"Fatih Terim Çeriliği"

A -
A +

Medyanın fenomen duayeni yazarımız Hasan Sarıçiçek ile büyük polemiğe girdi.

"Kim o duayen?" diye sormayın, onu herkes tanıyor. Dilerse ismini kendi açıklar.

Bir yazı yazdım ve dersimi aldım.

Meğer bu ülkede Fatih Terim nefretiyle dolu ne kadar çok insan varmış?

GZT Giresunspor maçı sonrası "Fatih Terim’e operasyon bu" başlığını attığım için eleştiri oklarına hedef oldum.

O an acı gerçeği fark ettim ve şaşırdım.

Meğer Terim'in ipini çekmek için başkanından, yöneticisine, futbolcusundan, medya mensubuna sabırsızlar ordusu mevcutmuş.

Şuan için kazandılar

Ve Fatih Terim ile Galatasaray'ın yolları ayrıldı

Vay, vay, vay!

Ne demişler, "Meyve veren ağaç taşlanır!"

Ama unutmasınlar ki, "Taşlandıkça da taçlanır!"

Bu ülkeye büyük başarıları, onurları, gururları yaşatan Fatih Terim'den başkası değil.

İnsan bu, çiğ süt emmiş, o gün methiye dizenler bugün topa tutuyorlar.

Bir kere daha anladım ki, "Şu insanoğlunun ne sevgisine, övgüsüne güvenilir ne de yergisine, nefretine!"


"Terim'in kendisi bile utanırdı!"

Oysa, Galatasaray'daki Süper Lig'deki inanılmaz düşüşü ve sarı-kırmızılı camiada dönen Bizans entrikalarına kendimce dikkat çekmekti, amacım.

O da ne?

Çok sayıp, sevdiğim, görüşlerine değer verdiğim, incinmesini asla istemediğim bir meslek büyüğüm, "Senin bu kadar Fatih Terim çerisi olduğunu sanmazdım. Bu yazıyı Fatihin kendisi bile yazmaya utanırdı. Bir okur kaybettin. Bilmem sence değeri var mı?" demez mi?

Beynimden vurulmuşa döndüm, bir okur kaybetmenin nasıl değeri olmaz?

Hem de böylesine bir ustanın ilgi, tenkit ve tavsiyelerini kaybetmek ne kadar üzücü, bunun düşüncesi bile zul benim için.

"İnsaf. İnsanın inandığı şeyi yazıp, seslendirmesinin nesi çerilik?" diye soracağım ama karşımdaki gerçek bir meslek duayeni, ilkeleri, prensbi ve duruşuyla 55 yıldır medyanın neonlarını aydınlatan biri.

Böyle kıymetli duayen bir yazarın fikir ayrılığı yüzünden kırılmasını, incinmesini ve daha da önemlisi kaybetmeyi istemem.

Alttan altan yazının maksadını anlatmaya çalışıyorum.

 

Başkan otoritesini kullanır!

"Usta, Fatih Terim çeriliği değil yazımın amacı tam tersine Galatasaray Başkanı, hocasını istemiyorsa 'otoritesini kullanır' ve 'Hizmetine teşekkür ederim' der yollarını ayırır. İş bu kadar basit. Ancak bunu diyemiyor ve Başkan olmasına rağmen Terim'in karizmasının altında eziliyor. Ondan kurtulmanın yolunu Bizans entrikalarıyla arkadan yardımcıları üzerinden oyun tezgahlamakta buluyorsa vay O Galatasaray'ın haline. Benim asıl üzüldüğüm şey bu. Zira, tuzaklanan şey bu. Ayrıca istenmeyen adamın Galatasaray'ın müzesinde 19 kupası var.

Bu durum bana 'Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.' düsturunu hatırlatıyor, kabul edemiyorum yaşananları."

Anlaşıldı mı, dersiniz? Ne gezer Ustanın nefreti o kadar büyük ki; gel de anlat anlatabilirsen.

Meslek duayenimiz takmış bir kere Terim'e dinlemiyor.

"Yazını bi kere daha oku Hasan. Niye yazın bu mesajdaki kadar net değil?" diye sorguluyor, hakkı var yazıyı daha uzun tutabilirdim, yapmadım bunu.

