Tolstoy’un satırlarında tanıdığımız o sade köylü Pahom’u hatırlarsınız. İçimizden biri gibiydi. Doymayan arzuları, bitmeyen hayalleri ve insanın kendisiyle hesaplaşmasını anlatan hikâyesiyle aslında hepimizi aynada yüzleştirdi.
Pahom, daha fazla toprağın, daha büyük bir mülkün peşindeydi. Oysa yolun sonunda kazandığı şey, yalnızca birkaç metrekarelik bir mezar toprağı oldu. Reis’in dilinden dökülen o acı hakikat, insanlık için bir vasiyet gibiydi:
“Bir insana işte bu kadar toprak yeter.”
Ama biz unuttuk. Tıpkı Pahom gibi…
Sınırlarımızı, ihtiyaçlarımızı, insanlığımızı unuttuk. Daha fazlası için hep koştuk; koşarken birbirimizi yorduk, kırdık, harcadık. Daha büyük evler, daha gösterişli arabalar, daha yüksek makamlar uğruna yitirdiğimiz şeyin en büyüğü olduğunu fark etmedik: Vicdanımızı kaybettik.
Kapitalizmin çarkları içinde hepimiz birer Pahom’a dönüştük. Daha çok biriktirenin daha değerli sayıldığı bu düzende, paylaşmayı unuttuk. Dostlukların yerini çıkar hesapları aldı, komşunun açlığı gözden kaçtı. Depolarımız erzakla doldu ama gönüllerimiz boş kaldı.
Ve biz hâlâ koşuyoruz.
Yarışın galibi olacağımızı sanıyoruz. Oysa bitiş çizgisine vardığımızda elimizde kalan yalnızca birkaç metre toprak oluyor.
Ama yine de umut var. Çünkü her Pahom’un bir uyanışı vardır. Bir gün hepimiz, bugünkü değersizlik hissimizin asıl sebebini anlayacağız. Daha fazlasının bir yanılsama olduğunu fark edeceğiz. Ve o gün, dünyayı yeniden güzelleştirecek olan şey hırs değil, vicdan olacak.
Paylaşmayı, şefkati, merhameti hatırladığımızda insanlık yeniden nefes alacak. Çünkü biz ancak insanlığımızı koruduğumuzda gerçekten kazanabiliriz.
Unutmayalım:
Hepimize bir avuç toprak yetecek. Fazlası için insanlığımızdan vazgeçmeye hiç değmez.
Ahmet Özdemir
Aramakla bulunur diyerek çıktım yola
Bakıyorum yukarı-aşağı, sağa-sola,
Selâm verip sordum denk geldiğim
İlk adama...
Kimim ben? Kendimi arıyorum.
Bir fermanla dünyayı getirirler dize
Mesaj büyüktür anlayabilelim diye bize.
Ne oldu da gitti o ecdadın ihtişamı,
Soruyorum size,
Biz tarihten çekilince kaldı ortam
Merhametsize...
Kaybettiğimiz değerleri arıyorum.
Bu yolun sonu hüsrandır bak tarih şahit,
İstikametsiz olmaz,
Hak davada olmaz gel-git,
Kalmıyor eski heyecan,
Batı'ya olununca mukallit,
Çağlar üstü nizam kuranların yolunda,
Ya gazi oluruz ya da şehit,
Hikâyelerini dinlediğim adamları arıyorum.
Dünya meşgalesi bizi oyalıyor durmadan
Uyanmak gerek küffar bize oyun kurmadan
Taşıdığımız yük ağırdır,
Çilemiz hafiflemez menzile varmadan,
İçim rahat etmez zalime sille vurmadan
Ümmeti tek yumruk yapacak
Adamları arıyorum.
Muhammed Ali Türegün/Kütahya-Gediz
Din büyüklerimiz buyurdular ki: (Allahü teâlâ onların şefaatlerine nail eylesin) "Kardeşim, bu iman bir cevherdir. Allahü teâlâ bu cevheri çöplüğe koymaz. Bu imana sahip olanlar Allah katında çok kıymetli ve makbuldür. Eğer o imana sahip olanlar makbul olmasa Allahü teâlâ bu kadar kıymetli bir imanı nasip etmezdi... Bu iman, Cennetin anahtarıdır. Hiçbir ibadet, hiçbir amel Cennete girmeye sebep değildir. Cennete girmeye sebep; imandır. İbadetler imanı korumak içindir."
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...