya Hasan Paşa da burada muhteşem bir bina yaptırmış ve kaptan paşaların ikametlerine ayırmıştır. Bu bina, Kasımpaşa Deniz Hastanesidir.

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.