Zira maçı anlatamazdım o vakit.

Zaten onu da yeterli bulmamış usta, "Önce maçı eleştir. Hafta arasında genel eleştiri yap. Ama hep ne diyorsan onu söyle. Yüreğin yetmiyorsa sus!"

İçimden bir ses haykırıyor, "İnsaf!" diye.

Milyonların ilgiyle okuduğu, beni en iyi tanıyan, 6 yıl beraber çalıştığım, gerektiğinde tavrımı ne kadar koyduğumu bilen o meslek büyüğüm "yüreğime" laf etmiyor mu?

Güler misin ağlar mısın?

Sabır. Ya sabır!

 

Okan ve Yunus'u kim gönderdi?

"Asıl başlığım Galatasaray, Okan Koçuk'un ellerinde eridi, olacaktı!"

Diyorum.

"O da yanlış, Okan'ı, Yunus'u kim gönderdi? Hâlâ 'Fatih' demeye korkuyorsun. G.S. Fatih'in ellerinde bitti, bu gerçeği görmüyorsan sana ayıp. Görüp de yazamıyorsan, daha da ayıp!"

"Siz hep demez misiniz ki, başarı Edirne'den ötede yakalanmalı. Galatasaray şu anda UEFA Avrupa Ligi'nde ülkemizi temsil eden tek temsilcimiz, bitmemiş demek mi Galatasaray" diyeceğim ama faydası yok. Bardağın boş tarafını görüyor usta.

Okan Koçuk sorusu için, "Muslera'nın olduğu yerde kendini gösterme fırsatı olur muydu?" cevabını vermeyi de gereksiz buluyor ve diyorum ki, "Tabii ki, Fatih Terim gönderdi Okan'ı da, Yunus'u da, bir zamanlar Vestel Manisa'ya gönderilen Arda Turan gibi tecrübe kazansın" diye noktalamak istiyorum tartışmayı.

Vay, bunu yazan sen misin?

Usta, küsüyor, darılıyor ve "Seni okumama gerek kalmadı Hasan. Bu konuşma burada bitti. Hadi yolun açık olsun Fatih'in Fedasi!" diye nokta koyuyor.

Ne diyeyim ben şimdi Usta'ya, "Mart'ı bekle, Mayıs'ın sonunu gör" mü diyeyim, demiyorum?

 

Kulübün anahtarını mı teslim etmeli?

Galatasaraylı eski futbolculardan biri arıyor ve "Kalemine sağlık. Yiğidin hakkını yiğide teslim etmişin" diyor.

Bir başka futbolcu, "Fatih Terim'i sevmem ama 2000'li yıllardaki süreci yeniden yaşatmak için adam doğruyu yapıyor, takımı gençleştiriyor. Bunun için sözleşmesini üç yıllık tuttu", diyor.

Bir spor adamı, "Fatih Terim eleman olduğu gerçeğini kabul etmmiyor, başkanın yetkilerini kullanıyor, Bülent Bayraktar'ın maaşına 55 bin lira yazacak kadar işe karışıyor. Kulübün kime ne kadar maaş ödeyeceğini bir teknik adam belirleyebilir mi? Sarı-kırmızılı camiaya19 kupa kazandırdı diye kulübün anahtarını teslim edecek değil ya, Galatasaray?" hatırlatmasında bulunuyor.

Bitmedi, bir okurum "Gençleştirme masal" diyor ve ekliyor.

"Van Annholt mu genç, tam 32 yaşında? Transferlerin tek suçlusu Terim. Başka suçlu aramayın."

Fatih Hoca suçlu tamam ama bu noktaya gelişte Terim ne kadar suçlu ise o yanlışlara çanak tutan Başkan da inanın o kadar suçlu.

Burak Elmas Başkan birlikte seçim tuttuğu Terim'i gönderme cesaretini gösteremiyor, gönderirse biliyor ki ibre dönecek, o yüzden yardımcıları üzerinden aklınca mobbing yapıyor. Galatasaray'ın geleneğinde böyle bir tuzak yok!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.