Hollanda finali ve Güneş gerçeği!

"İstifa!"

2020 Avrupa Şampiyonası finallerindeki hayal kırıklığını aşalım derken Karadağ beraberliği ve ardından Ay Yıldızlı ekibin Cebelitarık karşısındaki etkisiz futbolu travmayı daha da büyüttü.

"Türk Milli Takımı bu mu? Şenol Güneş bırak artık!"

Bütün oklar Şenol Hocama çevrildi; sanki futbol tek kişilik oyunmuş gibi; Ay Yıldızlı formayı giyenlerin hiç sorumluluğu yokmuş gibi. Heyhat! Dahası... Milli Takım uzmanıyız ya, çevremdeki birçok spor sever "Çek şu Şenol Hoca'dan desteğini" diye sitem etmez mi? Sanki Şenol Hoca'nın benim desteğime ihtiyacı varmış gibi. İnsaf Beyler! Şenol Güneş birkaç maçta Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş olmadı, kaleciliği, kulüp hocalığı, öğretmenliği, milli takım mühendisliği ve adamlığı ile o giydiği kostümü herkesten fazla hak etti. Öyle bu ülkeye 2002 Dünya Kupası üçüncülüğü, Konfederasyon Kupası üçüncülüğü gibi önemli başarıları hiç kimsenin beklemediği bir dönemde kazandırdı.

Dikkat!

Dip yapmış milli takım olarak 2020 Avrupa Şampiyonası finallerine yine onun yönetiminde gittik. Şu anda da eğer Milli Takımımız 2022 Dünya Kupası G Grubu'nda her şeye rağmen lider ise yine Şenol Hoca'nın öğretileri sayesindedir bu durum. Şimdi bütün bunları yok sayıp da; duygu çöküşü var, öz güven kaybı mevcut, heyecan eksilmesi yaşıyor, odaklanma sorunu had safhada, milli takımdaki oyuncularla iletişim kurmakta zorlanıyor gibi sudan sebeplerle kimse hocayı yıpratmasın! Hollanda maçı bütün sıkıntıların bitip, ülke futbolunun düzlüğe çıkacağı bir fırsat niteliğindedir; hocamızın ve Milli Takımımızın yanında olalım lütfen.

İnat etme Caner Kaptan!

Gitmek mi zor kalmak mı? Sıkı durun! Sıradışı bir işe imza atmak isteyen iddialı bir kulüpte yönetici olsaydınız Caner Erkin ve Sinan Gümüş'ü transfer eder miydiniz? Sizi bilmem ama ben hiç tereddütsüz hem de gözlerim kapalı bu iki oyuncuyu da transfer ederim. Niye? Her iki futbolcu da küllerinden doğmaya müsait büyük karakterlerdir de onun için. Özellilkle Fenerbahçe'nin kadro dışı bıraktığı Caner Erkin gerek Galatasaray, gerek Fenerbahçe ve gerekse Beşiktaş'ta şampiyonluk yaşamış önemli bir oyuncu olarak inanılmaz tecrübelere sahip. Takım ruhu, arkadaşlık ve dayanışma kültürü, bir hedefe odaklanmak, zor günlerde kaotik süreci göğüsleyip tereyağından kıl çeker gibi sorunlardan arınıp çıkabilmek becerisi her babayiğidin başarabileceği iş değildir. İşte Caner Erkin; böyle durumlar için biçimliş kaftandır. Yeter ki, kadrodunuza kattığınızda o saygın ortamı tesis edin. Biliyorum bu futbolcuyu renklerine bağlamak için Çaykur Rizespor sıkı çalışıyor hatta Gökhan Gönül de bu konuda seferber olmuş durumda. Fakat transferin önündeki tek engel milli yıldızın Fenerbahçe'den ayrılmak istememesi. "Keşke" diyorum, "Caner Kaptan inat etmese!" Bazen arkana bakmadan gitmek, -sadece futbol zekâsı, tecrübesi ve lider kişilik olarak değil mentor, asistan coah veya kaptan kimliğiyle de gittiğin her takıma büyük hava katabilecek bir oyuncu vasfına sahip olduğunu fark etmek adına- en güzel kararlardan biri olabilir. Kör değirmen Yalçın Koşukavak, Samet Aybaba, Çağdaş Atan, Ünal Karaman belki de siz bu yazıyı okuyuncaya kadar nice değerler un ufak edilip, posaya çıkarılacaktır bizim kör futbol değirmeninde. Kör diyorum çünkü ürettiği değer yok, tükettiği yığınla. Yazık!

Hayatımın öncelikleri

İnsan yaşlandıkça züğürt tüccar misali eski defterleri karıştırıyor ve "Bugün 20 yaşında olsam neyi yapar neyi yapmazdım?" diye derin bir muhasebeye giriyor, insanın kendine yapabileceği en büyük haksızlık bu. Yine de vazgeçmeyip içindeki devi uyandırmak adına "Gençlik yıllarıma dönsem hayatımın önceliklerine neyi koyardım" gibi bir didaktik çabaya yöneliyor. Halbuki; dün, bugün ve yarın hayatı tanımlayan olayların hemen hepsi bir fasid daire içerisinde başlıyor ve bitiyor. Yani insan dediğin "Aranan yıldızın ortaya çıkma ihtimalini artırmak" için hayatın önceliklerine elmas gibi şekil vermeye çalışan koca bir sahnedeki küçük bir aktör.