Okan Buruk’a sorsanıza!

Okan Buruk Hoca son yılların kime sorsanız bir numaralı teknik direktörüdür. Buradan hareketle; Acaba neden bu Arda’yı oynatmıyor? Öyle ya, Atletico Madrid, Barcelona formaları giymiş birine niçin forma vermiyor? Bence başta transfer günlerinin sallamacı anlı şanlı spor medyası olmak üzere, Galatasaray’da bu işe kim gönüllü ise bilgi alacakları bir numaralı adres Okan Hoca değil mi? Pardon; az kalsın unutuyordum. Madem Arda, o zaman niçin Onyekuru?

Beşiktaş’ın hâline bakın!
Bizim  gazetenin spor sayfasında geçtiğimiz pazar günü bir manşet vardı. Başlık “Onlara var, bize niye yok” şeklinde idi. Yani, yeni Beşiktaş yönetimi eskiden amatör diye adlandırdığımız şubelerdeki sporculara üç aydır ödeme yapmamış. Bunun yanı sıra Kartal Yuvası çalışanlarına da beş ay sonra yarım maaş ödenmiş. Eeee, Fikret Orman gitti de yerine gelenlerin cebinde arı mı var? Eh, Lens gibi bir şişmana, Ljajic denen malum zata tonla para dökerseniz geriye bir şey kalmaz... Hadi bakalım Avcı Kardeş; sen de bedavaları bul da oynat ki, başkalarına da para kalsın...

Ada’nın faytonları!
Tam olarak saymadım ama uzun zamandan beri İstanbul’un olduğu kadar bu ülkenin tarihî konumundaki Büyükada’nın faytonları konu ediliyor. Hatta İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı faytonların tamamen ortadan kaldırılması için girişimlerde bile bulundu. Tabii ki malum kesim de kuyruğuna takılıverdi. Yahu beyler; Siz Büyükada’daki faytonların bu ülke insanı için, hele hele İstanbullular için ne demek olduğunu bilir misiniz? Siz nereli olduğunuz belli olmayanlar, Ada’ya sırf faytona binmek için gidildiğini bilir misiniz? Tabii çağdaş bakım, aynı anlamdaki tesislerde faytonculuk geri dönmelidir.

Kruse’den ilham alın!
Fenerbahçe’nin Alman, sözüm ona panzeri Max Kruse, demişler ki “Türkiye’ye çabuk alıştım...” Eh, Alman sıkı rejiminde on sene futbol oynayıp da İstanbul’da magazin gecelerine katılıp solist olursan, magazincibaşı ile millî maç aralarında Antalya havuzlarında poz verirsen, yani geniş (!) hayata kavuşursan tabii ki mutlusundur. Ersun Yanal da çok kilolusun deyip uyarmış. Futbol mu? Size ne yahu?

Onyekuru ne oynadı ama!
Galatasaray, geçen sezon elden çıkardığı Onyekuru’yu, Monaco’da sadece üç maç oynamış olmasına rağmen yeniden formasının içine aldı. Bravo! Bizim yeni tutkumuz oynayanları değil oynayamayanları almaktır artık...

Türkiye Futbol Federasyonu genel kurulu yapısı değişmeli!
Daha iki gün önce geride bıraktığımız 2019 yılı, futbolda çok ciddi ve devamı kaçınılmaz olan gibi duran çekişmelere, hırgüre sahne oldu. Bütün bunların temelindeki arıza Türkiye Futbol Federasyonu genel kurulunun yapısından ve dolayısıyla da seçim sonuçlarından kaynaklanmaktadır. Yani yeni yılda gündeme alınması ve yeniden değerlendirilmesi gereken de budur. Genel kurulu oluşturanların devletle işi olmayacak. Kulüpler bazında da yenilikler gerekmektedir. Başkanlığa adaylığını koyacakların da, yönetimde ve diğer kurullarda yer alacakların da devletle ve kulüplerle yöneticilik bağları bulunmayacak. Düşünün, taşının!

Yaşasın Ndiaye!
Ünal Hoca’yla yolları ayıran Trabzonspor, kendine göre, ilk önemli icraatını İngiltere ikinci liginde oynayan veya az oynayan Ndiaye’yi kadrosuna katarak yaptı. Acaba diyorum, bu ülkeye altyapısından veya yakın çevresinden sayısız oyuncu keşfetmiş bu Trabzonspor, illaki yabancı mı almak zorundaydı? Hadi diyelim ki, illa da öyle, acaba Sörloth gibi Avrupa’nın kuzey ülkelerinden gerçek bir profesyonel alınsa daha iyi olmaz mıydı?

Hey gidi Kılıçdaroğlu hey!
Geçtiğimiz pazar bizim gazetede mini bir haber yer almıştı. Hem de birinci sayfada... Şu bizim CHP Genel Başkanı’nın, “Ne uğraşıp para döküyorsunuz ki?.. Oradan kim uçağa biner” yakıştırması yaptığı Sabiha Gökçen Havalimanı var ya, hah işte orası dünyanın en dakik limanı seçilmiş. Hem de dünyanın benzer bir numaralı limanları arasından... Hem de yüzde 82 küsur oranla... Keşke dokuz sütun yapsaydık bu haberi... Hani Kemal Dayı görebilsin diye...