Biz sürekli zaman dilenen insanlarız. Çevremize hiçbir şeye vaktimizi olmadığından yakınırız. Çok istiyorum amalarla başlayan bin bir çeşit bahanelerle muhabbetimize devam ederiz. Aslında vakit var ama biz vaktimizi sosyal medyalarda geçirdiğimiz için kendimize vakit ayırmak imkansız. Vakit ayırdığımızı sandığımız o anlar bile sürekli telefonlarla baltalanıyor. Hem de acımasızca!
En sevdiğiniz kitabı elinize alıp okumaya başlarken içinizden bir ses “hadi bu anın fotoğrafını çek” diye sesleniyor. Biz de direkt sorgulamadan çekiyoruz. Çünkü o sesin boyunduruğu altındayız... Çok güzel bir yere ailemizle gezmeye geldik. İçimizdeki o ses(!) yine ayaklanıyor. Hadi buraların resmini çek, başkaları da görsün nerede olduğunu... Böylece her güzel anı yaşamaktan, bize özel kalmasından mahrum kalıyoruz... Bundan da oldukça keyif alıyoruz.
Bu sebeple ne o kahvenin tadını tam alabiliyoruz ne de bir kitabın sayfalarında kaybolabiliyoruz. Hiç olmazsa en güzel okumanın ortasında telefondan gelen bildirim bütün atmosferi bozmaya yetiyor! Aslında vaktimiz bol, lakin bizim o vakti o meşgalelere harcayacak vaktimiz yok...
Çünkü biz vaktimizi yıllar önce bir ekrana bedelsiz kiralamışız. Ne kiracının çıkmaya niyeti var ne de ev sahibinin onu oradan çıkarmaya gücü!.. O yüzden zaman dileniyoruz herkesten... Nasıl yapsak da şu istediğimiz meşgaleye vakit ayırabilsek diye... Vakit var ama ekranda esir, vakit var ama vakti ayıracak insanın dimağı başka yerde...
Amine Kübra Salar
ŞİİR
Aramak
Kaç tane gecem böyle geçer,
Sahipsizce
Bir arayıştayım bilmem varılır mı?
Gözlerini saçlarını,
Sorsam bulabilir miyim?
Ya da vursam kendimi virane yollara
Uzaklarda arasam,
Misal mavi bir denizin ufuğunda
Yemyeşil,
Çetin bir dağın en sarp yamacında.
Gözlerinin rengini almış sanki
Doğanın her bir demi
Dağlarda mı
Deryada mı bulurum seni?
Söyle.
Senden haber getirecek kimdir bana?
Bu bir yolculuktur belki,
Her günü ayrı çetrefilli.
Kan ter içinde soluk
Soluğa hasretinin ateşiyle,
Bir sokağın karmaşasında aramak
Seni...
Arayıp da bulamamak
Bağırıp da duyuramamak
Sorup da çağıramamak
Korkutuyor beni...
Arif Can Ölgün
ESKİMEZ KELİMELER
TASFİYE: 1. Arıtma, arıtım, arıtılma, saflaştırma, saflaştırılma, pak ve temiz duruma getirme, getirilme. 2. Bir kuruluşun iflâsı veya kapanması sonunda hesaplarının kapatılıp kalan maddî varlığın, mal ve paranın alacaklılara dağıtılması, likidasyon. 3. Bir kuruluşta işçi ve memur çıkarma. 4. Görevine son verme.
MUHARİP: Savaşçı.
NİTELİK: 1. Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik; vasıf, keyfiyet. 2. Bir şeyin iyi veya kötü olma özelliği; renk, kalite. 3. Felsefede bireyi, nesne veya yaşantının bir yönünü ötekilerden ayırt etmeye yarayan ve ölçülebilen özellik; keyfiyet.
NİTEKİM: 1. Gerçekten, hakikaten. 2. Sonuç olarak.
ZEVAT: Kişiler, zatlar.
HÜLASA: 1. Özet 2. öz 3. Kısaca. 4. kimyada herhangi bir maddenin, alkol, eter vb. bir eritici ile ayrılmış veya başka bir yol ile elde edilmiş etkili özü.
TEŞVİK: 1. İsteklendirme. 2. Özendirme 3. Bir kimseyi kötü bir iş yapması için kışkırtma.
GASP: Bir malı sahibinin izni ve haberi olmadan zorla alma.
MEZALİM: Zulümler, haksızlıklar, kıyımlar.
TASVİP: Bir düşünce veya davranışın doğru ve isabetli olduğunu belirtme, uygun bulma; onama.