Dilimize ne zaman sahip çıkacağız?

Feridun Ağabey, günlük hayatta fark edilmiyor ama kütüphanemdeki kitaplarımı karıştırırken elli altmış yılı geçtim, yirmi otuz yıl içerisinde bile yazılan eserleri okuyup anlayamaz hâle gelmiş veya getirilmişiz. Batı kendi dilini hiç değiştirmeden değil elli altmış sene belki asırlarca kullanırken bizim gibi ülkelerde her türlü hileyle dilimiz bir nesilden öteki nesile anlaşılmaz hâle getiriliyor. Getirilmek isteniyor. Otuz sene önceki okuduğum kitapta yer alan muvaffakiyet, talimat, hariciye, mütehassıs gibi kelimeler bugün hiç kullanılmıyor farkında olan var mı?

İşin daha vahim tarafı bizim bazı öğretmenlerimiz de bu kervana bilerek bilmeyerek önayak oluyorlar. İyi hatırlıyorum. 1970’li yıllarda ortaokulda Türkçe hocamız, derste “öztürkçe” dediği kelimeleri kullanmayan öğrencilere para cezası getirmişti. Bir kumbara yapmıştı. Güya orada biriken para ile okul kütüphanesine kitap alınacaktı. Kelime yerine sözcük diyecektik. Cümle yerine tümce diyecektik bu ve benzeri değişikliği unutan öğrenci 25 kuruşu kumbaraya atıyordu. Şu planlı dilden uzaklaştırmayı görüyor musunuz? Eskiden beri devam eden bu dil bozgunculuğu hâlen hiç ara vermeden ve hız kesmeden devam edip gitmektedir. Bu bozgunun daha vahim sonucu ise bugün geldiğimiz noktada torunlarımızın kendini ifade edemez hâlde olmalarıdır. Çocuklar iki satır duygu ve düşünce yazmaktan aciz durumdalar. Kısa kelimeler, bilgisayar cep telefonu terimleri, “yes”, “ok”, “tmm”, “slm”, “by” gibi kelimelerle lal oldular. Sayın Kültür Bakanlığımızdan, Millî Eğitim Bakanlığımızdan ve TDK yetkililerinden konuyla ilgili yerli ve millî bir tedbir bekliyorum. Saygılarımla...

 

 

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Veteriner Hizmetleri Müdürlüğü, 18.03.2019 tarihli köşemizde yer alan Özün Kanbay’ın iddialarına yönelik cevabi bir yazı gönderdi. Gönderilen cevap şu şekildedir:

“5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun Yasaklar başlıklı 14’üncü maddesi (l) bendi gereği yasaklı ırk olarak belirtilen köpeklerin üretimi, sahiplendirilmesi, satışı, reklamının yapılması, takas edilmesi, hediye edilmesi ve sergilenmesi (ziyaret) yasaklanmıştır. Bu kapsamda mevzuat gereği yasaklı ırk köpeklerin ziyareti yapılamamaktadır. İyi dileklerimizle bilgilerinize sunulur.”

Biz de yetkililere bu açıklamadan dolayı teşekkür ediyor, okuyucularımıza saygıyla duyuruyoruz.

 

 

 

Feridun Ağabey, herhangi bir konuda kitap yazmaya başladığınızda 50-100 kadar eseri, makaleyi, sunumu elden geçirirsiniz. Bu da sizin bilgi pencerenizin daha da büyümesini sağlar.

Okuma yazma bilen, ortalama 1000 kadar kitabı okumuş olan herkes en az bir kitap yazabilir, yazmalıdır. 1.000.000 öğretmen, 150.000 akademisyen ve 25 milyondan fazla öğrencimiz vardır.

Bu kadar büyük kitlenin yüzde 10'luk dilimi bile kitap yazmış olsa, bilgi toplumuna dönüşme hızımız epey artar. Endüstri 4.0 deyince aklımıza bilgi toplumu gelmelidir. En çok kazanç bilgiye dayalı üretimden gelmektedir.

Dünyanın en büyük 10 şirketi bilgi/yazılım sektöründendir. Yazılan kitap kâğıda basılı ya da e-Kitap olarak topluma sunulabilir. Kitap yazanlar eserlerini tarafıma gönderebilir. Eser eğer nitelikli ve hatasız ise ilk 1 adetlik baskısını 1 kuruş almadan basmayı taahhüt ediyorum.

 

 

 

Feridun Ağabey, Çanakkale Zaferi tarihimizin en büyük kahramanlıklarından biridir ama günümüzde gençliğin bu zafer hakkında çok şey bildiğini zannetmiyorum. Tarihin akışını nasıl değiştirdiğini, hangi devletlerin planını bozduğunu hangi devletlerin altüst olmasını sağladığı ama bunun yanında nasıl büyük bir bedel ödendiği ne yazık ki yeterince bilinmiyor. Merak ediyorum otuz yaş ve altı gençler kendi futbol kulüplerini bırakın Avrupa’daki rastgele bir lig takımının asıl kadrosunu değil yedekteki isimlerini bile biliyorken Çanakkale Zaferiyle ilgili üç doğru düzgün cümle kurabilir mi bilemiyorum? Bence sadece 18 Mart’tan 18 Mart’a konuşulup geçilecek bir kutlama değil bir eğitim ve öğretim konusu olmalıdır Çanakkale konusu… Saygılarımla.