Buradayız! Hiçbir yere gitmiyoruz!..

Kiev kuşatmasına karşı Ukranların verdiği karşılık net ve anlaşılır. “Buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz!..” Uzmanlar bu savunmanın iki aya kadar uzaması durumunda sadece işgalcilerin değil onu iştahlandıranlarında da ağır bedel ödeyeceklerini söylüyor.

Ne ABD ne Rusya ve ne de İngiltere; bunların ne hasımlığına ne hakemliğine güvenilmez… 1994 yılı Aralık ayında Budapeşte'de, ABD, İngiltere, Rusya ve Ukrayna arasında imzalanan anlaşma ile Ukrayna'nın topraklarındaki tüm nükleer silahları Rusya’ya teslim etme karşılığında Washington, Londra ve Moskova, Ukrayna'nın güvenliğinin ve sınırlarının korunacağının garantörü oldu.

Ne var ki Rusya, özellikle 2013’ten itibaren Batı’yla güçlü ilişkiler kuran Ukrayna’nın kendi başına tercihlerde bulunarak NATO üyeliği gibi stratejik hamleler yapmasını kendi açısından tehlike olarak gördü ve asla kabullenmedi.

Garantör ülkelerden ABD “İşgale beş gün kaldı, işgale üç gün var, işgal yarın başlıyor, işgal bugün başlıyor…” diye Rusya’nın iştahını kabartırken Rusya bu örtülü daveti(!) reddetmedi, garantörler Ukrayna'ya ihanet etti ve Rusya koruma garantisi verdiği Ukrayna'ya girdi.

Putin’in yardımcısı Dimitri Peskov’un “Eğer Ukrayna, NATO üyeliği hedefinden vazgeçtiğini açıklarsa gerilimi düşürebiliriz” açıklaması işgale son vermek için ikna edici ve yeterli değil. Ukrayna NATO üyeliği talebinden vazgeçse bile Putin Ukrayna’yı biat ettirme girişiminden vazgeçmeyecek, çünkü Eski Sovyetleri yeniden canlandırma hayalinin peşinde.

Rusya’ya yapılan ekonomik ve sosyal tüm ambargolar ile güçlenen Ukrayna’nın hür bir devlet olma arzusu ve direnci hem Rusya hem de muhalifleri için şaşırtıcı oldu. Belli ki Ukrayna’nın işgale karşı gösterdiği mukavemet ABD’yi çok da mutlu etmedi ve hayal kırıklığı oldu.

ABD’nin Çin Halk Cumhuriyeti’nin hızlı ekonomik yükselişini engellemek, Asya ve Okyanusya’ya açılma politikası için Kremlin'i güçlendirme stratejisi Ukrayna direnişi ile hasar aldı. ABD Başkanı Barack Obama'nın 2010'da Çin'e karşı devreye soktuğu "Pivot to Asia/Oyunu Asya'da Kurma" stratejisi çöküverdi.

İşgalin iki gün süreceği hesabındaki ABD, sürecin uzaması karşısında sürpriz bir “tahliye talebi” ile Zelenskiy’yi oyundan çıkarmak istedi. Böylece başsız kalan Ukrayna’nın direnci kısa sürede kırılabilirdi. Ancak ABD’nin Rusya tarafından yakalanması ya da öldürülmesini önlemek için Kiev'den çıkarmayı teklif ettiği Ukrayna lideri, üniforması ile Kiev sokaklarından cevap verdi: "Buradayız, Ukrayna'yı savunacağız. Hiçbir yere gitmiyoruz!"

Ukrayna’yı iştahlandırıp arka çıkar görünerek işgale neden olan ABD’yi zor günler bekliyor.

Afganistan işgali sonrasında Carter’ın Güvenlik Baş Danışmanı Zbigniew Brezezinski’ye sorulan “İşgali biliyordunuz ve başlattınız, devamında işgal geldi, işgale sebep olmaktan dolayı bir pişmanlık yaşıyor musunuz?” sorusuna Brezezinski’nin cevabı: “Neden pişman olayım? Yaptığımız iş Sovyetleri Afganistan’a çekti, zaten 10 yıl savaştılar ve dağıldılar.”

ABD “Önce dağıt-sonra topla ve terk et” politikası peşinde.

Zelenski Budapeşte anlaşmasına imza atanları garantörlük sorumluluklarını yerine getirmeye çağıradursun, bu ihanetin arka planı ve bedeli ABD'nin etkili gazetelerinden Wall Street Journal'ın "Ukrayna'ya Budapeşte'de nasıl ihanet edildi" başlıklı başyazısında saklı:

“Bu işgal güçlü olanın haklı olduğunu düşündüğü bir dünyada kâğıt üzerinde verilen sözlere güvenmenin ne kadar aptalca olduğunu gösteriyor. ABD'nin Budapeşte'de verdiği sözleri yerine getir(e)memesi, Amerika'nın askerî güvencelerine bel bağlayan diğer müttefik başkentlerde de yankılanacak. İhanetin sonuçları vardır ve dünya bunu bir kez daha zor yoldan öğrenecek gibi görünüyor…”

Görünen o ki Ukrayna’nın işgali sadece Putin’in “Çarlık Rüyası”na son verecek bataklık değil, ABD’nin tezgâhını da bozabilir. İşgal uzadıkça büyüyen yangının tartışılır duruma gelen diğer ittifakları da tutuşturmayacağını kimse garanti edemez…